Savaş yorgunu bir kent

  • 09:15 2 Aralık 2024
  • Güncel
Rojda Aydın 
 
HABER MERKEZİ - Türkiye’ye 50-60 km mesafede olan ve Heleb'de hükümetin geri çekilmesi ile kentin "büyük kısmının" HTŞ ve farklı grupların kontrolüne geçti. Kentte şiddetlenen çatışmalar, hem bölgenin stratejik dengesini sarsıyor hem de siviller için büyük bir insani krizi derinleştiriyor. Artan göç dalgaları, uluslararası toplumun acil müdahalesini gerektiriyor.
 
Yüzyıllardır Orta Doğu’nun en önemli ticaret ve kültür merkezlerinden biri olan Heleb, tarihi İpek Yolu üzerindeki stratejik konumuyla dikkat çekiyor. Şehir, Batı ile Doğu arasında köprü görevi görerek baharat, kumaş, deri ve diğer değerli ürünlerin ticaretinde önemli bir rol oynuyor. 
 
Orta Doğu'daki önemi
 
Orta Doğu’daki önemi ticaret, kültürel, mimari ve tarihi ile stratejik konumu olmak üzere birçok noktadan ele alınabilir. Ticaret açısından Heleb, İpek Yolu üzerindeki konumu sayesinde Orta Doğu'nun en önemli ticaret merkezlerinden biri oldu. Batı ile Doğu arasında bir köprü görevi gören şehir, baharat, kumaş, deri ve diğer değerli ürünlerin ticaretinde önemli bir rol oynuyor.  
 
Kültürel açıdan ise farklı medeniyetlerin etkileşiminde oluşan zengin bir kültürel mirasa sahip olan Heleb, Arap, Türk, Kürt, Ermeni ve Süryani gibi birçok farklı etnik grubun bir arada yaşadığı bir kent olmakla beraber, bu çeşitliliğiyle Orta Doğu'da önemli bir kültürel merkez konumundadır. 
 
Binlerce yıllık tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Heleb, zengin bir mimari ve tarihi mirasa sahiptir. Emevi, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar dönemine ait birçok tarihi yapı, şehir merkezinde ve çevresinde  bulunuyor.
 
Stratejik konumu açısından da Heleb, Orta Doğu'nun coğrafi olarak önemli bir konumunda yer alıyor. Bu durum, şehir tarih boyunca birçok savaş ve işgalin merkezinde yer almasına neden oldu.
 
Heleb'in yapısı
 
Tarihi Kent Merkezi: Bir zamanlar Suriye’nin en büyük şehriydi. Dar sokakları, hanları, çarşıları ve tarihi yapılarıyla Heleb'in tarihi kent merkezi, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyor. 
 
Çeşitli Etnik Yapı: Heleb, tarih boyunca farklı etnik ve dini grupların bir arada yaşadığı kozmopolit bir şehir olmuştur. Arap, Türk, Kürt, Ermeni ve Süryani gibi birçok farklı etnik grup, şehrin kültürel zenginliğine katkıda bulundu. 
 
Ekonomi: Tarih boyunca ticaretle öne çıkan Heleb, günümüzde de tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinin gelişmesiyle ekonomik olarak önemli bir merkezdir. Bir zamanlar ülkenin sanayi ve finans merkeziydi.
 
Sosyal Yaşam: Heleb, sıcakkanlı ve misafirperver insanlarıyla bilinir. Şehrin sosyal hayatı, geleneksel değerler ve dini inançlar etrafında şekillenmiştir.
 
Bu kapsamda Heleb, Ortadoğu'nun en eski ve en önemli şehirlerinden biridir. Zengin tarihi, kültürel mirası ve stratejik konumu ile bölgenin kaderini etkileyen önemli bir merkez olmuştur. Ancak, son yıllarda yaşanan iç savaş nedeniyle şehir büyük zarar görmüş ve birçok insan evlerinden olmuştur. Heleb'in yeniden inşa edilmesi ve eski canlılığına kavuşması için uluslararası toplumun desteği büyük önem taşıyor. 
 
20’nci yüzyılda yaşanan savaşlar, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik zorluklar nedeniyle Heleb'in etnik yapısı önemli ölçüde değişmiştir. Özellikle Ermeni, Süryani ve Yahudi nüfusunda büyük düşüşler yaşandı. Günümüzde ise Heleb'in etnik yapısı hakkında kesin bir bilgi vermek zordur. İç savaş ve göçler nedeniyle nüfus yapısında büyük değişiklikler meydana geldi.   
 
Neden Heleb? 
 
Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlarını çizmeye yönelik bir siyasi manifesto olan Misak-ı Millî, bu manifestoda belirtilen sınırlar içinde Heleb'in de yer alması, şehrin Türkiye Cumhuriyeti için taşıdığı önemi ortaya koymaktadır. Bundan kaynaklı Heleb, coğrafi, tarihi, ekonomik ve siyasi nedenlerle Misak-ı Millî için büyük önem taşıyan bir şehirdir. Söz konusu Lozan Antlaşması'nda alınan kararlar doğrultusunda Heleb, Türkiye sınırlarına konulmadı. Ve bu karar Türkiye’nin hayal kırıklığına uğramasına neden oldu. Türkiye sınırına yaklaşık 50-60 kilometre mesafede olan kent, Türkiye sınırları içerisinde yer almaması, Türkiye’nin özellikle ekonomik ve siyasi anlamdaki tüm planlarını suya düşürdü. 
 
Bir zamanlar Osmanlı Devleti tarafından gasp edilen Heleb toprakları, günümüz 21’inci yüzyılda ise farklı çeteler ve gruplar tarafından bu çember altına alınmak isteniyor.    
 
İç savaşın sembolü
 
Mart 2011’de Suriye iç savaşı başladığında bu şehir, Temmuz 2012’den itibaren isyancıların Beşar Esad rejimini devirmek ve Suriye’nin kuzeyinde kontrolü ele geçirmek için bir saldırı başlatmasıyla önemli bir savaş alanı haline geldi. Ülkede rejim karşıtı muhaliflerin ayaklanmasına, DAİŞ ve farklı çeteler ile çok cepheli bir iç savaş başladı. Zaman içerisinde silahlı çeteler ülkedeki bazı bölgeleri ele geçirdi, kentin batısı Şam rejimi doğusu ise isyancılar tarafından kontrol edilen bir kente dönüştü ve iç savaşın sembolü haline geldi.  
 
Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) ve farklı gruplar, 27 Kasım Çarşamba günü Beşar Esad rejimine yönelik operasyon başlattı. Operasyonun adı da “Saldırganlığı Caydırma (Rad’ul Udvan) Operasyonu”. Birçok bölgeyi ele geçiren örgüt, stratejik yolları kesti. Çatışmalarda çok sayıda sivil hayatını kaybederken, 7 bine aşkın aile ise evlerini terk etmek zorunda kaldı. 
 
HTŞ kimdir?
 
HTŞ, El Kaide ve DAİŞ’den koparak, Astana Süreci’nden de faydalanıp İdlib’de kendi emirliğini kurduğu belirtiliyor. Örgütün eski ismi El-Nusra Cephesi olurken, amaçlarının Esad rejimini devirmek ve yerine Sünni bir İslam devleti kurmak olduğu iddia ediliyor. HTŞ ise “hiçbir örgüte veya partiye, El Kaide’ye ya da başkalarına bağlı olmayan bağımsız bir yapı” olduğunu iddia ediyor. Söz konusu Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına göre HTŞ, El Kaide’nin liderleriyle halen temas halinde. 
 
Türkiye HTŞ’yi destekliyor mu? 
 
Öte yandan Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu’na (SMO) ait bazı birlikler de HTŞ ile ortak hareket ediyor. HTŞ, BM tarafından “terör örgütü” olarak nitelendiriyor. Türkiye ise Ağustos 2018’de HTŞ’nin El Kaide ile bağlantısı olduğunu düşünüp terör örgütü olarak sınıflandırıyor olsa da aslında Türkiye’de kendisi için savaşı destekliyor. SMO’nun da HTŞ liderliğindeki saldırılarında yerini alırken, Türkiye bu noktada bir açıklamada hala bulunmadı.
 
HTŞ,  liderliğindeki gruplar, son haftalarda Rusya ve Suriye’nin İdlib’in güneyindeki sivillere yönelik artan saldırılarına karşı bu saldırıları düzenlediklerini belirtiyorlar. Başlayan bu savaşla birlikte ise Suriye rejimi bazı bölgelerde geri çekilirken, aralarında anlaşmalar olduğu yönünde görüşler söz konusu. 
 
Savaş Minbic sınırına mı dayanıyor?
 
Osmanlı döneminden bu yana Kürdistan topraklarını ele geçirmeye çalışan güçler, dönem dönem bunu farklı isimler üzerinden sürdürmeye çalışıyor. Bu bağlamda Türkiye’nin Hatay kentine sınır olan İdlip’te Cihatçı gruplar, Efrîn’de TSK ve TSK destekli gruplar tarafından ele geçirilirken, buna bir yenisi Heleb’i eklemek istiyorlar. Bununla birlikte Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin hakim olduğu Minbiç’in sınırlarına da dayanır mı tartışmaları geliyor akıllara? 2022’de de HTŞ, yanına bazı ÖSO/SMO gruplarını alarak Efrîn’in önemli bir bölümünü ele geçirmiş ve ardından MİT’in devreye girmesiyle geri çekilmişti. HTŞ’nin bu saldırıları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “normalleşme” söylemleriyle Suriye savaşındaki yıkıcı rolünü bir kez daha gözler önüne seriyor.  
 
Bölgede saldırılar ve gerilimler devam ederken, Heleb’de başlayan göç ise sürüyor.  
 
Antik Çağ’dan günümüze süren savaş
 
Birçok savaşa tanıklık eden Heleb kenti, Antik Çağ’dan 21’inci yüzyıla kadar çokça yıkımla karşı karşıya kaldı. Bu savaşlara rağmen günümüze kadar kendi dokusunu korudu.