
Rojin Kabaiş'in şüpheli ölümü: Otopsi görüntüleri kayıp!
- 09:06 23 Ekim 2025
- Hukuk
Medine Mamedoğlu
AMED - Rojin Kabaiş dosyasına ilişkin son gelişmeleri paylaşan Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi Yönetim Kurulu üyesi Raperin Akengin, “Otopsi görüntülerini içeren CD’nin çizildiği bildirildi. Oysa bu görüntüler, olayın nasıl meydana geldiğini aydınlatmak ve delil bütünlüğünü korumak açısından hayati öneme sahipti” dedi.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli şekilde yaşamını yitirmesinin üzerinden bir yıl geçti. Aradan geçen bir yılda olayın maddi gerçeği açığa çıkarılmazken, ihmallerle beraber çok sayıda soru ise yanıtsız bırakıldı. Son olarak Adli Tıp Kurumu (ATK) raporu ile Rojin Kabaiş’in tecavüze uğradığı şüpheleri yeniden gündeme gelirken, birçok merkezde halk sokağa inerek “Rojin’e ne oldu?” sorusuna cevap verilmesini talep etti.
Konuya dair hem ATK hem de Adalet Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalar gerek kamuoyu gerekse aileyi tatmin etmezken, aradan geçen bir yılda kaybolan deliller ve araştırılmayan iddialar dosyanın uzamasına sebep oldu.
Ailenin ve kamuoyunun soruları hâlâ yanıtsız bırakılırken, üniversite rektörü de aynı şekilde duruma tepki gösteren öğrencilerin şüphelerini gidermiyor. Gülistan Doku veya Narin Güran dosyaları gibi yıllara yayılan ve maddi gerçeğin açığa çıkarılmasının engellendiği dosyada, biz de merak edilen soruları dosyanın ilk andan itibaren takipçilerinden biri olan Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi’ne sorduk.
Merkez adına sorularımızı yanıtlayan KHM Yönetim Kurulu üyesi Raperin Akengin, yaşanan ihmalleri ve karartılan delilleri ajansımıza aktardı.
“ATK’nın hazırladığı sözde detaylı raporda ölüm nedeni ‘suda boğulma’ olarak tespit edildi; ancak bize hangi su olduğu belirtilmedi. Bu bir göl suyu mu, yoksa başka bir su birikintisi suyu mu olduğu sorusu belirsiz kaldı.”
*Yaşanan ölümün ardından dosyada ilk olarak hangi detaylar ve deliller yer alıyordu?
Rojin Kabaiş dosyası ne yazık ki daha en başından itibaren hukuken “intihar dosyası” olarak kurgulanmış bir şekilde yürütüldü. Bizler, dosya avukatları olarak en başından beri bu dosyanın intihar algısı üzerinden yürütülmemesi adına aile ile birlikte mücadele verdik. Çünkü olay yeri incelemesinden delil toplama aşamasına kadar çok ciddi eksiklikler ve maddi gerçeği ortaya çıkarma yükümlülüğünü ihlal eden ağır hatalar söz konusuydu.
Özellikle dönemin savcısı ve hatta valilik makamı tarafından, daha soruşturma tamamlanmadan kamuoyuna ve baba Nizamettin Kabaiş’e “intihar” yönünde algı oluşturacak açıklamalar yapılmıştır. Bu durum hem soruşturmanın tarafsızlığını zedelemiş hem de delillerin titizlikle toplanması sorumluluğunun yerine getirilmediğini göstermiştir.
Dosyada ilk olarak dikkat çeken detay, kurumların ihmalleridir. Rojin gece yurda giriş yapmadığı halde yurt yetkililerinin aileye haber vermemesiyle başlayan bir ihmal zinciri vardır. Yurt yetkilileri de Rojin’in kayıp olduğunu, Rojin’in telefonu, kulaklığı ve kıyafetlerinin son görüldüğü yerde sahilde öğrenciler tarafından bulunarak yurda teslim edilmesiyle fark ediyor.
Rojin’in odasında ve çevresinde bulunan kişisel eşyaları; özellikle cep telefonu, kulaklık, kıyafetler ve diğer kişisel materyaller deliller olarak yer alıyordu. Ayrıca güvenlik kamera kayıtları, laboratuvar örnekleri ve otopsi bulguları da dosyada yer alan ilk deliller arasındaydı. Rojin’in kulak içi gibi özel bölgelerinde tespit edilen talaş şeklinde inaktif lavralar da önemli delillerden biriydi. Ancak ne yazık ki bu bulgular zamanında koruma altına alınmadı ve ilgili kurumlara gönderilmedi. DNA örnekleri ise kritik öneme sahipti. Rojin’in vücudunda tespit edilen iki farklı erkeğe ait DNA, ayrı bölgelerde bulundu. Ancak ilk açıklamalarda bu DNA’ların birinin göğüste, diğerinin karın bölgesinde bulunduğuna dair yanlış ifadeler yer aldı.
Bunun yanında Rojin’in bedeni, suda uzun süre kaldığından dolayı ciddi şekilde deforme olmuştu. İlk incelemelerde ön otopsi raporuna göre ölüm nedeni belirlenemedi. Sonrasında Van’da yapılan otopsi raporları da yetersiz ve eksik olduğu için dosya İstanbul ATK’ye gönderildi. ATK’nın hazırladığı sözde detaylı raporda ölüm nedeni “suda boğulma” olarak tespit edildi. Ancak bize hangi su olduğu belirtilmedi; bu bir göl suyu mu yoksa başka bir su birikintisi suyu mu olduğu sorusu belirsiz kaldı.
Bu nedenle olayın oluş şekli başından itibaren şüpheli olarak değerlendirilmesi gerekirken, maalesef eril zihniyetin yargıdaki yansıması olan cinsiyetçi refleksle kadın ölümü doğrudan intihar varsayımıyla ele alınmıştır. Olay yeri incelemesi, dijital delillerin incelenmesi ve tanık beyanlarının toplanması bu ön kabul doğrultusunda sınırlı tutulmuştur.
“Aile en başından beri ‘Bu ölüm intihar değildir, aydınlatılsın’ demesine rağmen, ısrarla intihar algısı üzerinden dosyanın daraltılmaya çalışıldığının en yakın şahitleriyiz.”
*Dosyada şu an doğru ve yanlış bilinen gerçekler neler?
En başta şunu netleştirmek gerekiyor ki; Rojin’in cansız bedeni üzerinde iki farklı erkeğe ait DNA tespit edilmiştir. Bu çok kritik bir bulgudur ve normal koşullarda derhal şüpheli ölüm kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, ne yazık ki daha ilk andan itibaren bu DNA bulguları “bulaş ihtimali” olarak nitelendirilmiş ve kamuoyuna da bu yönde aktarılmıştır.
Oysa henüz kimlik tespiti, kapsamlı biyolojik analizler ve olası temas ile bağlantı senaryoları aydınlatılmadan böyle bir yönlendirme yapılması ciddi ve ağır bir soruşturma eksikliğidir. Kamuoyunda zaman zaman “intihar kesinleşti” ya da “psikolojik sorunları vardı” gibi tamamen temelsiz iddialar dolaşırken, buna karşılık soruşturma dosyasında tek bir şüpheli ifadesi dahi alınmamış, Rojin’in telefonu hâlâ açılmamış, dijital deliller tam anlamıyla incelenmemiştir.
Aile en başından beri “Bu ölüm intihar değildir, aydınlatılsın” demesine rağmen, ısrarla intihar algısı üzerinden dosyanın daraltılmaya çalışıldığının en yakın şahitleriyiz.
“Rojin’in bulunduğu alanı gören kameraların bir kısmının görüntülerine geç veya eksik erişim sağlandı. Hatta sadece Rojin’in bulunduğu saatlerin görüntüsü alındı ama öncesi zaman dilimlerinin kayıtları ise ya hiç alınmadığı ya da aileye açıklanmayan gerekçelerle dosyaya tamamen yansıtılmadığı anlaşılıyor.”
*Soruşturma aşamasında kaybın olduğu ve cenazesinin bulunduğu süreçte hangi deliller toplanmadı veya karartıldı?
En önemli ve en kritik ihlallerden biri, olay yerindeki güvenlik kamera kayıtlarına ilişkindir. Rojin’in bulunduğu alanı gören kameraların bir kısmının görüntülerine geç veya eksik erişim sağlandı. Hatta sadece Rojin’in bulunduğu saatlerin görüntüsü alındı; ama öncesine ait zaman dilimlerinin kayıtları ise ya hiç alınmadı ya da aileye açıklanmayan gerekçelerle dosyaya tamamen yansıtılmadı. Kamera kayıtlarına doğru erişim olsaydı, bu durum yalnızca bir ihmal değil, elbette ki aktif bir delil karartma şüphesi doğurabilirdi. Olay yeri incelemesinin zamanında ve usulüne uygun yapılmadığını biliyoruz.
Rojin’in odası ve kişisel eşyaları, soruşturma bütünlüğü korunmadan müdahaleye açılmış; dijital materyallere, özellikle cep telefonuna, gecikmeli olarak el konulmuş ve telefon hâlâ açılmamıştır. Bu durum, maddi gerçeğin açığa çıkmasına doğrudan zarar veren ağır bir ihlaldir. Yine göl kenarında bulunan başörtüsü, suya tutularak bir müddet bekletildikten sonra kaldırılmıştır. Üniversite yönetiminin de süreci şeffaf yürütmek yerine, olayın mümkün olan en hızlı şekilde “intihar” olarak kapatılmasına dönük bir refleks gösterdiğine dair ciddi işaretler ve açıklamalar da aynı şekilde büyük ihlaller silsilesinin bir örneğidir.
“Tek sayfa ve iki satırdan oluşan bu rapor eksik bir rapordur. Zira Rojin’n vücudunda tespit edilen iki farklı erkeğe ait DNA, aynı bölgede mi bulundu, yoksa biri bir bölgede diğeri başka bir bölgede mi, bunlara ilişkin rapor resmi olarak dosyaya konulmalıdır.”
*Bir yıl içinde dosyada yaşanan gelişmeler nelerdi? Bu konuda bilgi verebilir misiniz?
Dosyada bir yıl içinde yaşanan gelişmeler, soruşturmanın yavaşlığı ve ihmallerin boyutunu gösteriyor. ATK tarafından hazırlanan ilk rapor, DNA’ların “bulaş ihtimali” olduğu ve cinsel saldırı bulgusu bulunmadığı yönündeydi. Oysa otopsi raporlarından ve görüntülerinden anlaşılıyor ki Rojin’in bedeni uzun süre suda kaldığı için ciddi deformasyona uğramış, hatta vajina bölgesi muayenesi için manuel müdahale gerekmiştir. Böyle kritik bir olayda DNA’nın nasıl bulaşabileceği ve somut delil bulunmaması durumunda cinsel saldırı ihtimalinin göz ardı edilmesi, ne denli profesyonel bir yaklaşım olduğu bakımından son derece tartışmalıdır.
Dahası, DNA’ların vücudun hangi bölgelerinde bulunduğuna dair rapor, Diyarbakır Barosu ve Van Barosu’nun yaptığı suç duyurularının ardından 10 Ekim mesai saatleri sonrası avukatlara ulaştı. Rapora göre DNA’lardan biri göğüste, diğeri intervajinal bölgede yani vajinanın iç kısmında bulunmuştur.
Fakat belirtilmesi gereken bir diğer husus, bu raporun eksik bir rapor olduğudur. Tek sayfa ve iki satırdan oluşan bu rapor eksik bir rapordur. Zira Rojin’in vücudunda tespit edilen iki farklı erkeğe ait DNA, aynı bölgede mi bulundu, yoksa biri bir bölgede diğeri başka bir bölgede mi? Bunlara ilişkin rapor, resmi olarak dosyaya konulmalıdır. Bizler, bu bilgi ve bulguların da gün geçmeden tarafımıza ulaşmasını istiyoruz. Zira bu DNA’ların kod tespiti ile bölge tespiti, dosyada cinsel saldırı olduğu ihtimalini gün yüzüne çıkaran bulgulardır.
Bir diğer konu da, bu kadar kritik bulguya rağmen ATK, resmi bir kurum olmasına rağmen 12 Ekim Pazar günü, resmi bir kurum pratiğine yakışmayacak şekilde haber kanalları üzerinden gayriresmî açıklama yapmıştır. Hâlâ DNA’nın bulaş ihtimali olduğunu ve cinsel saldırı ihtimali bulunmadığını kamuoyuna duyurmuştur. Bu durum, soruşturmanın ne denli ciddi ve güvenilir yürütüldüğü sorusuna bir yanıt olmuştur. Ayrıca Rojin’in bedeni üzerinde tespit edilen bir diğer bulgu, Rojin’in kulak içinde tespit edilen talaş şeklinde inaktif lavralardır.
Bu bulgular, olayın oluş şekline ve tarihine ilişkin en kritik delillerden biridir. Buna rağmen Van ATK tarafından ne yazık ki koruma altına alınmamış ve ilgili kurumlara gönderilmemiştir. Bu da soruşturmadaki delil bütünlüğünü ciddi şekilde zedeleyen bir başka ihlal olarak nitelendirilebilir.
“Hatta bu nedenle savcılıktan talep ettiğimiz otopsi görüntülerine başka kurumların da incelemesi için erişim sağlamak istiyoruz. Ancak ne yazık ki hala bu mümkün olmadı ve bize görüntülerin bulunduğu CD’nin çizildiği söylendi.”
*ATK bu süreçte neden çelişkili adımlar attı, ilk raporda neler yer alıyordu, şimdi yeni rapor hazırlığına başlandı. Süreç nasıl işletilecek, bu dosyanın aydınlanması ve ölümün açığa çıkması neye bağlı?
Belirtmeliyiz ki, ATK maalesef bu süreçte çelişkili ve kafa karıştırıcı adımlar atmıştır. İlk raporlara göre Rojin’in ölüm sebebi ve tarihinin net saptanmaması akabinde, DNA’ların bulaş ihtimali olduğu ve cinsel saldırı bulgusu bulunmadığı yönündeydi. Üstelik altını çizmeliyiz ki bu kanaat, herhangi bir somut delil olmadan varılan bir kanaattir. Oysa dosyada var olan somut deliller; Rojin’in vücudundaki iki farklı erkek DNA’sı, bu DNA’ların bulunduğu bölgeler ve kulak içindeki talaş şeklinde inaktif lavralar, bu raporla çelişmektedir. ATK’nın, resmi bir kurum olarak sorumluluklarını yerine getirmemesi, delilleri doğru şekilde korumaması ve eksik raporları avukatlara ve aileye geç ulaştırması, kamuoyunun güvenini tamamen sarsmıştır.
Öte yandan şunu da belirtmeliyiz ki; bizler, dosya avukatları dahi ATK’ye tam olarak güven duymuyoruz. Hatta bu nedenle savcılıktan talep ettiğimiz otopsi görüntülerine başka kurumların da incelemesi için erişim sağlamak istiyoruz. Ancak ne yazık ki hâlâ bu mümkün olmadı ve bize, görüntülerin bulunduğu CD’nin çizildiği söylendi.
Bu görüntüler, olayın oluş şekli ve delillerin bütünlüğü açısından kritik öneme sahipti. Bu kadar ihmallerin yaşandığı bir dosyada, en önemli kanıtlardan biri olan otopsi görüntülerinin bulunduğu CD’nin neden korunmadığı ve muhafaza edilmediğini merak ediyoruz. CD’nin “çizildiği” gerekçesiyle tarafımıza görüntülerin verilmemesi bizim açımızdan kabul edilebilir bir durum değildir.
Yeni rapor hazırlığı başlatılmış olmakla birlikte özellikle vurguluyoruz ki; sürecin şeffaf yürütülmemesi ve önceki hataların giderilmemesi durumunda bu raporun, başta aile ve dosya avukatları olmak üzere, kamuoyunu tatmin etmesi ve güven oluşturması oldukça zordur.
Dosyanın aydınlanması ve Rojin’in ölümünün maddi gerçeğe uygun şekilde ortaya çıkması, öncelikle soruşturmanın genişletilmesine, tüm delillerin eksiksiz ve tarafsız bir biçimde toplanmasına, tanıkların ve şüphelilerin doğru zamanda dinlenmesine, dijital ve biyolojik materyallerin tam analizine ve ihmali bulunan tüm sorumluların hesap vermesine bağlıdır.