Abdullah Öcalan hasta tutsaklar için ne dedi?
- 09:01 17 Aralık 2021
- Güncel
HABER MERKEZİ - AKP iktidarının ATK’ler yolu ile cezaevlerinde ölüme terk ettiği hasta tutsaklar yaşamını yitiriyor. İktidarın bu politikalarına karşı PKK Lideri Abdullah Öcalan, İmralı’da yaptığı görüşmelerde temel gündem olarak hasta tutsakların bırakılması gerektiğinin altını çizdi, bunun insani ve ahlaki bir durum olduğunu belirtti.
Cezaevlerinde giderek artan hak ihlallerinin yanı sıra insan hakları örgütlerinin dikkat çektiği hasta tutsakların durumu giderek ağırlaşıyor. Hastanelerden alınan “Cezaevinde yaşamını sürdüremez” raporlarına rağmen Adli Tıp Kurumları'nın (ATK) tersi yönünde görüş bildirmesi sonucu hasta tutsakların bırakılması engelleniyor, tutsaklar ölüme terk ediliyor.
Bir haftada art arda cenazeler çıktı
Son bir hafta içerisinde uzun süredir işkence altında olan, taciz ve tecavüz edilen Garibe Gezer, tutulduğu Kandıra Cezaevi'nde katledildi. İzmir Şakran Cezaevi’nde 26 yıldır tutulan hasta tutsak Abdulrezzak Şuyur, Diyarbakır D Tipi Cezaevi’ndeki 29 yıldır tutulan Halil Güneş bırakılmayarak katledildiler. Yine cezaevinde felç geçiren ve daha sonra bırakılan Salih Tuğrul da yaşamını yitirdi.
Abdullah Öcalan için temel gündem
Sivil toplum örgütleri ve insan hakları örgütlerinin girişimlerine rağmen bırakılmayarak ölüme terk edilen binlerce hasta tutsak bulunuyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan İmralı’da, 2013-2015 yılları arasında devlet heyeti ve İmralı Heyeti’ne sürekli olarak cezaevlerinde tutulan ağır hasta tutsakların bırakılması gerektiğini belirtti. Abdullah Öcalan her görüşmede temel gündem olarak hasta tutsakların durumunu dile getirdi. Abdullah Öcalan görüşmelerde hasta tutsaklar meselesinin “İnsani bir sorun” olduğunu ve kendisinin de “Ahlaki” olarak ele alıp yaklaştığının altını çizdi. Ancak AKP iktidarı hasta tutsakların bırakılması için hiçbir adım atmadı.
‘Adalet Bakanı ile görüşün’
Abdullah Öcalan, 2013 Nisan ayında İmralı Heyeti ile yaptığı görüşmede, şunları dile getirdi: “Bana mektuplar geliyor. Şakran Cezaevi’nde ve Tekirdağ’da sürecin canına okumak isteyen görevliler var. Zaten yasal çerçevesi oluşturuldu. Hasta mahkûmlar konusunda Adalet Bakanı çok seri davranmak zorunda” dedi.
‘Bakan bey olumlu yaklaşmalı’
Abdullah Öcalan, Haziran 2013’te devlet heyetine sunduğu bir mutabakatta hasta tutsakların durumuna ilişkin “Hasta tutuklular hemen bırakılmalıdır. Biz nasıl elimizdekileri hemen bıraktıysak, bakan bey de olumlu yaklaşmalı” dedi.
‘Kanun var’
Temmuz 2013’te yaptığı görüşmede Abdullah Öcalan heyete hasta tutsaklar için, “Bakana söyleyin, zaten kanun var. Niye son nefeslerini dışarıda almalarına izin verilmiyor?” sorusu ile bırakılmaları gerektiğinin altını çizdi.
‘Bunlar çok yanlış yapıyor’
Hasta tutsakların durumunu Abdullah Öcalan, Ağustos 2013’te de heyetin bir gelişme olmadığına yönelik bir bilgilendirme yapması üzerine “Bunlar ne yapıyorlar, anlamıyorum. Hepsinin cenazesini çıkaracaklar içerden. Çok yanlış yapıyorlar” sözleri ile tepki gösterdi.
‘AKP kaybetti, fırsatı kaçırdı’
Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile PKK’nin güçlerini Türkiye sınırları dışına çekmeye başladığı dönemde, iktidar yine hasta tutsaklar için olumlu bir adım atmadı. Bunun üzerine Eylül 2013’te konuya ilişkin Abdullah Öcalan, “Hasta olanlar falan diyorlar ama değerli yoldaşlardır. Ben de bu yaklaşımı görünce geri çekilmeyi anlamlı bulmadım artık. Kullanma, istismar etme gibi yaklaşımları rüyamda görsem inanmazdım. AKP kaybetti, fırsatı kaçırdı” dedi.
‘Provokasyon yapıyorlar’
AKP iktidarının hasta tutsakları bırakmamasını “Provokasyon” olarak değerlendiren Abdullah Öcalan, Kasım 2013’te konuya ilişkin şunları dile getirdi: “Hasta arkadaşlar ve vekillerin (Tutuklu HDP milletvekilleri) bırakılmaması tam bir provokasyondur. Adalet Bakanı’na da söyleyin, biz ölüm oruçları sırasında da konuşmuştuk. Bu provokasyondur, yani bunları bırakmayanlar size ve bize provokasyon yapıyorlar. Bu konuda adım atmalıdırlar. Verdikleri sözleri yerine getirmelidirler. Bu konuda AKP ile konuşurken çok yetersiz kalıyorsunuz, yeterince provokasyonu ve tehlikeyi anlatamıyorsunuz. Ben konuşsam anlatırım. Onlara söyleyin: Emniyet içinde sizi devirmek isteyenlerle cezaevlerinde provokasyon yapanlar aynıdır. 7 Şubat Darbesi neyse, bu çocuklara, kadınlara, hastalara yönelik cezaevlerinde provokasyon planlayanlar aynıdır. Bunu görmüyor musunuz? Özal suikastından bugüne kadar bu provokatörler devrededir.”
‘Ben ahlaki yaklaşıyorum’
PKK Lideri Abdullah Öcalan esir alındıktan sonra onun çağrısı ile Kandil’den gelen “Barış Grubu” içerisinde yer alan ve daha sonra tutuklanan Lütfü Taş’ın yaşamını yitirdiğinin aktarıldığı Mart 2015’te Abdullah Öcalan, Kamu Güvenlik Müsteşarı’na yönelik şunları belirtti: “En son Barış Grubunu çağırmıştım. Lütfü Taş bu çağrıyla geldi. İçeride can verdi. Hasta arkadaşların durumu ortada. Bunu da engelleyen cemaattir. Burada cemaat oyunu nettir. Ben muhataplık durumunu düşünerek elimizde esir olanların bırakılması için talimat vermiştim. Ben bu ilişkilerde ahlaki yaklaşıyorum. Ama onlar hasta arkadaşları bile hâlâ bırakmadılar. Yaptığım bir şey karşısında herhangi bir şey istemem.”
‘Sorun insani’
Aynı görüşmede hasta tutsakların durumunun insani olduğunu belirten Abdullah Öcalan, “Ben PKK’li demiyorum. Hasta olanların durumu insani bir sorundur. Beğenmediğiniz Sezer (Ahmet Necdet Sezer) bile Cumhurbaşkanlığı döneminde 60 kişi bıraktı. Abdullah Gül bıraktı. Ama bu dönemde hiç yok. Bu bana karşı bir intikam hareketidir. Benim siyasi ahlakım, ciddiyetim buradaki çalışmayı gerektiriyor” dedi.