WAN- Sonuç bildirgesini yayınlayan Wan Ekoloji Meclisi, kadın özgürlükçü, ekolojik ve demokratik bir mücadele perspektifi adı altında Wan Ekoloji Meclis koordinasyonu oluşturulduğunu bildirdi. 

 

Wan’da 19 Temmuz'da kuruluşunu ilan eden Wan Ekoloji Meclisi, Wan Ekoloji Derneği'nde (Eko-Der) yapılan basın toplantısı ile sonuç bildirgesini yayınladı.  Sonuç bildirgesini, Wan Ekoloji Meclisi Eşsözcüleri Hanife Güzen ve Özer Üçer okudu. 

 

‘Ekolojik mücadele barış için gereklidir’

 

İnsanın doğaya, topluma ve kendisine karşı savaşının temelinde, tahakküm kurma isteminin yattığını belirtilen bildirgede, “Ekolojik mücadele, insanı toplumdan ve doğadan arınık bir bireye indirgeyen bu tahakkümcü kapitalist modernite ideolojisine karşıdır. Her anlamda toplumsal barışı ve demokratik toplumu inşa etmek ve savaşa son vermek için ekolojik mücadele yaşamsal önemdedir. Çünkü ekolojik bilinç temel ideolojik bilinç olmadan bu yok oluşa karşı güçlü bir karşı çıkış mümkün değildir. Bu yönüyle toplumun doğayla barışını sağlayamayan bir düşünce ve eylem tarzı, kendi içinde de barışı kuramaz. Ekolojik toplum, iktidar merkezli kapitalist uygarlık sistemine karşı geliştirilecek alternatif yaşam biçimleri ile mümkün olacaktır. Ekolojik mücadele sadece doğa için değil aynı zamanda kadının özgürlüğü, toplumun demokratikleşmesi ve barış için de gereklidir” denildi. 

 

Rojava Devrimi vurgusu 

 

Rojava devrimine atıfta bulunulan bildirgede, "Dünya genelindeki demokratik ekolojik mücadele mecraları bu mücadele için rehber niteliğinde bir yol haritası sunmaktadır. On binlerce yıllık varoluşunu sürdüren ekosistemin kapitalist rant odaklarının savaş, HES, baraj, maden politikalarına kurban edilmesi kabul edilemez. Rojava devriminin ahlaki-politik toplum inşası gerçekliği, kadın, gençlik ve genel halk örgütlenmesi ekolojik bilinç inşası içinde olumlu bir örnek olarak ele alınmalıdır. Kapitalist tüketim ve rant ilişkilerinin gasp ve talan odaklı zihniyeti Rojava’da HTŞ, IŞİD, Nusra gibi zihniyetler şeklinde açığa çıkmış ve doğaya, topluma, inançlara ve kadına karşı sistematik suçlar işlenmiş ancak bu saldırılara karşı tarihi bir direniş ve sonrasında onurlu bir inşa sağlanmıştır” ifadeleri kullanıldı.

 

Demokratik toplum çağrısı, ekoloji meclisinin kurulmasına ilham oldu

 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta kamuoyuna açıkladığı "Barış ve Demokratik Toplum" manifestosunun her anlamda toplumsal barış çağrısı olduğuna dikkat çekilen bildirgede, “Sadece insanı merkeze alan, doğayı nesneleştiren, yaşam hakkını sadece insan için kutsal gören anlayışla insanlığın toplumsal barışı sağlaması mümkün değildir. İktidarcı ve erkek egemen bu yaklaşımın dönüştürülmesi kadının toplumsallaşmadaki rolünün yeniden keşfedilmesini sağlayacaktır. İnsanın doğayla tahakküm kurmayan ve doğayla birlikte simbiyotik varoluşunu gören, kadın özgürlükçü ve demokratik bir toplum, her anlamda toplumsal barışını da sağlayabilir. Farklı inançların ve halkların doğallığı da ancak bu bağlamda eşit yurttaşlık temelinde kabul görebilir. Doğada çatışmadan çok dayanışma ve işbirliğinin olduğu, toplumda da bu şekilde olması gerektiği öngörülebilir. Ekolojik bilinç yaşamdaki barış ve dayanışmanın anahtarı olacaktır” denildi. 

 

‘Belediye faaliyetlerinde ekolojik perspektif şarttır’

 

Son olarak bildirgede şu ifadelere yer verildi: “Van Büyükşehir Belediyesi'nin 10 yıla yaklaşan kayyım gaspı ve talanının ekolojik tahribatta önemli bir etken olduğudur. Kayyım gaspı hem Van Büyükşehir Belediyesi’nin ekolojik sorumluluklarının yerine getirilmesini engellemektedir, hem de eko-sisteme karşı rantı esas alan zihniyeti 'gemsiz' bırakıyor. Belediye faaliyetlerinde ve hizmetlerinde ekolojik bir perspektif olması toplumsal bir ihtiyaçtır. Ekolojik toplum, eşitlikçi toplumun ve yaşam hakkının korunmasını sağlayacaktır. Bizler de kayyım zihniyetine karşı ekolojik yaşamı destekleyeceğiz. Rojava devriminin hem de 27 Şubat 'Barış ve Demokratik Toplum' Manifestosu’nun ilhamı ve deneyimiyle Wan Ekoloji Meclisi temel amaçları gerçekleştirmeyi hedefleyecektir."

 

Wan Ekoloji Meclisi, taleplerini şöyle sıraladı:

 

 "*Doğal ekosistemin korunması,

 

 *Ekolojik mücadelede yerel yönetimlerin ve yerinden halkın katılımın sağlanması,

 

 *Ekolojik kırım ve ihlallere önleyici müdahale geliştirilmesi,

 

 *Alternatif yaşanabilir kentlerin inşa edilmesi,

 

 *Ekolojik bilincin oluşması amacıyla eğitim ve farkındalık faaliyetlerinin yürütülmesi,

 

 *İklim krizi konusunda ekolojik bilinç perspektifi ile çalışmaların yürütülmesi,

 

 *Ekolojik tarım ve kooperatifleşme çalışmalarının desteklenmesi,

 

 *Kadın, gençlik ve sivil toplumun örgütlü alanlarında ekolojik bilinç çalışmalarının geliştirilmesi."