Tutsakların taleplerini duyuyor musun medya?

  • 09:09 17 Aralık 2023
  • Medya Kritik
 
Marta Sömek
 
İSTANBUL - Gerçeklik ve “adalet” kırıntısının yakınından dahi geçemeyecek olan havuz medya bir yana, Cumhuriyet Halk Partisi’nin başlattığı Adalet Nöbeti’ni itina ile işleyen ve Kürtlerin dahil olmadığı tüm “adalet” taleplerini gören muhalif medyaya sormak gerek. Yıllardır cezaevlerinde türlü türlü işkence ve ihlallere maruz kalmalarına rağmen mücadelelerini sürdürme kararlılığı ile açlık grevi eylemlerine başlayan tutsaklar ile yakınlarının sesini duyuyor musunuz? 
 
İmralı Adası’nda 25 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorununun demokratik çözümü talebiyle Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinde, “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa siyasi çözüm” kampanyası kapsamında 27 Kasım günü dönüşümlü süreli açlık grevi eylemleri başlatıldı. Tutsak yakınları da aynı taleplerle 4 Aralık günü Adalet Nöbeti eylemine başladı.
 
Hemen akabinde çok sayıda kentte nöbet eylemleri çoğaltıldı. Eylemler büyük bir kararlılık ve inançla sürerken, medya ise söz konusu Kürt olunca her zaman yaptığı gibi üç maymunu oynamaya devam etti. Geçtiğimiz yıl da aynı taleplerle çok sayıda kentte bir yıl boyunca Adalet Nöbeti eylemleri gerçekleştirilmişti. Bu eylemlerin ayağı olan İstanbul’da, her hafta eylem yapan tutsak yakını anneler yerlerde sürüklenip işkence ile gözaltına alınırken medya yine bu mücadeleyi yok sayarak görmezden gelmişti.
 
‘Haberin değeri…’
 
Ülkede “adalet” talep eden yurttaşların mücadelesine karşı üç maymunu oynayan medyanın gündemi daha çok failleri “ak”layan, şiddete, tacize ve tecavüze maruz kalan kadınların kimliğini ifşa etmek ve meşru kılmakla meşguldü. Medya, bugün bu talepleri yeniden haykıran anneler ile bedenlerini açlığa yatıran tutsakların mücadelesinin de bir “haber değeri” taşımadığını bir kez daha ortaya koyuyor.
 
Medyanın ‘adalet terazisi!’
 
Öte yandan açlık grevi eylemlerine başlayan tutsaklara, cezaevi yönetimi tarafından “disiplin cezaları” veriliyor, elektrik ve suları kesiliyor, B12 vitaminleri verilmiyor, koğuş ve hücrelerine baskınlar yapılarak sistematik tacizlerde bulunuluyor ve daha birçok hak ihlali uygulanıyor. Yine hasta ve ağır hasta tutsaklar sayısız işkence ve ihlale maruz kalırken, medya bu ihlallerin yakınından dahi geçmiyor. Tüm bunlar yaşanır ve binlerce hasta tutsak tedavi hakkına erişemezken medya, “Dilan Polat, Silivri Cezaevi’nde bulunan acil servise giderek muayene oluyor” başlığıyla hasta olmayan bir tutuklunun acil serviste egzersiz yaptığı görüntüleri yayınlıyor.
 
Medyaya ulaşılamıyor: ‘Af yasası’nı güzellemekle meşgul!
 
Medyanın diğer “önemli” gündemleri ne mi oldu? MHP’nin teklif ettiği ve Meclis Genel Kurulu’nda 13 Nisan 2020 tarihinde AKP-MHP iktidarı ortaklığında kabul edilen, af yasası olarak da bilinen infaz yasası ile “Cumhurbaşkanı Erdoğan tutukluları affetti” manşetiyle iktidarın “affettiği” failleri gördü. Çünkü söz konusu Kürtler ve mücadeleleri değildi, “adalet” terazisi işlemiyordu…
 
Tutsakların sesini duyan var mı?
 
Gerçeklik ve “adalet” kırıntısının yakınından dahi geçemeyecek olan havuz medya bir yana, Cumhuriyet Halk Partisi’nin başlattığı Adalet Nöbeti’ni itina ile işleyen ve Kürtlerin dahil olmadığı tüm “adalet” taleplerini gören muhalif medyaya da sormak gerek. Yıllardır cezaevlerinde türlü türlü işkence ve ihlallere maruz kalmalarına rağmen mücadelelerini sürdürme kararlılığı ile açlık grevi eylemlerine başlayan tutsaklar ile yakınlarının sesini duyuyor musun? O da duymuyor. Çünkü bu “adalet” talebinde de söz konusu Kürtler…