Psikolog Melek Kaval: Savaş çocukların psikolojilerini derinden sarsıyor

  • 09:08 27 Ekim 2019
  • Çocuk
VAN - Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarında 22 çocuk yaşamını yitirirken, yaşayan çocukların ise psikolojileri derinden sarsılıyor.  Psikolog Melek Kaval, savaşı yaşayan çocuklarda topluma karşı şiddet, öfke ve suçluluk duygularının başladığını söyleyerek, şiddet eğilimli bir geleceğin oluşmaması için barışı destekleyici yaklaşımların sergilenmesi gerektiğini vurguladı. 
 
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) sunulan ‘Çocuklar ve Silahlı Çatışma Raporu’na göre 2018 yılında 12 binden fazla çocuk çatışmalarda öldürüldü ya da yaralandı. Rapora göre, çatışma bölgelerinde bulunan çocuklara karşı işlenen ağır ihlal sayısı, incelenen 20 ülkede 24 bine ulaştı. Söz konusu ağır ihlaller arasında, çocuk ölümleri ve yaralanmaların yanı sıra çocuklara yönelik cinsel şiddet veya kaçırılmalar da yer alıyor. 
 
Psikolog Melek Kaval, çocukların hem fiziksel hem de psikolojik gelişiminin savaş yüzünden büyük zararlara uğradığına dikkat çekti. 
 
‘Savaş sonrasında da etkileri sürüyor’ 
 
Savaş sürecinde çocuklarda travma ve stres bozukluğu sürecinin başladığını, bulundukları ortamı anlamlandıramadıklarını belirten Melek, “Yaşanan travma sonrasında tekrar gördükleri olayları görsel olarak gözleri önünde canlandırıyorlar. En ufak bir korna sesinden etkilenebiliyor, bir uçak geçtiği an ‘acaba bir bombalamamı olacak’ veya bir havai fişek patlatıldığında yine bir kayıp mı yaşayacakları noktasında travma süreci başlıyor” dedi. 
 
‘Savaşta birçok çocuk sakat kalıyor’
 
Çocukların sakat kalmalarının yanı sıra, yaş grubuna göre farklı travmalar yaşadıklarını, ergenlik dönemi yaş gruplarının daha çok travma etkisinde olduklarını ifade eden Melek, aynı zamanda aile bireylerini kaybetme, istismar, kaçırılma ile karşı karşıya kaldıklarını hatırlattı. Yine beslenme düzeninde bozukluklar yaşandıklarını, ayrıca temel eğitim alanından tamamen yoksun kaldıklarını belirten Melek, tüm bunların çocuklarda geri dönüşü olmayacak zararlara yol açtığını ifade etti. 
 
‘Bizi riskli bir toplum bekliyor’
 
Toplumun geleceği olan çocukların, ya tamamen duyarsız ya da daha edilgen, daha sinmiş olarak büyüdüklerine bunun da nasıl bir toplum yaratacağına işaret eden Melek, “Çocuklar, şiddete eğilimli olarak topluma çıkar. Şiddet eğilimli bir geleceğin oluşmaması için barışı destekleyici yaklaşımların sergilenmesi gerekiyor. Çocuklar bu şekilde büyüdükçe bizi daha riskli bir toplum bekliyor. Fakat barışçıl ortamda büyütürsek bu çocukları ileride barışçıl ebeveynler kazanabiliriz” diye belirtti. 
 
‘Sivil halk savaşın ortasında kalıyor’
 
Savaş bölgelerinde, savaş mağduru halka sosyal hizmet ve psikolog aracılığıyla tedavi sürecinin başlatılıp, süreç hakkında bilgilendirme yapılması gerektiğini belirterek şöyle devam etti: “Savaşta neler yaşadıklarının anlatılmasına izin vermek, yaşadıkları olaylara nasıl tepki verdiklerini de onlarla paylaşmak çok önemli. Savaş durumunda zaten sosyologların ve psikologların savaş bölgelerine gitmeleri imkan dâhilinde değil. Bu yüzden sivil halkı savaş ortamından uzak tutmak çok önemli. Burada yine devletlere çok büyük görevler düşüyor. Sivil halk maalesef savaşların tam ortasında kalıyor” dedi. 
 
‘Göçler sırasında birçok tehlikeyle karşı karşıya kalınıyor’
 
Savaş bittikten sonra da zorunlu göçün başladığını, insanların yaşamını sağlıklı sürdüremediğini, belirten Melek, “Savaşı yaşayan çocuklar, savaş bittikten sonra aileyi, insanların kim olduklarını kodlamaya başlıyor, yaşamını anlamlandırmaya, meslek seçimini yapılandırmaya ve toplumun bir parçası olmaya başlıyor. Annesinin, kardeşinin kaybı onda otorite figürlerine, topluluklara, ideolojilere karşı bir şiddet durumu oluşturuyor. Şiddete eğilimli bir kişiliğe bürünüyor ve çevresine şiddet uyguluyor. Savaşın doğru bir şey olduğunu düşünebiliyorlar ve ahlaki yapılarını bu şekilde oluşturuyor. Aynı zamanda travma, öfke, suçluluk duyguları başlıyor. Anne de aynı şekilde artık dünyanın güvenilir bir yer olmadığını, çocuklarına bir gelecek sağlayamayacağını düşünüyor. İnsanlara karşı bir öfke oluşuyor” diye konuştu.