Kadın özgürlük zamanı (8)
- 09:03 7 Mart 2022
- Dosya
Güvende değiliz, çözüm mücadele
Marta Sömek
İSTANBUL - Kadınlar 8 Mart’a giderken, Türkiye’de kendilerini asla güvende hissetmediklerini ve çözümün mücadeleden geçtiğine işaret ederek, “Adalet şu an tamamen gözlerini bağlamış, terazisi elinde kalmış bir heykel. Özsavunma olmadan yaşayamaz hale geldik. Mücadelemiz her yerde sürüyor, sokaklar da bunun yansıması oluyor” diye belirtti.
Mücadele ve direnişin adı olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne giderken, kadınlar çözümü iktidarlarda değil kendi öz güçlerinde görüyor. Ortak mücadelede birleşen kadın örgütleri, 8 Mart ruhunu her alana taşıyor. İktidar ve yaratımı politikalara güvenmeyen kadınlar, kendilerini güvende hissetmiyor, her an katledilme, tecavüz ve taciz ile karşı karşıya kalma tehlikesi ile yaşamak zorunda bırakılıyor. Kadınlar tam da tüm bunlara karşı birleşerek öz savunmanın önemine işaret ediyor.
İstanbul’un farklı semtlerinden birçok yaş ve etnik gruptan kadınlara, kendilerini Türkiye’de güvende hissedip hissetmedikleri, kadın katliamları ve şiddeti nasıl değerlendirdikleri, failler hakkında nasıl bir yargılama talep ettikleri ve özsavunmanın önemine ilişkin mikrofon uzattık.
‘Kadınlar ölmeye devam ediyor’
Türkiye’de artan şiddet, taciz ve tecavüz nedeniyle kendisini asla güvende hissetmediğini ifade eden öğrenci Irmak Özcan, “Her an hangimizin başına ne gelip gelmeyeceğini bilmiyoruz. Herkes için de ihtimal oldukça yüksek olduğu için ben asla güvende hissetmiyorum kendimi” cümlelerini kullandı. Şiddet ve katliamlara karşı yargının işlemediğine işaret eden Irmak, “Gerçekten acı bir durum, bir insan ölüyor orada, bu sürekli devam ediyor ve kimsenin yaptığı bir şey yok, kadınlar ölmeye devam ediyor” dedi. Faillerin cezasızlık nedeniyle “ellerini kollarını sallayarak dolaştığını” paylaşan Irmak, faillerin serbest kalmayacağı bir yargılama talebinde bulundu. Irmak, “İyi hal indirimiyle aynı şeyleri tekrar yaparak bir kişinin daha ölümüne sebep oluyorlar, kesinlikle serbest bırakılmamalılar” diye konuştu.
‘Sesimizi çıkartmalıyız’
Kadın dayanışmasının gerekli olduğunu vurgulayan Irmak, kadın mücadelesinin engellenmeye çalışılsa da devam etmesi gerektiğine değinerek şunları kaydetti: “Çünkü kadınlar birlik olmadığı zaman kim kimi kurtaracak, zaten diğerlerinin umurunda değiliz. Tüm kadınlar birlik olmalı, bu konuda sesimizi çıkartmalıyız. Susmaktan çok sesimizi çıkarmamız gerektiğini düşünüyorum.”
‘İstanbul Sözleşmesi tekrar kabul edilmeli’
Kendisini güvende hissetmeyen bir diğer kadın da öğrenci Ecem Eroğulları. Ecem özellikle okula giderken endişelendiğini ve kadınların da hiçbir şekilde güvende olduklarını düşünmediğini dile getirdi. Şiddet, taciz ve katliamlara karşı yeterince önlem alınmadığının altını çizen Ecem, “Bu yüzden kendimi hiç güvende hissetmiyorum Türkiye’de. Etkin yargılama problemi tüm cinayetlerde var. İstanbul Sözleşmesi en etkili yöntemlerden biri ama reddedildi. Bence geri getirilmesi bu problemi büyük ölçüde azaltacak. Kadın mücadelesi Türkiye’de yeterli seviyede. Kendimi güvende hissetmediğim zamanlardan birinde, bir kadının yanına gidip ‘beraber yürüyelim mi’ dediğimde beni hiç terslememiştir. Lütfen ses çıkarmaktan korkmayın, eğer bir erkek, babanız, eşiniz size zarar veriyorsa bir şekilde ceza almalı, buna karşı susmayın lütfen ve korkmayın” çağrısını yaptı.
‘Sesinizi çıkarabildiğiniz kadar çıkarın’
Okuldan eve giderken dahi kendisini tehlikede hissettiğini düşünen öğrenci Nazlı Çelik, “Eşitliğin ve adaletin olduğunu düşünmüyorum” dedi. Nazlı, faillerin serbest bırakılmaması gerektiğine değinerek, takım elbise giyerek iyi hal indirimi almalarını “saçmalık” olarak değerlendirdi. Hukuk ve yargılamaya ilişkin bir umudu olmadığını söyleyen Nazlı, “Etraftaki insanlar böyle diye kendimi kısıtlayamam, ancak önlem alabilirim ama önlem de alabileceğimi düşünmüyorum, birçok şey oluyor hala önlem alınmıyorsa pek de bir umudum yok. Kadınların susmaması gerekiyor. Kadınlar her yerde bağırıyorlar zaten ama sesinizi çıkarabildiğiniz kadar çıkarın, duymayacaklar belki ama siz bunun için çabalamaya devam edin” sözleriyle kadınlara seslendi.
‘Bizden başka bizi savunan yok’
Zaman zaman kendi gölgesinden dahi korktuğunu aktaran öğrenci Nisa Özdemir, “Gündemi takip edip olaylar karşısında verilen kararları görünce ‘bana bir şey olursa hiçbir şey olmayacak’ diyorsun” kaygısını yaşadığını belirtti. Caydırıcı uygulamaların faillerin cesaretini kesebileceğine işaret eden Nisa, “İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırdılar, kaldırmasalardı daha iyi olurdu her şey. Hakimler bazen taraflı davranıyor. ‘Şort giymeseydi, o saatte orada olmasaydı’ diyen insan ne hakla hakim olabiliyor. Bizi savunan kimse olmadığı için biz kendimizi savunmakla baş başa kalıyoruz. Kadınların eylemsellikleri ‘terörize’ ediliyor. Terörist deyip susturmak için hapisle korkutuyorlar. Sesimizi çıkarmaya devam etmemiz gerekiyor çünkü bizden başka bizi savunan biri yok” diye konuştu.
‘Eşit haklara sahip olmak istiyoruz’
“İyi hal” indirimlerinin failleri daha çok suç işlemeye teşvik ettiğini söyleyen Aybüke Yanık Çavdar, “Çünkü birçok katil zanlısı hep aynı şeyleri söylüyor, ‘birkaç ay yatar çıkarım’ diyor, burada biraz baskıcı olması gerekiyor devletin” cümlelerini kullandı. Eşit haklara sahip olmak istediğini belirten Aybüke, “Kendimizi daha güvende hissetmek istiyoruz. Her şey eşit olsaydı özsavunma gibi kavramları belki de hiç konuşmuyor olacaktık. Bilinçlenen kadın daha çok birlik olur” dedi.
‘Formalite’ cezalar…
Alevi Kültür Derneği Genel Sekreteri Yeşim Kantekin ise, her gün kadın katliamları haberiyle güne uyandıklarını paylaştı. “Tabii ki bir kadın olarak ben de kendimi güvende hissetmiyorum Türkiye’de” diyen Yeşim, “erkek adalet” uygulandığını ve faillere verilen “formalite” formatındaki cezaların patriarkal sistem ve erkek egemen sistemin sonuçları olduğuna değindi. Kadınlar olarak adil yargılanma talep ettiklerini paylaşan Yeşim, “Kadına, ev içi şiddete, sokakta, iş yerinde, yaşadığı her alanda gördüğü psikolojik şiddetten, iş yerlerinde uygulanan mobbing, devlet şiddetinden her türlü şiddete adil yargılanma talep ediyoruz. Eşit olmak istiyoruz biz, LGBTİ+’ların da kadınların da bütün cinsiyetlerin adil bir şekilde eşitçe yaşamasından yanayız” aktarımını yaptı.
‘Mücadelemiz her yerde sürüyor’
Türkiye’de “erkek adalet”in söz konusu olduğunun altını çizen Yeşim, adalet sisteminin sağlanmaması nedeniyle kadınların özsavunma sistemlerini gerçekleştirmek zorunda kaldıklarının altını çizdi. “Özsavunma olmadan yaşayamaz hale geldik” ifadelerini kullanan Yeşim, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Bu konuda hiçbir laf söylemeye hakları yok, erkek aklını duymamamız gerekiyor. Bütün kadınlarla, yok sayılan cinsiyetlerle beraber yan yana, dayanışma içinde olmamız ve kendi can güvenliğimizi, özgürlüğümüzü savunabiliyor olmamız gerekiyor. Bunun için de alanlarda, meydanlardayız, 8 Mart’ta da öyle olacağız. Mücadeleler sokaktan başlıyor, sokaklar mücadele kazanımlarını elde etmek açısından çok önemli ama bizim mücadelemizi hayatın her alanına yaymamız gerekiyor. Mücadelemiz akla gelebilecek her yerde sürüyor, sokaklar da bunun yansıması oluyor. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini yeniden yine meydanlarda tek ses olarak ve haklarımızı haykırarak birlikte, dayanışma içinde elde edeceğimize inanıyorum.”
‘Güvende değiliz’
Kendisinin ve toplumdaki tüm kadınların güvende olmadığını belirten ev emekçisi Fadime Çiçek, “Buna yaptırım uygulayacak bir mahkeme ya da hakimler ve avukatların bunlarla ilgilenmediğini, görmezden gelindiğini, maddiyatın önde olduğunu, toplumda sesini yükselten aydın kadınların düşüncelerinin olmaması için baskı yapıldığını düşünüyorum” değerlendirmesini yaptı. Son dönemde “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması ile haklarında soruşturma açılan ve tutuklanan kadınlara işaret eden Fadime, “Ses çıkaranlar da çok kolay bir isimle içeri atılsın, tutuklansın, bastırılsın, konuşmasın taktiği uygulanıyor. Hukukun adaletle var olması gerekir. Erkek faillerin cezalandırılması, suçlarının cezasız kalmaması gerekiyor. Bunu yapacak kişiler de benim bildiğim adalettir, tabii ki bizim de savaşmamız lazım bunlarla” sözlerini kullandı.
‘Kadın birlik olmalı’
“Bence ülkemizde adalet, hukuk işlenmiyor” diyen Fadime, “Adalet şu an tamamen gözlerini bağlamış, terazisi elinde kalmış bir heykel diye düşünüyorum. Bu ancak toplum uyandıkça değişir, uyanmaması için de gündem oluşturuluyor, kadına özgürlük verilmemesi gibi her yerde baskı var” şeklinde konuştu. Kadınların toplumun her şeyi olduğunu ifade eden Fadime, “Kadınlar bir arada olursa bunu sürdürebiliriz, buna sanatçıların da katkısı olması gerekiyor. Toplum olarak bir olmamız gerekiyor. ‘Sen Kürtsün, Çingenesin, Türksün, Bulgarsın’ gibi söylemleri kaldırmamız gerekiyor. Bir olmamız gerekiyor, bir olursak yenilmeyiz” sözleriyle kadın ittifakı ve dayanışmasının önemine işaret etti.
‘Kadınlar kendilerini savunmalı’
76 yaşında ev emekçisi ve ismini vermek istemeyen bir kadın ise, güvenlik nedeniyle tedirginlik duyduğundan ötürü ileri yaşına rağmen ismini gizlemek zorunda kaldığını dile getirdi. Çok az kişinin ülkede kendisini güvende hissettiğini aktaran kadın, şunları söyledi: “Bazen yürürken arkamdan gelenden korkuyorum, acaba saldıracak mı, çantamı mı çekecek, arkamdan mı gelecek diye düşünüyorum, bana bir şey yapar mı diye tedirgin oluyorum. Gündelik yaşamımda cezasızlık politikaları nedeniyle her an endişe duyuyorum. Arkandan gelenden bile korkuyorsun, adalet yok, gazetelerde de görüyoruz alıyorlar, sonra salıveriyorlar, adalet yerini bulmuyor. Ceza yok ki içeride, dinleniyorlar. Kadınlar her daim birlik olmalı. Bir yerde bir kadın gördüğümde sıcaklığını hissediyorum, korkmuyorum. Kadınlar güçlü ve kuvvetli olsun, savunmasını bilmeli, kendilerini savunmalı ve birlik olmalılar.”