'Yalnızca nihai sonucu değil yol boyunca kazanımları düşünün'
- 09:03 13 Eylül 2023
- Dünya
Melek Avcı
ANKARA - İranlı Kuir Aktivist, Rojhilat ve İran’daki direnişin sebebine ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Jîna Emînî başkentin hiçbir siyasi bağlantısı olmayan sıradan bir ziyaretçisi olan tipik İran vatandaşını temsil ediyor. Bu olay, insanların onun gibi birini öldürebilecek bir ideolojinin hepimizi bağışlayıp bağışlayamayacağını sorgulamasına neden oldu.”
13 Ekim 2022'de Tahran'da hükümete bağlı güçler tarafından işkenceyle gözaltına alınan ve hastanede hayatını kaybeden Kürt kadın Jîna Emînî’nin katledilmesinin üstünden bir yıl geçti. Jîna’nın katledilmesinden sonra İran ve Rojhilat’ı saran protestolar ilk başlarda rejime başörtüsü ve ahlak polisleri konusunda küçük bir geri adım attırmış olsa da İran hükümeti kadınlara ve eylemcilere baskısını arttırdı. Baskı, şiddet ve idamlara rağmen halk geri adım atmazken, rejimin dayatmalarına karşı sokak ayaklanmaları hala etkisini koruyor. Kadınlar özgürlüğü talep etmek yerine artık özgürlüğü yaşama aşamasına geçmiş durumda.
Güvenlik gerekçesiyle ismini paylaşamadığımız İranlı Kuir aktivist, yaşanan ayaklanmanın temel nedenini ve kimlikleri ile sınıfları birleştirici gücünü anlattı.
‘İslam Cumhuriyeti'nin ataerkil özüne karşı derin bir mücadeleyi simgeliyor’
İran’daki bu geniş ayaklanmanın tüm kimlikleri birleştirdiğini söyleyen Aktivist, başörtüsü basit bir talepmiş gibi görünse de bu direnişin ataerkilliğin özüne karşı olduğunu belirtti. İranlı aktivist, “Zorunlu başörtüsüne ve daha geniş sistemsel sorunlara karşı ortak direnişten kaynaklanan bu kapsamlı ayaklanma, çeşitli etnik grupları ve cinsel kimlikleri birleştirdi. Başörtüsü talebi basit görünse de, İslam Cumhuriyeti'nin ataerkil özüne karşı derin bir mücadeleyi simgeliyordu. Erkekler, kadınlar ve gençler, kişisel özgürlükler, cinsiyet eşitliği ve geleneksel normların reddedilmesiyle ilgili endişelerin etkisiyle güçlerini birleştirdi. Üstelik bu grupların birliği, dışlanmış ve merkezi hükümetten izole edilmiş etnik toplulukların uzun süredir karşı karşıya kaldığı baskıyla daha da güçlendi. Bu ortak marjinalleşme tarihi, baskıcı politikalara meydan okuma ve daha kapsayıcı bir toplum için mücadele etme yönündeki kolektif motivasyona katkıda bulundu. Özellikle kadınlar ve LGBTİ+ bireyler, yıllardır süren baskı ve ayrımcılıktan kurtulmanın yollarını arıyor. Kadınlar eşit haklar ve özerklik için çabalıyor, onları dışlayan mevcut toplumsal hiyerarşiyi yıkmayı hedefliyor. LGBTİ+ topluluğu da kendilerini en alt toplumsal düzeye indiren köklü toplumsal önyargılardan kurtulmayı hedefleyerek tanınma ve kabul edilme arayışındalar” ifadelerini kullandı.
‘Kadınlar yeni bir gelecekte kararlı’
İran’da kadın hakları mücadelesinin köklü bir geçmişi olduğunu belirten İranlı aktivist, kadınların yeni bir gelecek yaratmada kararlı olduklarının altını çizdi. Aktivist, “Kıyafetlerini seçme özgürlüğünden şarkı söylemeye, dans etme ve hatta bisiklete binme özgürlüğü de dahil olmak üzere çok sayıda hak kadınların ellerinden alındı. Ancak boşanma hakkı gibi bazı hakların değişmeden kaldığını belirtmekte fayda var. Devrimin ardından, çocuk evliliklerine kanunen izin veriliyordu; kızların 13 yaşına kadar ve erkek çocuklarının da 15 yaşına kadar evlenmesine izin veriliyordu. İran'da kadın haklarının yüzyıllara dayanan köklü bir geçmişi olduğunu söylemeye çalışıyorum. İran'daki son ayaklanmada kadınları hükümet şiddetine rağmen direnmeye iten bilinç ve dayanışma ruhu, adalet, özgürlük ve eşitlik yönündeki derin arzudan besleniyor. Kadınlar, baskı ve ayrımcılığa karşı durmaya, kendileri ve gelecek nesiller için daha iyi bir gelecek yaratmaya kararlı” diye konuştu.
‘Kürt kültürü ve siyaseti genellikle ulusal sınırları aşar’
“Jin jiyan azadî” sloganının bu direnişteki etkisine değinen Aktivst, şöyle konuştu: ”Jin, jiyan, azadî’ Kürtçe'de ‘kadın, yaşam, özgürlük’ anlamına gelir. Slogan, Rojava dâhil olmak üzere çeşitli bölgelerdeki Kürt kadın hareketi ve cinsiyet eşitliği ve özgürlük mücadelesiyle ilişkilendirilmiştir. İran'da yankı ve etkiye sahip olsa da, İran'ın kendi karmaşık siyasi ortamına sahip olduğunu ve bu sloganın buradaki etkisinin çeşitli faktörlere bağlı olacağını belirtmekte fayda var: İlki Kürt toplumu: İran önemli bir Kürt nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır, öncelikle ülkenin batı bölgelerinde. Bu slogan İran'daki Kürt toplulukları arasında, özellikle de siyasi aktivizm veya sivil toplum hareketlerine katılan kadınlar arasında güçlü bir yankı uyandırabilir. İkincisi siyasi iklim: Bu sloganın İran'da karşılanması o dönemdeki siyasi iklime bağlıdır. İran'ın muhalifleri bastırma konusunda bir geçmişi var ve Kürtler veya diğer azınlık haklarıyla ilgili sloganlar hükümetin baskısıyla karşılanabilir. Üçüncüsü uluslararası farkındalık: Sloganın uluslararası düzeyde tanınması ve Kürtlerin özerklik ve cinsiyet eşitliği mücadelesiyle ilişkilendirilmesi, Kürt diaspora topluluklarının ve uluslararası insan hakları örgütlerinin desteğine yol açarak İran hükümetine ilgili konuları ele alması için baskı oluşturabilir. Son olarak kültürel etki: Kürt kültürü ve siyaseti genellikle ulusal sınırları aşar, dolayısıyla bir Kürt bölgesine ait fikir ve sloganlar diğerlerini etkileyebilir. Ancak bu etkinin boyutu her yerde ve dönemde farklılık da gösterebilir.”
‘Tüm ülkeye ilham kaynağı oldu’
Sloganın Kürt kadınlarının ataerkil normlardan kurtulma, haklarını güvence altına alma ve Kürt nüfusun yaşadığı bölgelerde toplumsal ve siyasi değişime yönelik daha geniş hareketlere katkıda bulunma isteklerini yansıttığına işaret eden Aktivist, cenaze günü bu sloganın yayılmasının tüm ülkeye ilham kaynağı olduğuna vurgu yaptı. Jîna Emînî’nin, başkentin hiçbir siyasi bağlantısı olmayan sıradan bir ziyaretçisi olan tipik İran vatandaşını temsil ettiğini belirten Aktivist, “Rejim tarafından trajik bir şekilde öldürülmesi derin bir etki yarattı çünkü bu olay, insanların onun gibi birini öldürebilecek bir ideolojinin hepimizi bağışlayıp bağışlayamayacağını sorgulamasına neden oldu” dedi.
‘Yalnızca nihai sonucu değil yol boyunca kazanımları düşünün’
Bu hareketin nasıl sonuçlanacağına ilişkin değerlendirme yapan Aktivist, burada yol ve mücadele boyunca kazanımlarına odaklandıklarını söyledi. Aktivist, “Birçoğumuz devrimler konusunda önyargılı bir bakış açısına sahip olma eğilimindeyiz. Devrimlerin diktatörleri devirmeyi başardığı tarihsel anlatımlarla sıklıkla karşılaşırız, ancak bu sonuçların öncesinde yıllarca süren deneme, yanılma, öğrenme ve titiz planlamayı sıklıkla gözden kaçırırız. Yalnızca nihai sonuca odaklanmak yerine, yolculuğu ve yol boyunca kazanılan dersleri, hakları düşünün. Biz de tam olarak bunu yapıyoruz. Yol boyunca kazandıklarımıza odaklanıyoruz” sözlerini kullandı.