
Sürekli aynı yerde yangın çıktı: Önlemler yetersiz
- 09:07 4 Ağustos 2025
- Ekoloji
İZMİR - Defalarca yangınla yüz yüze kalan Gökdere Köyü kadınları, ülke genelindeki yangınların tedbirsizlik nedeniyle büyüdüğünü vurgulayarak yeterli sayıda yangın uçağı alınmasını, önlemlerin eksiksiz uygulanmasını ve yurttaşların doğaya karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmesini talep etti.
İzmir, 2025 yılı itibarıyla Türkiye’de orman yangınlarının en çok yaşandığı il oldu. 20 Ağustos 2024’e kadar kentte 2 bin 544 yangın meydana gelirken, 15 bin 805 hektar orman alanı kül oldu. Son beş yılın verilerine göre, İzmir’de en yoğun orman yangınları Haziran–Temmuz aylarında yaşandı. Bornova’ya bağlı Gökdere Mahallesi’nde 28 Temmuz’da çıkan yangın ise tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi. Yangın, hafta içinde aynı noktadan iki kez daha alevlendi. Köylerine yaklaşık yarım kilometre mesafede çıkan yangın nedeniyle kaygı dolu günler yaşayan yurttaşlar, yaşanan felaketlerin gerekli önlemlerin alınmamasından kaynaklandığını vurguladı. Yurttaşlar, yeterli sayıda yangın uçağı temin edilmesini, önlemlerin usulünce uygulanmasını ve herkesin doğaya karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmesini talep ediyor.
‘Yangın kısa sürede söndürülemedi’
Yangının köye veya farklı alanlara sıçrama ihtimali nedeniyle telaşlandıklarını, köye sıçramamış olmasının ise kendilerini sevindirdiğini belirten köy sakini Ümriye Koşar, “Yangın sırasında komşularla kapı önlerinde bekledik. Kısa sürede söndürülemedi. Akşam saatlerinde hâlâ uçaklar havada uçuyordu. Çam ağacının kozalak fırlatması nedeniyle yangın daha ileri alanlara yayıldı. Bir taraf söndürülürken diğer taraf yanıyordu. Köyün bir kısmı yanmadı, L şeklinde yandı. Hayvanlara çok yazık oldu, onlara çok üzüldüm” dedi.
‘Zeytinlikler ve ormanlık alanlar da yandı’
Yangının köyün yanındaki ormanlık alanı ve bazı köylülerin zeytinliklerini yaktığını dile getiren Ümriye Koşar, “Hayvancılığı köyümüzde bitirdiler, köyde birkaç kişi kaldı. En fazla tavuk besleyen var. Zeytin ağaçları bizim gelir kaynağımızdı. Şimdi zeytinlikleri yananlar, zeytinini ve zeytinyağını parayla almak zorunda kalacak. Biz sadece zeytinyağı kullanırız, başka yağ kullanmayız. Bu nedenle bizim için çok zor bir durum. Ormandan faydalanıyorduk fakat ‘o yasak, bu yasak’ diyerek her yere yasak koyunca herkes hayvanını satmak zorunda kaldı. Bu alanlara ne yapılacak, hiçbir bilgimiz yok. Kentsel dönüşüm mü olur, başka bir şey mi olur bilemiyoruz” diye belirtti.
‘Yurttaşlar doğayı koruma konusunda bilinçlendirilmeli’
Köyde yaşayan yurttaşların ve gençlerin su taşıyarak, maskeler ve içecekler götürerek yangının söndürülmesine yardım ettiklerini dile getiren Ümriye Koşar, yangının aşırı sıcaklarda söndürülmeden atılan sigaradan ya da doğaya bırakılan şişelerden çıkmış olabileceğini ifade etti. Ümriye Koşar, “Vatandaşımız oldukça bilinçsiz ve düzelecek gibi değil. Önlem alınabilirdi, ceza daha yüksek olmalıydı. Bizim memleketimizde ancak ceza ile oluyor bu işler. Kozalakları toplamamıza izin yok, görüldüğü zaman cezası var” diye belirtti.
‘10 sene sonra da gelmez o ağaçlar, ne yapayım?’
Kendisine ait zeytinliğin tamamen yandığını ifade eden 80 yaşındaki Sultan Gemicioğlu ise, “10 sene sonra da gelmez o ağaçlar, ne yapayım ben? Orada fabrikalar var, biraz daha o kısma gelseydi yangın daha da büyürdü. Bir yardım gelirse gelir, gelmezse ne yaparız bilmiyorum. Ben yangını da hiç fark etmedim. Arkama bir baktım, bir sürü araba gidiyor o tarafa doğru. Uçaklar çok yardımcı oldu” ifadelerine yer verdi.
‘Aynı yer defalarca yandı’
Büyük yangının hafta başında çıktığını, hafta sonuna kadar defalarca aynı yerden yeniden başladığını belirten yangının tanıklarından Selime Budak ise yangının elektrik direklerinden başladığı kanısında. Selime Budak, “Oldukça büyüktü yangın. Bütün köy halkı olarak çok korktuk. İyi ki uçaklar, helikopterler geldi de söndürdüler, başka türlü sönmezdi. Bilmiyoruz artık, bile bile mi yakıyorlar, başka yerlerden mi çıkıyor?” şeklinde dile getirdi.
‘Önlem alınabilirdi fakat uçak sayısı az’
Gökdere Mahallesi’nde bakkal işleten Safiye Keskin ise yangında kundaklamadan da şüphelendiğini belirterek, yangına 25 dakika sonra müdahale edildiğini kaydetti. Safiye Keskin, “Niye başka ülkelerde bu kadar yangın yok? Önlem alınabilirdi fakat uçak sayısı az. İtfaiye aşağıdan sıkıyor ama yukarıdan su dökülmeyince bitmez. Ne zaman uçaklar, helikopterler uçmaya başladı, o zaman şükrettik. Yangın anında burada yapılan müdahale yeterliydi ama genel olarak yeterli değil” sözlerini kullandı.
‘Yaşadıklarımız normal değil’
Kaynaklar Köyü’nden tankerlerle yardım edildiğini, tüm köyün elinden geldiğince destek verdiğini kaydeden Safiye Keskin, “İtfaiyeler de çok geldi ama uçak sayımız az. Her şehrin belediyesinin kendine ait birkaç tane uçağı olması gerekiyor ki hemen müdahale edebilsin. Bu, hükümetin engel olmasını gerektirecek bir şey değil ki. Normal değil artık bu yaşadıklarımız. Aşağıda bir sürü fabrika var. Sanayinin içinde oturuyoruz zaten. İyi ki oralara sıçramadı, yoksa tüm köy yanardı” diye belirtti.
‘Yanan yerlere zeytin dikerseniz çalınır’
Türkiye genelinde çıkan yangınların önüne geçilebileceğini, kendi köylerinin ise büyük bir felaketin eşiğinden döndüğünü belirten Safiye Keskin, “Bugün de daha fecisi başımıza gelmedi diye pilav dağıttık. Umarım bir daha başımıza gelmez. Yangın hepimizi etkiledi. Oksijenimiz azaldı. Ne güzel yeşillik içerisinde oturuyorduk. ‘Yangından sonra imza toplayalım, zeytin ağacı dikilsin’ dedim. İtfaiyeci de ‘O zeytinleri çalarlar’ dedi. Kökenimiz zeytincilikten gelme bizim” şeklinde dile getirdi.