‘Kadın mücadelesinin çekildiği her alan şiddet yuvasına döner’
- 16:28 27 Şubat 2022
- Emek/Ekonomi
İZMİR - HDP Kadın Meclisi’nin kadın yoksulluğuna ve kadının görünmez emeğine dair düzenlediği panelde konuşan HDP’li Serpil Kemalbay, “Emek mücadelesi kadın özgürlük mücadelesi ve feminist mücadele ile birleştirilmeli” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Kadın Meclisi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliği kapsamında kadın yoksulluğu ve kadın emeğinin konuşulduğu bir panel düzenledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi Aliağa Kültür Merkezi’nde gerçekleşen panelde “8 Marta giderken kadın yoksulluğuna erkek şiddetine karşı söyleyecek sözümüz değiştirecek gücümüz var” yazılı pankart yer aldı.
Moderatörlüğünü Emine Akçay’ın gerçekleştirdiği panelde HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay ve Kadınlar Birlikte Güçlü’den Deniz Uslu konuşmacı olarak yer aldı.
‘Kadın mücadelesi siyasete yön veriyor’
Kadın mücadelesinin Türkiye’de siyasete yön verdiğini belirten Serpil Kemalbay cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirme mücadelesi verdiklerini dile getirdi. Kadın emeğini kontrol eden erkek egemen ve kapitalist sistem için kadın emeğinin “bulunmaz nimet” olarak görüldüğüne işaret eden Serpil “Kadın emeği karşılıksız görünmeyen emek olarak hayatı bütün yükü kaldırıyor. TBMM’de olan feminist ve kadın mücadelesini veren kadınlar olarak bizler ev içi emekle ilgili olarak soru önergeleri ve araştırma önergeleri veriyoruz” dedi.
‘Emek tartışmaları gündelik yaşamda çok fazla yer almıyor’
Oxfam’ın eşitsizlik üzerine yaptığı araştırmaya göre 15 yaş üstü kadının 10,8 trilyon Dolar karşılıksız emeği üzerinden değer üretildiğini aktaran Serpil, “ Bu emek üzerinden gelişen tartışmaları gündelik yaşama almaya zorlanıyoruz ev içindeki yükün paylaşılması kamusallaşması gibi kavramları çok tartışamıyoruz. Bunun üzerinden mücadele yürütülmesi için çalışıyoruz. Venezüella ev içi emeği tanıyan yerde duruyor bizde Türkiye’de bunun mücadelesini vermeliyiz” diye belirtti.
‘Kadın mücadelesi emek mücadelesi ile birleştirilmeli’
Bakım emeğinin kamusallaştırılması, bakım merkezleri, kreşlerde karşılıksız olarak sağlanması gerektiğini dile getiren Serpil, karşılıksız emeğinin ev içinde erkekle paylaşılması mücadelesinin de verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Çalışma yaşamına dair mücadelelerde kadınların önde olduğunu belirten Serpil “Emek mücadelesinin kadın özgürlük mücadelesi ve feminist mücadele ile birleştirilmesi gerekiyor. Bu mücadele verilmediğinde cinsiyetçi sömürünün katmerleştiğini görüyoruz. Kadınların emeği işyerlerinde de değersiz. Kimsenin yüzüne bakmadığı işlerde kadınlar çalışıyor. Bunu Kod 29’dan, eşit işe eşit ücret alamamasından, mevsimlik tarım işçiliğinden ve sendikalardaki erkek egemenliğine karşı mücadeleden biliyoruz” şeklinde belirtti.
‘İktidar Diyanet Başkanlığı eliyle kadını kontrol etmek istiyor’
Post-Erdoğan adıyla tartışılan süreçte Millet İttifakı’ndan 6 partinin bir araya geldiğini ve bu toplantıda kadının adının dahi geçmediğini ifade eden Serpil yürüttükleri “Demokrasi İttifakı” mücadelesinde ise kadın vurgusu yapıldığını dile getirdi. Serpil “Bir taraftan da herkes haklarını istiyor Aleviler, Kürtler işçiler haklarını istiyor ve hep birlikte yeni yaşamı kurmak istiyor. AKP-MHP iktidarı Diyanet eliyle kendi siyasi bekasını örgütlemeye çalışırken kadınların özgürlüğünü kontrol altına almak istiyor” dedi.
Serpil son olarak feminist siyasetçilerin cezaevlerine atıldığını, erkek devlet şiddetinin arttığını belirterek kadınların meydanda olmasının elzem olduğunu kaydetti.
‘Kadınlara yönelik topyekûn savaş veriliyor’
Kadın, çocuk ve LGBTİ+ düşmanı bir iktidarın yaşanan şiddetten sorumlu olduğunu ancak ataerkil zihniyetin topluma sindiğini belirten Deniz Uslu da yaşanan istismar ve şiddetin yakınımızda olduğunu ve her gün kadın katliamlarının yaşandığını dile getirdi. Deniz “Kadınlara yönelik topyekûn savaş veriliyor. Hiçbir yer güvenli değil. Yılda 400’den fazla kadının katledildiği yerde ülkeyi mi tek edelim? Ama umut veren bir mücadele var. Bu mücadele yeni başlamadı yıllardan beri sürüyor” diye ifade etti.
‘Mücadele toplumsal tepkiyi büyüttü’
Erkek egemen zihniyete karşı kürtaj karşıtı eylemlerde, Gezi Eylemlerinde, işçi direnişlerinde kadınların en önde olduğunu belirten Deniz sözlerine şöyle devam etti: “Mahalle mahalle kadınların yan yana gelişleri önemli oldu. İktidar İstanbul Sözleşmesi’nden kolay çekilemedi. İlk çekilme kararı bu nedenle uzadı. Bu bir savaş ve savaş sadece bir madde ile kazanılmaz ya da kaybedilmez. Sözleşmenin meşruluğu ortada. Ülkenin en az yarısı kaldırılmasını desteklemiyor. 10 yıl önce taciz yaşandığında bu kadar tepki verilemiyordu. Kadınlar sosyal medyayı işgal etti, toplumsal tepki yaratıldı. Bu bir cinayettir dendiği için Şule Çet’in katilleri ceza aldı” şeklinde konuştu.
‘Kadın mücadelesinin çekildiği her alan şiddet yuvasına döner’
Her yaştan ve meslekten kadının cinsiyetçi dile ve kadına yönelik şiddete karşı ses çıkardığını ifade eden Deniz “Sadece şehir merkezlerindeki eylemler yetmez. Nerede olursa orada direnişi güçlü tutarsak orada gelişir mücadele. Tüm yaşam alanlarında, komşu ile kurulan ilişkide, okulda ve sokakta birbirimizden sorumluyuz. Kadınlar birbiriyle ne kadar iletişim kurabilirse o kadar iyi. Çekildiğimiz her alan şiddet yuvasına döner” diye belirtti.
Sunumların ardından panel kadınların katkıları ve sorularıyla devam etti.