Direnişin bin bir hali (6)

  • 09:04 6 Mart 2024
  • Dosya
 
8 Mart’a giderken sağlık emekçisi kadınların talepleri
 
Marta Sömek 
 
İSTANBUL - Sağlık emekçisi kadınların hem evlerinde hem de çalışma alanlarında tecavüz faili hekimlerin beraat ettirildiği hukuk sistemi ve uzun saatler zorlandıkları çalışma koşullarına karşı mücadele yürüttüğünü söyleyen SES Şişli Şube Eşbaşkanı Fadime Kavak, “Biz kadınların birlikte mücadelesini savunuyoruz. Bu da bizim en büyük şansımız. Şiddetten arındırılmış iş yerleri ve toplum cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını istiyoruz” dedi.
 
AKP-MHP iktidarının politikaları nedeniyle ağır sorunlar ve krizlerin yaşandığı alanlardan biri de sağlık alanı. Özellikle de sağlık emekçisi kadınlar, çalıştıkları hastane, muayenehane, sağlık merkezi ve sağlık hizmetinin verildiği çeşitli alanlarda emek sömürüsünden tacize, tecavüze, uzun saat çalışma koşullarının dayatılmasına kadar çokça sorun ile karşı karşıya kalıyor. Ekonomik kriz nedeniyle geçim sıkıntısı ve çalışma yerlerindeki eril dil, taciz, mobbing ve çeşitli baskılar yaşayan sağlık emekçisi kadınlar, bir de evlerinde yaptıkları “mesai” ve iş yükü ile iki kat sömürülüyor. Öte yandan neredeyse her gün bir sağlık çalışanı şiddete maruz kalıyor. Tüm bu sorun ve krizlere karşı sağlık emekçisi kadınlar, her yıl talep ve şiarlarıyla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde sokakları, meydanları ve alanları dolduruyor. 
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şişli Şube Eşbaşkanı Fadime Kavak ile 8 Mart’a giderken sağlık emekçisi kadınların yaşadığı sorunlar ile taleplerini konuştuk.
 
Sağlık emekçileri tecavüze karşı mücadele ediyor!
 
Sağlık alanının kadın ağırlıklı bir iş kolu olduğunu söyleyen Fadime, “Toplumda tüm kadınların yaşadığı her şeyin üstüne bizim katmerlenmiş sorunlarımız da var. Bir kadının yaşadığı tüm sorunları, biz sağlık emekçileri de yaşıyoruz. Evimizde, sokakta, toplumda, çalıştığımız alanlarda. Bir de sağlık iş kolunun kendi öznel koşulları nedeniyle yaşadıklarımız var. Hepsi birleşince sağlık emekçisi kadınlar açısından çok daha zor bir hayat var. O yüzden bizim bedenimizi, özgürlüklerimizi, çalışma hakkımızı ve tüm hakkımızı koruyabilmek adına diğer kadınlardan daha fazla mücadele etmemiz gerekiyor” dedi.
 
Katledilen, tecavüze uğrayan…
 
Fadime, 2023 yılında sağlık emekçisi kadınların yaşadığı sorunları şu sözlerle anlattı: “2023’e baktığımızda hastanelerde, çalıştığımız alanlarda boşanmak istediği eşi tarafından çalıştığı kurumda öldürülen sağlık emekçisi arkadaşlarımız oldu. Çalıştığı kurumda 24 saat nöbet usulü çalışılan bir hastanede, aynı gün nöbetçi hekim tarafından cinsel tacize maruz kalan ve hızla davası yürütülen, cinsel tacizde bulunan erkek hekimin beraat ettirildiği bir hukuk sistemiyle mücadele eden sağlık emekçileri var. Sağlıkta şiddet özellikle sağlıkta dönüşüm politikaları ile birlikte her geçen gün daha çok iş yerimizde başımıza gelen bir sorun olarak çıkıyor. Biz kadın sağlık emekçileri, şiddete daha fazla maruz kalıyoruz. Karşılarında fiziken kendilerince ‘daha güçsüz’ gördükleri kadınlara daha fazla şiddet uygulayabiliyorlar. Çalıştığımız iş yerlerinde çok fazla çalışıyoruz.
 
Ekonomik kriz nedeniyle göç ve barınma sorunları
 
Özellikle bizim gibi büyük şehirlerde, ekonomik koşulların kötü olması nedeniyle birçok sağlık emekçisi arkadaşımız bulduğu her fırsatta Anadolu’nun değişik illerine tayin istedi. Hiç alakası yokken Ordu’ya tayinini isteyen bir arkadaşımı biliyorum mesela. Çünkü tek gidebileceği yer orasıydı ve İstanbul’dan kurtulması gerekiyordu. Artık barınmak, yaşamak mümkün değil bu maaşlarla. Bu nedenle de çok ciddi bir çalışan eksikliğiyle bizler fazlaca çalışıyoruz, angarya çalışmak zorunda kalıyoruz. Çalıştığımız iş yerlerinde de ciddi bir baskı var. Yıllar önce anlatılan, fabrikalardaki işçilere yapılan baskılar gibi biz sağlık emekçilerinin de bugün hastanelerde daha fazla çalışmamız için bir baskı var. Bu baskı, mobbing, idareler tarafından ceza ve benzeri uygulamalar olarak karşımıza çıkıyor. Birçok arkadaşımız gün aşırı 24 saat nöbete zorlanıyor. Büyük bir çıkmazın içerisindeyiz.”
 
Talepleri toplumsal cinsiyet eşitliği
 
Taleplerinin çalışma koşullarımızın düzenlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması olduğunu dile getiren Fadime, “Seçim öncesi bir alım için sayılar verdi bakanlık. Ama baktığımızda bu sayıların yetersiz olduğunu da görüyoruz ve bunlar bizim yaralarımızı kapatmayacak tabii ki. Bizler, çalışma koşullarımızın düzenlenmesini istiyoruz. Çalıştığımız alanlarda toplumsal cinsiyet eşitliğinin tüm uygulamalarının yerleşmesini istiyoruz. Çünkü birlikte çalıştığımız, aynı işi yaptığımız arkadaşlarımız tarafından bile eril bir dille karşılaşıyoruz. Kadın sağlık emekçilerinin eve gittiğinde de işi bitmiyor. Tüm çalışan kadınlar gibi eve geldiğimizde de bizi bekleyen bir iş yükü içerisinde boğulup kalıyoruz. Kendimize, sevdiklerimize zaman ayıramıyoruz, nefes alamıyoruz” şeklinde konuştu.
 
Mekanizmalar failleri koruyor!
 
Taciz ve tecavüze maruz kalan sağlık emekçisi kadınların, mekanizmalara ulaştığında faillerin korunması ile karşı karşıya kaldığını belirten Fadime, şunları kaydetti: “Yaşadığımız ülkede kadınlar bu tarz sorunları yaşadığında ilk şikayete gideceğimiz yerler kolluk kuvveti dahil olmak üzere erkekleri koruyan bir sistem üzerinden gidiyorlar. Birlikte çalıştığım iki arkadaşımın yaşadığı iki olayda da bunu gördüm. Erkeğin ifadesi alınırken bile polisler yardımcı oluyor, destekliyor ve ceza almaması üstünden bir kurgu yaparak ifadeyi şekillendiriyor. Hayatını kaybeden bir arkadaşımız vardı, eşi tarafından üçüncü kattan atıldı. Şu an eşi tutuklu. Ama ilk ifadesinde attığını söylemişti, sonrasında polisler ifadesini düzelttirerek ‘düştü, kendisi atladı’ gibi bir takım kelimeler yazdırmışlardı. Toplumun tamamında tüm kadınlar kadar bizlerin korunması maalesef ki çok mümkün değil. Biz biliyoruz ki kadın cinayetlerinin tamamı politik.
 
Kadınları koruyan sistem talebi
 
Ülkeyi yönetenler tarafından bu kişiler yargılanmadığı sürece, her zaman kadının suçlu görüldüğü, ‘kıyafeti neydi, o saatte orada ne işi vardı’ gibi suçlunun beraat etmesi için gerekli sebepleri bulmaya çalışıyorlar. Ama bizler, tüm kadınlar biliyoruz ki benim üzerimdeki kıyafet ne olursa olsun, saat kaç olursa olsun benim de tüm insanlar gibi sokakta gezmeye, eğlenmeye, konuşmaya, gülmeye, istediğim kıyafeti giymeye ve makyaj yapmaya hakkım var. Bunlar engellenemez. Erkek bir şekilde bir ‘sebep’ yaratıyor. Bizi koruyacak bir sistemin var olduğunu bilsek eminiz ki daha kolay olur. Böyle bir olay başımıza geldiğinde rahatlıkla söyleyebileceğimiz bir mekanizma yaratılmış olsa çok daha iyi olur. Kadınların muayeneden ifade alınma süreçlerine kadar tüm aşamaları gerçekten çok sıkıntılı oluyor. Zaten büyük bir psikolojik yük altındayken, böyle bir olayı yaşamak çok zor bir şeyken tekrar tekrar aynı şeyleri yaşamak zorunda kalıyorlar. Ve eninde sonunda bir hafifletici neden bulunarak, ya az ceza alıyorlar ya da hiç ceza almıyorlar. Toplumun içerisinde ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyorlar.”
 
Kadın dayanışmasından güç alıyorlar
 
Medyada da kadının bilgilerinin paylaşılıp failin gizlendiğini paylaşan Fadime, “Erkeği, asıl suçluyu, teşhir etmeleri gereken kişiyi gizliyorlar. Biz, bu haber dilinin de değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sonuçta kadınlar buna sebep olmuyor. Bize uyguladıkları şiddetin, tacizin hiçbir haklı nedeni olamaz. Bu tamamen erkeklerin çözmesi gereken bir sorundur. Cezalandırma sistemi de buna göre gelişirse önleyici olarak bunu yapmaya cesaret edemezler. Ama ülkemizde maalesef ki bu sistem olmadığı için tekrar tekrar yaşanıyor” ifadelerini kullandı. Öte yandan kadınların yürüttüğü dayanışmanın çok güçlü olduğunun altını çizen Fadime, “Bizi en çok yüreklendiren ve ben güçlüyüm dedirten şey başımıza bir olay geldiğinde biliyoruz ki bizi hiç tanımasa da, bizimle hiç aynı düşüncede olmasa da tüm kadınların kenetlendiği ve ciddi bir savunma içerisine girdiğidir. Bu da bizim en büyük şansımız. O yüzden biz kadınların birlikte mücadelesini savunuyoruz. Yan yana gelerek şu an yaşadığımız bu kötü atmosferi de yırtabiliriz. Daha özgür, güvenli bir gelecek bizleri bekliyor” mesajını verdi.
 
‘Şiddetten arındırılmış iş yerleri istiyoruz’
 
Yıllardır sürdürdükleri taleplerinin başında 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesinin geldiğini aktaran Fadime, “7-24 çalışan bir iş kolu olduğumuz için 7-24 aktif çalışan kreşler talep ediyoruz. Özellikle de tek ebeveynler için bunlar çok elzem. Menstrüal yani adet olunan günlerde izin talep ediyoruz. 8 saat çalışmak istiyoruz, fazla çalışmaya zorlanmak istemiyoruz. İş yerinde kullanılan dilin toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun bir dil olmasını, bu tür eğitimlerin kadın ve erkek tüm çalışanlara verilmesini istiyoruz. Sağlık çalışanlarının çalışırken kullandığı eldiven, tulum gibi bazı ekipmanlar var. Üniformalarımızın dışında ekstra formalar olabiliyor. Kovid sürecinde bunun çok dezavantajını yaşadık. Bu formaların kadın bedenine uygun şekilde dizayn edilmesini istiyoruz. Çünkü üstümüze bol gelen ya da bizi zorlayacak, düşmemize neden olabilecek kadar kıyafetlerle çalışmak zorunda kalabiliyoruz. Çalışma saatlerimizin düzenlenmesini istiyoruz. Gece 23.00’te bir mesai bitişi olacaksa eğer evimize güvenli ulaşmamızı sağlayacak servis sisteminin oluşmasını istiyoruz. Yaşadığımız ülkenin sokaklarının güvenli olmasını istiyoruz. İşe gelirken ya da işten eve dönerken acaba başıma ne gelecek diye düşünmek istemiyorum. Şiddetten arındırılmış iş yerleri istiyoruz” sözleriyle taleplerini sıraladı.
 
8 Mart’a giderken bir dizi çalışma
 
Kadınların taleplerinin dinlenmesini istediklerini dile getiren Fadime, “2013 yılında çıkartılan bir yönetmelikle gebe çalışanlar gece çalışmaya zorlanamaz deniyor. Ama maalesef ki sağlık iş kolunda 24 haftaya kadar nöbet tutmak zorunda kalıyor. Birçok arkadaşımız bu nedenle çocuğunu kaybediyor, kanaması başlıyor, riskli gebelik süreçleri yaşayabiliyor. Bu nedenle aldıkları her rapor, onlara mobbing olarak dönüyor. Bizler bu ortamın doğmasını istemiyoruz” diye konuştu. Öte yandan iş yerlerinden başlayarak, 8 Mart dönemlerinde toplantılar gerçekleştirdiklerini ifade eden Fadime, “Neyi öne çıkarmamız gerekiyor ya da o iş yerinde kadınların sorunları nedir onları tartışıyoruz. Bu toplantıyı sadece üyelerimizle değil, tüm çalışanlarla yapmaya çalışıyoruz. Taleplerimizi belirliyoruz ve bulunduğumuz sendika şubelerinde daha büyük toplantılar yapıyoruz. 8 Mart Kadın Platformu’nun çağrısına da bizler çağrımızla katılıyoruz. Sendika şubelerimizde de 8 Mart nedir, nasıl olmuştur, neden 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’dür, emekçi kadınların birliğini özellikle yeni başlamış arkadaşlarımız açısından tartışarak birlikte eğitim süzgecinden geçmiş oluyoruz” bilgisini verdi.