Ekolojistleri Cudi’nin eteklerinde buluşturacaklar

  • 09:07 1 Ağustos 2023
  • Ekoloji
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - Cudi Dağı ile Akbelen Ormanı’nda yaşanan katliamlara karşı çözümün birlikte mücadele ve Kürt halkı ile yan yana gelmekten geçtiğini vurgulayan HDP Ekoloji Komisyonu üyesi Menekşe Kızıldere, yakın bir süreçte Kurdistan ve Türkiye’deki ekolojistleri Cudi’nin eteklerinde buluşturacaklarını paylaştı.
 
AKP-MHP iktidarının savaş ve rant uğruna sürdürdüğü kırım, talan ve yıkım politikaları, her geçen gün doğa katliamını daha da derinleştiriyor. 
Son bir aydır da Kurdistan ve Türkiye’nin birçok bölgesinde, ormanlar göz göre göre yok ediliyor. 26 Temmuz’da, Şirnex (Şırnak) ile Sîlopya (Silopi) ilçesi arasında bulunan Cudi Dağı’nın eteklerinde bulunan Sorbitmê (Karaca) köyü ile Gera Mihetê alanı arasında yangın çıktı. Cudi’de başlayan yangına müdahale edilmezken, köylülerin girişimleri ise engellendi. Köylüler askerlerin çıkardığının bilgisini paylaştı. Kısa bir süre sonra dijital medyada yayınlanan görüntülerde ise askerlerin yangına “sevinmesi” bu bilgiyi güçlendirdi. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Şirnex Milletvekili Newroz Uysal da, yangına ilişkin Tarım ve Orman Bakanlığı ile iletişime geçtiklerini ancak bakanlığın yangın ihbarının kendilerine gelmediğini söylediğini paylaştı. Newroz, bakanlığın Urfa Orman Bölge Müdürlüğü ile görüşme yaptığını, yangına dair bir kaydın olmadığı ve bu nedenle de söndürme çalışmasının gerçekleştirilmediği aktarımının kendilerine yapıldığını aktardı.
 
Kurdistan yakılıyor!
 
Öte yandan Bedlîs’in Xîzan (Hizan) ilçesine bağlı Hûzeran, Akûnis, Govan, Lanîlan, Xûlepûr, Kekulan, Sûreh, Pertawan, Kuran ve Mezra Pisyan’da Bitlis Valiliği 2 Temmuz’da sokağa çıkma yasağı ilan etmiş, yasakla birlikte bölgede askeri operasyon başlatılmıştı. 6 Temmuz’da sona eren yasak ve operasyonun gerçekleştirildiği bölgede ağaç talanı devam ederken, aynı zamanda operasyon kaynaklı bölgede de yangın çıktı. Yine Amed’in Licê ilçesine bağlı Qerehesen Mahallesi'nin Panav mezrasında operasyon gerçekleştiren askerlerin, 18 Temmuz tarihinde Hint kenevirlerini ateşe vermesi ardından çıkan yangın 2 gün sürerek ormanlık alana yayıldı. Yangın sonucunda 20 hektarlık alan zarar gördü. Bununla birlikte Haziran ayı içerisinde korucular tarafından “güvenlik” gerekçesiyle ağaç kıyımının gerçekleştirildiği Şirnex’te bulunan Besta bölgesindeki Girê Helizê ve Çemê Mazî alanlarında da yangın çıktı. Yangına bir gün boyunca müdahale edilmedi. Bir gün sonra yangın söndürüldü.
 
Akbelen direniş alanına dönüştürüldü
 
Kurdistan’da askerler ve “operasyonlarla” doğa talan edilip yakılıp yıkılırken, Türkiye cephesinde de rant şirketleri ortaklığında yıkım gerçekleştiriliyor. Yeniköy-Kemerköy Enerji tarafından Muğla'nın Milas ilçesinde bulunan İkizköy mevkiinde Limak Holding tarafından Akbelen Ormanı’nda açılmak istenen madene karşı köylüler ve doğa savunucuları tarafından 2 yıldır ısrarlı bir mücadele yürütülüyor. Mücadele ve saldırının yoğun bir şekilde devam ettiği Akbelen’de, 24 Temmuz tarihinde ormana girişler yasaklandı. Yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen TOMA ve jandarma eşliğinde ağaç kesimine başlandı. Kesimle birlikte Akbelen Ormanı’nda 20 bini aşkın ağaç katledildi. Kısa süre içerisinde de orman önünde bir araya gelen köy kadınları ve yaşam savunucuları, kesim yapılan alana girmek için mücadeleye başladı. Kitle burada asker ve polis saldırısı ile karşı karşıya kalsa ve gözaltına alınsa da, ormanı adeta bir direniş alanına çevirdi.
 
Direnişin öncüsü kadınlardan dayanışma çağrısı
 
Saldırılar karşısında direnişten vazgeçmeyen kitleye, Kurdistan ve Türkiye’nin dört bir yanından da her kesimden dayanışma gerçekleştirildi. Ağaç katliamı gerçekleştiren kurumlar hakkında şikayet gerçekleştirilirken, direnişin sembollerinden Akbelenli kadınlar da, “Gelin bu termik santralleri kapatalım ki doğal yiyelim, zehirli su içmeyelim” halka direniş çağrısı yapıyor. Direniş ise yaklaşık bir haftadır kesintisiz bir şekilde sürüyor.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekoloji Komisyonu üyesi Menekşe Kızıldere, Cudi’de gerçekleşen yangın ile Akbelen’de yaşanan katliama dair JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Hedef hem ormanlar hem de Kürt halkı!’
 
Yangınların bilinçli olarak çıkarıldığını dile getiren Menekşe, dijital medyaya yansıyan görüntülerden de kolluğun yangını çıkarttığının açık bir şekilde görüldüğünü ifade etti. Yangınların araştırılması gerektiğini vurgulayan Menekşe, “Bu yangınların neden çıkarıldığı belli. Buradaki orman kıyımı herkesi etkiliyor. Sadece Lice’deki, Cudi’deki, Akbelen’deki insanları değil. Bu yangınların çıkarılması suç teşkil eden şeyler. Bakanlık inkar etse de bu yangınlar var ve bu suç işleniyor. Sorumluların cezalandırılması gerekiyor” dedi. Yaşananları sadece bir doğa talanı olarak adlandırmanın eksik olacağına dikkat çeken Menekşe, bölgenin kontrol altına alınmaya çalışıldığını vurguladı. Menekşe, “Bu durum ekolojik varlıklar üzerinden ayrımcılık diye nitelendiriliyor. Bu, genellikle sömürge zihniyetlerinde gözlemlenen bir şey. Orada yangın çıkartılıyor, insansızlaştırılıyor, buna karşı çıkan insanlar da yalnızlaştırılıyor. Kürt halkının başına gelen şey ekolojik varlıklar üzerinden sömürge mantığıyla ayrım yapılması. Ayrımın devamında toplumsal olarak yalnızlaşmaya itiliyor. Hedef hem ormanlar hem de Kürt halkı” yorumu yaptı.
 
Söz konusu Kürt olunca…
 
Doğayı koruma ve talana karşı çıkma refleksinin söz konusu Kurdistan olduğunda gerçekleşmediğini söyleyen Menekşe, Kurdistan’da yaşanan talana sessiz kalınması sonucunda Türkiye’de başladığını belirtti. Menekşe, “Akbelen’e ilk saldırı olduğunda oraya giden insanlar Kürt halkının da yanında bulunan insanlar. Ekolojistler de Kürtler gibi yalnızlaştırılmaya çalışılıyor. Bir şey Kürt halkı üzerinde denenir ve daha sonra toplumsallaşır. Bu durumun herkese bir şey anlatması gerekiyor. Kürt halkının başına gelenlere ne kadar sessiz kalınırsa, bu herkesin başına gelecek demektir. Süreç toplumsallaştıktan sonra Akbelen için ses çıkarmak zorunda kalanlar Cudi’de, Lice'de olduğu zaman hiç ses çıkarmıyor. Çünkü Kürt halkı ile yan yana gelmeyi göze almıyorlar. Ekolojistler de terörize edildiği için onlarla da yan yana gelmeyi göze alamayacaklar. Cudi’ye ses çıkarmayanlar Akbelen için ses çıkaramayacak hale gelecek” ifadelerini kullandı.
 
Akbelen’deki ısrarın nedeni
 
Akbelen’deki katliamın Cudi ile eşzamanlı olarak gerçekleştiğini ele alan Menekşe, kurulmak istenen termik santral için 1997 yılında Danıştay'ın, 2005 yılında da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kapatılmasına yönelik karar verdiğini hatırlattı. Buradaki termik santralin atıl bir varlık olduğunu ve enerji üretiminde hiçbir etkisi olmadığını paylaşan Menekşe, “Oradaki orman kıyımının altında başka bir şey var. Ege ve Akdeniz'in güney batısında bulunan orman, yoğunluklu bölgeye girebilmek için Akbelen bir kapı, ısrar da bu yüzden. Akbelen’e girildiği takdirde oradaki ormanların hepsine yatırımlar bahaneler edilerek girilmiş olacak. Atıl varlık ve Akbelen üzerinde bu kadar ısrar edilmesi, direnişe rağmen ağaçların kesilmesi bize kömür aramanın bahane olduğunu ve Ege ile Akdeniz’in ormanlarının talan edilmek istendiğini gösteriyor. Akbelen’deki 88 yaşındaki teyze sadece kendi zeytin ağacını korumuyor. Akdeniz'in, Ege'nin ormanlarını da koruyor” diye konuştu.
 
Ormanlar sorunları durdurmanın sigortası
 
Orman yangını ve talanların insan sağlığı ve iklim krizi açısından hem uzun hem de kısa vadede etkisi olduğunu söyleyen Menekşe, “Kısa vade etki yaşamını, geçimini ormandan devam ettiren köy halkının yaşadığı şeyler. İklim krizi ile birlikte hava koşulları iyice kararsızlaştı geçen sene. Avrupa’yı etkileyen Afrika sıcak hava dalgası bu sene Türkiye'yi etkiledi. İklim krizine bağlı olarak sıcak hava dalgasının bandı genişledi. Ormanlar su, nem, yer altı kaynaklarını beslemek, sellere karşı koruma demek. Ormanlar yok olduğu müddetçe çok uzun vadede değil, birkaç sene sonra sıcaklığa bağlı sağlık sorunları, elektrik sistemleri ile ilgili sıkıntılar büyüyecek. Ormanlar bunları durdurmanın sigortası. Ormanı yok etmenin suç olması gerekiyor” sözleriyle tehlike boyutunu anlattı.
 
Ekolojistleri Cudi’nin eteklerinde buluşturacaklar
 
Ekolojik bir yaşamın sürdürülmesi ve talanın son bulması için çözüm yolunun ise birlikte mücadele ve Kürt halkı ile yan yana gelmekten geçtiğinin altını çizen Menekşe, “Türkiye’nin ekolojik varlıkları gibi Kürdistan’ın da ekolojik varlıklarının cesurca korunması gerekiyor. Korku perdesinin yırtılması gerekiyor. Akbelen’e içi yanan herkesin Kürdistan’daki orman yangınlarına tepki vermesi gerekiyor. Herkese, ekolojik varlıklara saldırı konusunda yalnız bırakmaması yönünde çağrıda bulunuyorum. HDP Ekoloji Komisyonu’nun bir kısmı Akbelen’de, bir kısmı da Cudi ile alakalı planlama içerisinde. Fiziksel olarak Cudi’nin eteklerinde Kürdistan ve Türkiye’deki ekolojistleri buluşturmak istiyoruz. Çok uzak bir tarihte olmayacak şekilde bütün ekolojistleri Cudi’ye davet edeceğiz. Ekoloji meselesini talanın olduğu yerde yükselteceğiz” diyerek Kurdistan’da doğanın katledilmesine dair planladıkları çalışmanın bilgisi verdi.