'İktidar sosyal yardımlarla rıza üretemez'
- 18:18 2 Kasım 2023
- Emek/Ekonomi
ANKARA - Bütçe görüşmelerinde konuşan HEDEP Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Kürt kentleri sosyo-ekonomik gelişim endekslerinde son sıralarda, kişi başına düşen milli gelirde de son sıralarda. İktidar, sosyal yardımlarla rıza üretemez, yurttaş da minnet duymak zorunda değil.” dedi.
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda “2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleriyle sürüyor.
Komisyonda söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, giderek derinleşen ekonomik krize değindi. İşsizliğin ve yoksulluğun artığını ifade eden Gülcan, “Dolayısıyla bugün insanca bir yaşamı sağlayacak bir iş bulmak da insan onuruna yaraşır koşullarda çalışmak da ciddi bir sorun haline gelmiştir. TÜİK, belli kriterlere göre işsizlik, istihdam, işgücüne katılım oranları açıklıyor; ama bunların bağımsız kuruluşların, sendikaların açıkladığı verilerle örtüşmediğini görüyoruz. Bu nedenle tablonun tamamını, tüm çıplaklığıyla gördüğümüzü düşünmüyoruz. Oysaki ekonomik krizin emek, emekçiler boyutuyla doğru bir şekilde, tam olarak ortaya konulmasıyla bütünlükçü bir çözüm de ortaya konabilir” dedi.
‘Emekçinin iş güvencesi elinden alınmıştır’
İş güvenliği ve iş sağlığına dair de sorunların olduğunu ve bu iki durumun da Türkiye’nin kanayan yarası olduğunu kaydeden Gülcan, “Bugün de iş cinayetleri, sakat kalmalar, meslek hastalıkları ve yaralanmalar artarak devam etmektedir. AKP Türkiye’sinde sosyal haklar, çeşitli yasalarla kısıtlanırken neo-liberal ekonomi politikalarla sermayenin çıkarları esas alınmış, emekçinin iş güvencesi elinden alınmıştır. Güvenlikçi politikaların etkisi emek alanına da yansımış, grev ve sendikalaşma hakları da büyük bir darbe almıştır. AKP iktidarı, söz ve eylemleriyle işçiden değil, sermayeden yana bir tutum ortaya koymuştur. Sonuç olarak 2023 yılının ilk sekiz ayında 1255 işçi hayatını kaybetmiştir. Açıkça belirtmek gerekir ki ortada bir iş kazası yok, işçi cinayetleri var ve iş cinayetleri de özü itibariyle politiktir” diye belirtti.
Wan'ı anlattı
Sorumluların cezai sorumluluğa tabi tutulmadığını ve bu durumun da cinayetlerin artmasında etkili olduğunu ifade eden Gülcan, “Dolayısıyla caydırıcı bir yaptırım olmadığı için gereken iş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli önlemlerin alınmaması da iş cinayetlerinin yolunu açmıştır. Buna yasaların işveren lehine uygulanması da eklendiğinde emekçilerin can kayıplarının daha da artmasının önü açılmıştır. Söz konusu iş cinayetleri olunca seçim bölgem Wan’dan konuşmamak olmaz. Çünkü söz konusu, ekseriyeti Kürt olan kentler olunca emek sömürüsü çarpı 2 düzeyinde gerçekleşmektedir. Bölgemizde devlet aklı, ekonomiyi çoğu zaman bir tahakküm aracı olarak kullanmıştır. Van’da da yayla ve mera yasakları hayvancılığı bitirme noktasına getirirken 90’lı yıllarda köylerin zorla boşaltılmasıyla geçimlik tarım ekonomisinin zayıflamasına, üreten Kürt köylüsünün geçim araçlarından koparılmasına neden olmuştur” diye konuştu.
‘AKP ne çözüm bulıyor ne de çözüm bulunmasına müsaade ediyor’
Gülcan, devamına şunları söyledi: “Köyünde geçim kaynağını kaybeden, şehrinde iş bulamayan insanlar çareyi batı kentlerine göç etmekte aradılar. Batı metropollerinde tekstil ve tersanelerde çoğu zaman güvencesiz koşullarda çalışmak zorunda kaldılar. Gittikleri birçok yerde mevsimlik işçi, inşaat işçisi olarak çalışırken ayrımcılığa, ırkçılığa da maruz kaldılar. Bugün Van, yüzde 80 bulan genç nüfusuyla bir Z kuşağı kentiyken yüzde 50’lileri bulan bir işsizlik gerçeği söz konusu. Bu nedenle Van göç vermekte, Vanlı gençler batı kentlerine inşaatlarda çalışmak için gitmektedir. Dolayısıyla iş cinayetine kurban gidenlerin arasında Kürt emekçilerinin sayısının fazla olması bir tesadüf değil. Bazı yıllarda inşaatlarda çalışırken hayatını kaybeden Van nüfusuna kayıtlı olanların sayısı 30’u bulmaktadır. Bu tablo, ülkeyi yönetenlerin eseridir, buna çözüm aramayanların ayıbıdır. Eğer siyasi iktidar, her şeyi kendinde merkezileştirmezse, Van halkının iradesine kayyımlarla ipotek koymazsa, yerel yönetimler ve yerel demokrasi güçlendirilirse halk ve kentin dinamikleri çözüm geliştirebilir. Ama AKP İktidarı, ne bir çözüm buluyor, ne de bir çözüm bulunmasına müsaade ediyor.
'Kürt kentleri son sırada'
Ekseriyeti Kürt olan kentler, sosyo-ekonomik gelişim endekslerinde son sıralarda, kişi başına düşen milli gelir de son sıralarda. Ama sosyal yardımlar konusunda birinci sıralarda. Bugün hanede kişi başına düşen gelirin asgari ücretin 3’te birinden az olduğu nüfus oranı Ağrı, Urfa, Muş ve Hakkari’de yüzde 30’un üzerinde. Van, Diyarbakır, Mardin gibi kentlerde yüzde 25’in üzerinde. Çünkü bölgesel eşitsizlik, ekonomik adaletsizler söz konusu. Siyasi iktidar, sosyal yardımlarla rıza üretemez, yurttaş da minnet duymak zorunda değil. Ama mutlu bir azınlığa hizmet eden iktidar, hiç değilse insafa gelerek yoksulluğun maliyetini yoksullara ödetmekten vazgeçebilir.”