Eğitimin 15 yılı: Dindar nesil projesi kayıp nesil yarattı (1)
- 09:12 2 Ekim 2017
- Dosya
'Akran zorbalığı yüzde 30 arttı'
Zülal Koçer
İSTANBUL - Dinsel/tutucu-laik/çağdaş karşıtlıkları çerçevesinde gündeme getirilen eğitim sistemi değişikliği 15 yılda pek çok kararı, hak ihlalini ve mağduriyeti yarattı. 4+4+4 sistemi ile başlayan süreç 'yerli ve milli' açılımlar ile devam etti. Bilimsel konular müfredattan çıkarılırken sınav sistemleri deneme-yanılma ile değiştirildi. Okullar şirketleştirilirken her yaş grubunda dini eğitim öncelik kılındı.
Türkiye'de uygulanan 4+4+4 sistemi ve devamındaki kararlar eğitim yaşamında içerik ve biçim bakımından köklü bir değişim yarattı. Kamuoyunda ilk olarak MGK'da konuşulduğu söylenen sistem daha sonra içeriğinin de gün yüzüne çıkmasıyla bir resmiyete bağlandı. 2012 yılında "kesintisiz eğitim" söylemiyle gündeme getirilen model ile zorunlu eğitim 8 yıldan 12 yıla çıkarıldı. Kamuoyunda büyük tartışma yaratan kanun teklifi TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu'nda 11 Mart 2012'de kabul edildi. Bu süreçle birlikte eğitim sisteminde yeni bir dönem başlamış oldu. Hem öğrencileri hem velileri etkileyen bu sürecin diğer bir öznesi öğretmenlerde sürece çok fazla hakim olmadan dahil edildi. Sözleşmeli öğretmenliğin yaygınlaştırıldığı bu dönemde güvencesiz, kadrosuz ve düşük ücrete çalışma arttı. 40'ın üzerinde öğretmen adayı atanamadıkları ve işsiz kaldıkları için yaşamına son verdi.
Zorunlu verilen 'seçmeli' ders
Bu modele göre, 66 ayını dolduran çocukların okula katılması zorunlu hale getirildi fakat okulların fiziksel yeterliliği denetlenmedi. Kaldırılan İmam Hatip Ortaokulları yeniden işlevli hale getirildi ve çoğaltıldı. Tüm ortaokul ve liselerde "Kur'an-ı Kerim" ve "Hz. Muhammed'in Hayatı" derslerinin 'isteğe bağlı' seçmeli ders olarak okutulacağı belirtildi. Mesleki ve teknik öğretim veren liselerin ortaokul kısımları da kapatıldı. Otizmli çocuklara 2010 yılından itibaren zorunlu din dersi getirildi. Örgün eğitime katılım oranı, özellikle kız çocukları açısından düştü. Okullara "mescit" zorunluluğu getirildi, kreşlerde fiilen dini eğitim verilmeye başlandı.
Ders örnekleri: Makbul roller, cinsiyetçi yapılar
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 4+4+4 sisteminde iki temel amacı olduğunu belirtmişti. Biri toplumda eğitim görme süresinin uzatılması diğeri ise bireylerin ilgi, yetenek ve ihtiyaçları doğrultusunda yönlendirilmesi olarak açıklanmıştı. Fakat bu sistemin gündeme getirilmesinden önce dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın "Dindar nesil istiyorum" söylemi 4+4+4 sisteminin içeriği hakkında bilgi veriyordu.
Kutlu doğum haftası etkinlikleri kapsamında maket kâbe etrafında dönen yaşları 4-5 arasında değişen çocuklar ekranlara yansıyan ilk görüntülerdi. Ders kitaplarında ise makbul ve makul kadınlık rolleri yer aldı, cinsiyetçi aile yapısı örneklem olarak kullanıldı.
Müfredat değişti, 'biz ve onlar' algısı öğrenime açıldı
Dindar nesil projesi olarak toplumda karşılık bulan bu sistem ilk ve orta kademeli tüm okullarda öz ve biçimin değişimi anlamına geliyordu. Biyolojide Darwin'in ismi 'tarihsel şahsiyetler' arasında yer alırken, 'hayatın başlangıcı ve evrim' ünitesi çıkarıldı. Ayrıca üremeyle ilgili bölümde cinsel hastalıklarla ilgili konu kısaltıldı. Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi dersinde, "2013 Gezi Parkı olaylarının arkasında yer alan iç ve dış güçlerin amaç ve hedefleri" konu başlığı eklendi. İlköğretim sosyal bilgiler dersinde ise, 'gaza ve cihat anlayışı' yer aldı. 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin de 'kahramanlık öyküsü' olarak müfredata eklenmesi son süreçte yaşanan gelişmeler arasında. Yine bu yılın müfredatında Peygamberimizin Hayatı Dersi Öğretim Programı'nda "Muhammed (s.a.v.) kıyamete kadar insanlığın kurtuluşu için tek umuttur" ifadesi ders kitaplarında yer edindi.
Eğitim ticarileşti, velilerin harcaması arttı
Sadece içerik değil eğitim kurumlarının yapısı itibariyle de belirli değişimler bu yıllarda yaşandı. Kamu kaynakları çeşitli teşvikler üzerinden özel okullara ayrılırken, MEB bütçesinde eğitim yatırımlarına ayrılan pay yarıya düştü. 2004'ten itibaren Okul Aile Birliklerine "şirket" statüsü verildi ve okullarda para toplama gibi uygulamalar arttı. Verilere göre, 2002-2015 yılları arasında velilerin cebinden yaptığı eğitim harcamaları 5 kattan fazla arttı. Dershaneler 1 Eylül 2015 tarihinden itibaren kapatıldı ve özel okul statüsüne getirildi. Temel Lise adı altında öğrenim verecek ve öğrencileri üniversite sınavına da hazırlayacak bu liselerin ücretleri ise dershanelerin üç katı oldu.
Deneme - yanılma ekseninde sınavlar
Yine bu yıllar içinde ilk ve orta kademeli okullarda uygulanan sınavlara ait sistemler sık sık değiştirildi. TEOG sınavına girme yaşı 12-13 olarak kararlaştırıldı. Daha önce üniversiteye yerleştirme sınavları nedeni ile intihar vakaları yaşanırken, TEOG sistemiyle bu konuda da yaş oranı düştü. Keza bu sene sonuçları yanlış açıklayan ÖSYM'den dolayı bin 110 adayın yerleştirmesi değişti. Lise yerleştirmelerinde Bakanlık yetkililerinin "İstenmeyen hiçbir okula yerleştirilmeyeceksiniz" mesajına rağmen tercih yapmayan 134 bin öğrenciden 40 bini İmam Hatip liselerine gönderildi. Bunlar arasında Müslüman olmayan öğrenciler de vardı. Bu yüzden özel okullara rağbet arttı. Burada da gelir eşitsizliği pek çok öğrencinin karşısına çıktı.
Okulu bırakmak isteyen öğrenci sayısı arttı
ERG ve TEGV'in 4+4+4 izleme raporuna göre; 2011-2012 eğitim yılına kıyasla 2012-2013 eğitim yılında öğrencilerin, öğretmenler veya diğer okul çalışanları ile ilişkilerinde belirli ölçüde bir bozulma gözlemlendi. Akran zorbalığı oranı 2011-2012 ve 2012-2013 arasında yüzde 30'a yakın artış gösterdi. 2011-12 eğitim-öğretim yılında 5. sınıf öğrencilerinin yüzde 5,6'sı, 2012-13'de ise yüzde 9,1'i okulu bırakmayı düşündüklerini belirtti. 2011-2012'de öğle yemeği yiyemediğini söyleyenlerin oranı yüzde 8.1 iken 2012-2013'te bu oran yüzde 32.6.
Türkiye, 38 OECD üyesi ülke arasında 35. sırada
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) "2016 Tek Bakışta Eğitim" adlı yıllık raporunda, Türkiye, 38 OECD üyesi ülke arasında 35. sırada yer aldı. Türkiye'de ortalama bir öğrencinin aldığı PISA puanları ise, 497 olan 2016 OECD ortalamasının altında kaldı. OECD'nin raporuna göre, Türkiye'de fırsat eşitliğine yönelik son on yılda 6-14 yaş arası kız çocuklarının eğitime katılımını hedefleyen "Haydi kızlar okula!" gibi projeler uygulandı. Ancak bu projelerin yanında 4+4+4 modeli olunca aksine kız çocuklarının okula gitme oranı artmadı, azaldı.
Hafızlık eğitimine ekstra esneklik
Bunlara ek olarak 19. MEB Şura Kararları'ndan bazıları kamuoyunda tartışma yarattı. Ortaokulda hafızlık eğitimi alacak öğrenciler için ara verme süresi 2 yıla çıkarıldı ve ara verilen sürelerde öğrencilere dışarıdan sınav hakkı verildi. Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinin öğretim programları ve ders çizelgelerinden "Alkollü İçki ve Kokteyl Hazırlama" dersinin kaldırıldı.
Ensar'la MEB işbirliği sürüyor
Ensar Vakfı tarafından yapılan Türkiye Değer Ödülleri Projesi Karaman'da 45 çocuğun cinsel istismara maruz bırakılmasına rağmen devam etti. Bu sene 6'ncısı düzenlenecek projenin destekçiliğini ise Milli Eğitim Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi yapacak.
Yarın: Eğitim Sen İstanbul 7 No'lu Şube Örgütlenme Sekreteri Eren Ertil: Tehlikeli bir sürece girildi