‘Önemsediğimiz şey, çocuğun kendini özne görmesi’

  • 09:06 23 Kasım 2023
  • Çocuk
 
Pelşin Çetinkaya
 
AMED - Sûr ilçesinde 2018 yılında kurulan ve çocuklarla çalışmalar yürüten ÇocukÇa’nın eşbaşkanı Gulan Önkol, “Bizim en çok önemsediğimiz şey çocuğun kendini bir birey, özne olarak kabul etmesi, değerli, kıymetli görmesi” dedi.
 
Erkek-devlet sisteminin şiddet araçlarıyla sistematik olarak yöneldiği her kesim, buna karşı bir mücadele hattı da örgütlüyor. Kadın mücadelesi, etnik-dini kimlik mücadelesi, dil mücadelesi, gençlik mücadelesi… Ancak yaşam hakkı ihlaline varan yönelimlerin olduğu kesimin önemli kısmını çocuklar oluştururken, onların mücadelesi belki de en az konuşulanlardan. Yaşamları boyunca çeşitli hak ihlallerine maruz kalan, ancak buna karşı hak savunuculuğu zemininde neredeyse kendi sesini duyurmakta oldukça zorlanan çocuklar için, Kurdistan’da bu sorun daha derin. Bu nedenle özellikle son yıllarda çocukların hak mücadelesini çocuklarla yürütmeyi amaç edinen sivil toplum örgütleri kuruldu. Bunlardan biri de Çocuk Çalışmaları Derneği (ÇocukÇA). Amed’de kurulan ve çocukların maruz kaldığı ihlallere karşı çalışma yürüten derneğin eşbaşkanı Gulan Önkol, faaliyetlerine dair konuştu.
 
Neden Sûr’da açıldı?
 
Gulan, 2018 yılında kurulan ÇocukÇA’nın çalışma alanı olarak Sûr ilçesinde bulunmasının sebebini, “sokaklarında dilin, kültürün kaybolması, çocuk oyun alanlarının olmaması, çocuk işçiliğinin artış göstermesi” şeklinde açıkladı. İlçede çocuklara yönelik çok sayıda hak ihlali yaşandığının altını çizen Gulan, “Bu yüzden çocuk çalışmalarını bu bölgelerde olmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Sûr bölgesinde çalışma motivasyonlarımızdan biri de bu aslında. Çocuk katılımını alan, yüksek yararını gözeten, hiçbir ayrım gözetmeksizin ve onların yaşamsal ve gelişimsel dönemlerini destekleyici çalışmalarımızı burada yapmamızın en büyük sebebi bu” dedi.
 
‘Alternatif eğitim sistemlerimiz mevcut’
 
Derneklerindeki çalışmalarda daha çok eğitim desteği üzerinden faaliyet yürüttüklerini dile getiren Gulan, “Dijital kütüphanelerimiz var. Sınıflarımız, birebir mentörlük desteği sunduğumuz hocalarımız ve bununla beraber ulaştığımız yaklaşık 200 küsur çocuk var. Buradan doğrudan çocuklara temas hali içerisindeyiz. Karar alma süreçlerinde çocuğun katılım hakkını gözeterek ve doğrudan onların yüksek yararını gözeterek çalışmaları yürütüyoruz. Alternatif eğitim sistemlerimiz de mevcut” sözlerini kullandı.
 
‘Çocuklar okula gidemeyince çalışıyor’
 
Ekonomik açıdan gerekli ihtiyaçlara erişememesi sonucunda eğitimden uzak kalan çocukların olduğunu kaydeden Gulan, çocukların okula gidemeyince çalıştığını aktardı. Gulan, “Zaten ekonomik açıdan dezavantajlı bir bölge ve bu ekonomik sömürüyü de daha çok derinleştirdi. Bu da çocuk işçiliğinin artmasına sebep oldu” ifadelerini kullanırken, dernek çalışmalarıyla bu eksikliklerin tamamlanması, çocuklara destek sunmak için ve çocukların kendini ifade edebileceği alan açma çabası içerisinde olduklarını ekledi.
 
Ağırlıklı olarak kız çocuklarla çalışılıyor
 
Gulan, çalışmalarının daha çok toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı ve hatta yüzde 60 kız çocuk kotası bıraktıkları bir sistemle ilerlediğini kaydederken, “Aslında pozitif bir ayrımcılık üzerinden yaklaşıyoruz. O da Sûr bölgesinin ciddi anlamda muhafazakarlaşmasıyla beraber kız çocukların daha çok eve kapatılması, eğitimden alıkonulmaları, toplumsal cinsiyet normlarının özellikle kız çocuklarına dayatılması olayı yüzünden bura özelinde kız çocukları ağırlıkta çalışıyoruz. Bu çocuklarla beraber o toplumsal birlikte yaşama halinin kendisiyle, kültürüyle, diliyle, toplumuyla barışma üzerinden mücadele ediyoruz. Çünkü çocuğun kendini, toplumunu, kültürünü ve dilini tanıması ve kabul etmesi üzerinden de bazı çalışmalar yürütülüyor” dedi.
 
‘Ailelerle de çalışmalar yürütüyoruz’
 
Gulan, ihtiyaca göre ailelerle de çalıştıklarını söylerken şunları paylaştı: “Kız çocukları bize ciddi anlamda baskılandığını, cinsiyet rollerine çok fazla maruz kaldıklarını, ciddi bir ayrımcılık yaşadıklarını ve bu ayrımcılıkla tek başına mücadele edemediklerini aktardı. Kız çocukları bize, ‘Biz istiyoruz ki ailelerimizle de çalışın. Biz birçok konuda evet mücadele veriyoruz ama ailelerle baş etme noktasında zayıf kalabiliyoruz’ dediler. Biz de bu taleplerle birlikte ailelerin olduğu çalışmalar da yürüttük.”
 
‘En çok önemsediğimiz, çocuğun kendini özne olarak görmesi’
 
Yaptıkları çalışmalar sonucunda aydınlanmış ve özgür bir bireyin ortaya çıktığını belirten Gulan, “Bizim 3 yıl önce çalıştığımız bir çocuğun ilk geldiği an ile şu anki anı arasında çok fazla fark var. O gelişimsel süreç aslında zamanla başlıyor. Bizim burada en çok önemsediğimiz şey çocuğun kendini bir birey, özne olarak kabul etmesi, değerli, kıymetli görmesi. Ve kendi yüksek yararını düşünerek, muhatap alındığını bilerek kendini değerli bir yerde görüyor ve bu da ona bir özgüven veriyor” ifadelerine yer verdi.
 
Örgütlü çalışmalar yürütülmeli
 
Son dönemlerde fuhuşun, madde bağımlılığının, çalıştırılan çocukların artmasının beraberinde farklı sorunları da getirdiğini vurgulayan Gulan, kurumların, sivil toplum örgütlerinin ya da yetkili mercilerin dikkatini o bölgelere vermesi gerektiğini ve o bölgelerde daha çok çalışmaların yapılması gerektiğini dile getirdi. Tarikatların, örgütlendikleri bölgelerde hızla genişlediğini ve o kutuplaşma derinleşirken çocukların bu durumdan etkilendiğini söyleyen Gulan, “Çocukların dili de kutuplaşmaya başlıyor. Bunlar artık hayatın rutini-normali haline geliyor. Bunca mücadele, çalışma ve emek bir yerde önüne ket vurularak kesilmeye çalışılıyor. Bu anlamda sorumluluk alabilecek, alanı terk etmeyecek, çalışmaları yürütebilecek kültür sanat, çocuk kurumlarının ve tüm hak kurumlarının örgütlenip burada yer edinip çocuklarla, ailelerle, bakım verenleriyle beraber çalışma sürdürmeleri gerekiyor” şeklinde konuştu.