Garibe Gezer: Sokakların isyanı büyük, dağların ise daha büyük…
- 09:01 14 Aralık 2021
- Güncel
Medya Üren-Derya Ren
MARDİN - Tutulduğu hücrede şüpheli şekilde yaşamını yitirmiş halde bulunan tutsak Garibe Gezer’in, abisi Bilal Gezer için kaleme aldığı günlük, Garibe’nin hayatının özeti gibi: “Bu düzene inat başkaldırdım. Biri beni kısıtlamaya çalıştığında tam tersini yaptım... Sokakların isyanı büyük. Dağların ise daha büyük.”
Kocaeli Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutsak bulunan Garibe Gezer’in, geçtiğimiz aylarda gardiyanların taciz ve tecavüzüne, sistematik işkencesine uğradığı ortaya çıkmıştı. Ancak konuya dair yetkililerden herhangi bir açıklama gelmezken, daha sonra cezaevi yönetiminin değiştiği öğrenilmişti. İşkencenin sürdüğü cezaevinde Garibe, 9 Aralık’ta tutulduğu hücrede şüpheli şekilde yaşamını yitirmiş halde bulundu. Garibe’nin ön otopsi işlemi avukatları olmadan Kocaeli Adli Tıp Kurumu’nda yapıldıktan sonra, cenazesi memleketi Mardin’in Dargeçit ilçesine gönderildi.
Garibe’ye yönelik işkence, cenazesinde de sürdü. Belediyeden istenen cenaze aracı verilmedi, cenazeye katılımlar engellenmeye çalışıldı. Ancak yine de kadınlar Garibe’yi “Şehîd namirin”, “Garibe Gezer ölümsüzdür” sloganları ile son yolculuğuna uğurladı.
Garibe’nin, daha önce kaldığı cezaevlerinde Kobanê eylemleri sırasında 7 Ekim 2014’de katledilen abisi Bilal Gezer için kaleme aldığı günlüğüne ulaştık.
Garibe’nin “Merhaba Abim” diyerek kaleme aldığı günlükten bazıları şu şekilde:
“Merhaba Abim,
O kadar güzel gülüyordun ki. Gülüşünle yaşadığım zamanı durduruyorsun. Hep içinde kalmak ve oradan çıkmak istiyorum. (31.07.2017- Şakran Cezaevi)
Tutsak olan kadınların hepsi o kadar güzel ki. Anlamıyorum neden insanların bazıları güzel olan şeyleri katletmek ister… (2017)
Kürt halkı zulüm görmesin. Canlar yakılmasın hiçbir acı Kürt acısı gibi olmasın artık. Yeryüzünde katliam gören bütün ırklar özgür olsun. Sevgi, saygı barış olsun. PKK yaşam felsefemiz olsun… (24.03.2017- Şakran Cezaevi)
Zaferimizin müjdesini sana vermeye sabırsızlanıyorum. 2018 yılı zafer yılımız olacak. Zafer yılımızın müjdesini; ‘savaş bitti biz kazandık’ vermeyi… (01.01.2018)
Beni tanıyın…
Beni tanıyın! Dağlara hasret, doğaya hasret, Kürdistan aşkıyla yanıp kül gibi olan kültürüne hasretim… Şehit Bilal’in kardeşiyim.
Duvarları hissetmiyorum demiştim sana. Bu his diğer hisler gibi değil. Duvarlar kalkmış, kapı gibi açılmış sanki. Dünyadaki her şeyi evreni görüyorum. Dünyada ki harikaları hissediyorum. Eskiden o kadar şeyi hissetmiyordum. Şimdi hem görüyor hem hissedebiliyorum… (05.12.2019-Tarsus Cezaevi)
Doğup büyüdüğüm topraklardan, yaşadığım şehirden, sokaklardan bile korkuyordum. Ancak bu düzene inat başkaldırdım. Biri beni kısıtlamaya çalıştığında tam tersini yaptım... Sokakların isyanı büyük. Dağların ise daha büyük. Bu ülkede Kürt olmak, kadın olmak… (08.12.2019-Tarsus Cezaevi)
Adaletsizliğe öfkem var!
Son dönemlerde çok öfkem var. Gazetedeki, televizyondaki haberlere, okuduğum kitaplardaki adaletsizliklere çok öfkeleniyorum. Ortadoğu savaş kazanına dönüşmüş durumda. Ne içinden çıkılıyor ne de çözülüyor. Rojava’daki savaş 8-9 aydır devam ediyor. Türkiye’yi sorsan Selocan ve diğer vekillerimiz içeride. Kanallar ve gazeteler HDP’den söz etmiyor. Cezaevinde ve dışarıda o kadar rahat öldürebiliyorlar ki bizi. Öldürüldüğümüzde bile suçlu biz oluyoruz… (04.01.2020-Tarsus Cezaevi)
Tanrı peygamberlerin hepsine sadece ‘oku’ demiş. Ama tanrıça biz kadınlara sadece ‘yazın’ demiş. Ve buna rağmen tanrıça ananın tarihi kayıplarda… Neden? (Tarsus Cezaevi)
Bazı ölüm çeşitleri biz mücadeledeki kadınları fazlasıyla korkutuyor. Ölümden değil de ölüm çeşidimizin eril zihniyet tarafından seçilmesidir mesele. Korkumuz bundandır. Ancak biz korkuya başkaldırıp, isyan ediyoruz. Binlerce yıllık eril zihniyetin kölesi olmak içimizdeki isyanın patlak vermesinin sonucu oluyor… Sosyalizmin inşası kadınların öncülüğünde olacak. (2020-Tarsus Cezaevi)”