Derinleşen kriz ile şiddetin bahanesi arttı: Ağır yük kadınlarda
- 09:01 27 Temmuz 2023
- Emek/Ekonomi
Rojda Aydın - Zelal Tunç
WAN - İktidarın savaş eksenli politikalarını sürdürmesiyle derinleşmenin de ötesine geçen ekonomik krizin faturası yurttaşa kesilirken, alım gücü ise neredeyse “yok” denecek durumda. Bir yandan da işsizliğin artmasına neden olan krizin bahane olarak öne sürülüp yol açtığı bir diğer önemli sorun ise kadın ve çocuğa yönelik erkek şiddeti.
Savaş, ekonomideki istikrarsızlık, ekolojik yıkım ve yönetememe gibi sorunların sorumlusu AKP iktidarının, söz konusu krizleri çözüme kavuşturma yerine derinleştirme yönünde politikalarına her gün yenileri ekleniyor. Ekonomideki krizle birlikte TL’nin değer kaybı ile enflasyon da yükselirken, tercih edilen yöntemlerden biri ise Merkez Bankası’nın faiz artırması oldu. En son Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan karara göre, mal ve hizmetlerde yüzde 18 olan Katma Değer Vergisi (KDV) yüzde 20’ye yükselirken, bazı mal ve hizmetlere uygulanan yüzde 8 KDV oranı ise yüzde 10 oldu. Giyimden gıdaya, konut fiyatlarından akaryakıt ile yaşamsal tüm ürünler, fahiş fiyatlara satılıyor. Kriz karşısında günlük ihtiyacını karşılayamayan yurttaşlar, diğer yandan da büyüyen işsizlik karşısında daha da mağdur oluyor. Art arda yapılan zamlar, büyüyen işsizlikle beraber geçinememenin en ağır faturası ise kadınlara ödettiriliyor.
Erkek daha fazla şiddete başvuruyor
Özelde Kurdistan’da tek geçim kaynağı olan hayvancılığın bitirilmesi ile birçoğunun kent merkezinde kira ve fatura ödemek zorunda kalmaları ile kalabalık aile nüfusunun çalışan sayısının az olması ile yaşanan krizi iki katına çıkarıyor. Genelinin mutfak ile sınırlı kalan yaşam alanlarında kadınlar, işsizlik ve geçinememe bahanesiyle erkek şiddetiyle yüz yüze bırakılıyor.
İktidarın savaş politikaları ve ağırlaşarak süren ekonomik krizin, erkeğin “şiddet bahanesi” olarak kullanmasına karşı Wan’da kadınlara mikrofon uzattık.
‘Kaşıkla verdiğini kepçeyle alıyor’
Zamların temel sebebi olarak iktidarın politikalarına dikkat çeken Ayşenur Medineoğlu, son dönemlerde olmaması gereken fahiş fiyatlara işaret etti. Yönetenlerin yurttaşla “empati” kurmadığına işaret eden Ayşenur, “Daha çok istihdam, daha az zam”, “Kaşıkla verdiğini kepçeyle alıyorlar” ifadelerini kullandı. Kurdistan’da krizin daha büyük mağduriyetlere sebep olduğunu kaydeden Ayşenur devamında, “Doğuda insanlar ekonomik krizden daha fazla mağdur oluyor. Metropollere göre çalışma koşulları çok daha az. Geçimi, hayvancılık olan insanlar hayvancılık yapamaz duruma geldi. Gençlerimiz işsiz evde oturuyorlar” dedi.
‘Krizden en fazla kadınlar mağdur’
Geçinememe halinin aynı zamanda erkek şiddetinde de etkili olduğunu vurgulayan Ayşenur, bu durumu, “Mutfakta daha çok zaman harcayan biri olarak söylüyorum; bir kilo domates en az 20 TL’den başlıyor. Tabi sadece bir kilo almıyorum, 3 kilo alıyorum. Aldığım ürünler hemen bitiyor. Bittiğinde ise eşim, ‘ne çabuk bitti’ sözleriyle tepki gösteriyor. Dolayısıyla tekrar alabilmem için gıdalar bitse dahi biraz süre geçirerek yeniden isteyebiliyorum. Birini alınca, başka bir ürün bitiyor. Hepsini birden alamıyorum. Yanı sıra 6 yaşında bir çocuğum var. Onun iyi beslenmesi için her şey alabiliyorum dersem yalan söylemiş olurum. Her şeyi alamıyorum. Ama benim çocuğumun yerinde olan daha birçok çocuk var. Mutfakta, çocukların beslenmesine kadınlar bakıyor bundan dolayı en fazla krizden kadınlar etkileniyor” sözleriyle özetledi.
‘Başka ülkelerin içişlerine müdahale yanlıştır’
Fiyat artışının sebebinin savaş politikaları olduğunu kaydeden Ayşenur, ”Ülkem için söylüyorum; kendi ülkesindeki sorunları çözmeden dış ülkelere müdahale etmek yanlış. Herkes kendi ülkesinin huzurundan sorumludur. Savaş kime karşı yapılırsa yapılsın ideolojiler ne olursa olsun yanlıştır. Ben Cumhurbaşkanı olsam, ilk olarak kendi ülkemde düzeni sağlarım. Başka ülkelerin içişlerine müdahale etmem” ifadelerini kullandı.
‘Kriz şiddeti tetikliyor’
Uzun süredir giyim mağazasında çalıştığını söyleyen Fatma Seyit ise, günün büyük bir bölümünü çalışarak geçirdiğini ancak, kendi ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığını belirtti. Son iki haftadır hiçbir satış yapamadıklarını dile getiren Fatma, “İş yok. Ekonomik anlamada herkes çok kötü durumda. İnsanlar alışverişe çıkıyor, ancak paraları yok. Bu durumda hem alıcı hem de satıcı bu krizin mağduru. İş bulamayan veya geçinemeyen erkek, kadına şiddet uyguluyor. İş bulamayan veya geçinemeyen insanlar ister istemez psikolojileri bozuluyor. Var olan ekonomik sorunlara evdeki sorunlar da eklenince, var olan şiddeti daha da tetikliyor” dedi.
Krizin çözümü: Birlik
Yaşanan krize ilişkin çözümün yurttaşın “birlik ruhuyla” hareket etmesiyle olacağını vurgulayan Fatma, “Herkes bir olursa sorunların çözüleceğini düşünüyorum. Herkes şikayetçi ancak birlik yok. Birlikte hareket edilirse, sorunların çözüleceğini düşünüyorum” diye kaydetti.
‘Dolabımız boş…’
Hayvanlarını satarak köyden kent merkezine taşınan Filiz Çeleng de, konut kiralarına yapılan zamlardan etkilenenlerden biri. Bu yüzden hanesine giren gelirin yarısından fazlasını kira ve faturalara ayırdığını belirten Filiz, “Yaşam zorluğu var. Öğrencim var, geçinemiyoruz, kirada kalıyorum. Ekmek alamayacak duruma geldik. Kiralar artmış duruma. Kiram, 2 bin TL. Mutfak masrafını karşılayamıyorum. Çocuklarım işsiz iş bulamıyorlar. Hepimiz eşimin eline bakıyoruz. Bazı günler dolabımız boş kalıyor. Kırmızı eti bayramdan bayrama alıyoruz” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
‘Seçimlerden sonra daha da kötüye gitti’
Yaşanan krizin sorumlusu olarak iktidarı işaret eden Filiz, şunları söyledi: “Zammı hükümet yapıyor. Belki seçim olunca daha iyi olur diye düşündük, daha kötüye gitti. Dolar yükseldi, altın yükseldi. Kadına yönelik şiddet artıyor. Yaşanan şiddet, ekonomik krizle birlikte daha da fazla oldu. Şiddeti lanetliyoruz. Erkekler ekmek getiremeyince, bahane olarak kadınlara şiddet uyguluyor. Şu koşullarda ayda eve 100 bin de girse yetmez. Para yetmiyor. 7 çocuğum var. Çocuklarım işsiz. Yeter artık, ülkeye düzen getirsinler. Ekonomiyi düzeltsinler, doları, altını düşürsünler. Biraz bize baksınlar. Onların arabaları var. Düzenleri, rahatları yerlinde biraz da bize baskınlar. Çeşmeleri altından, tuvaletleri altından yapılmış. İnsanları düşünmüyorlar” şeklinde konuştu.
‘Günlük ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz’
Art arta yapılan zamlardan dolayı 10 günde bir ancak alışverişe çıkabildiğini söyleyen Kumri Yaray, “Günlük ihtiyaçlarımızı karşılayamayacak durumdayız. Şu an 50 bin TL alsak dahi artan fiyatlardan dolayı geçinemiyoruz. Konuşsak ne olacak hiçbir işe yaramıyor” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
‘Ne kadar maaş alırsanız alın yetmiyor’
Fikriye Çağırcı da krize dair şu ifadeleri kullandı: “Kirayı, elektrik faturalarını ödeyemiyoruz. Ne kadar maaş alırsanız alın yetmiyor.”
‘Devlet fiyatları düşürmeli’
Krizden dolayı hem fiziksel hem de psikolojik olarak sağlık sorunları olduğunu belirten ve soyismini vermek istemeyen Zeynep de, “Her gün fizik tedavisine gidiyorum. Dişlerim yok, kulaklarım duymuyor. Ekmek 7 buçuk TL oldu. Ekmek alamayacak durumdayım. En fazla tükettiğimiz şey ekmek. Üç çocuğum üniversite mezunu. Hepsi boş. Eşim en düşük emekli maaşı alıyor. Tek geçim kaynağımız emekli maaşı. 6 nüfusluk bir aileyiz. Hükümet için hiçbir şey söyleyemiyoruz. Allaha havale ediyoruz. Rahat bir yemek için dua ediyoruz. Kiracıyım 2 bin 500 TL kira ödüyorum. Kiraya yeni bir zam bekliyoruz. Devlet bir an önce bu fiyatları düşürmeli” dedi.