Hem sofraların vazgeçilmezi hem de geçim kaynağı

  • 09:03 26 Ağustos 2024
  • Emek/Ekonomi
Rabia Önver
 
COLEMÊRG - Serhat’tan Botan’a bin bir emekle hazırlanan otlu peynir, hem sofraların vazgeçilmezi hem de geçim kaynağı. 
 
Yaz aylarının sonuna yaklaşırken köy ve yaylalarda otlu peynir yapılmaya başlandı. İlkbahar boyunca yüksek yaylalarda peynir için pancar toplayan kadınlar, şimdi de neredeyse zamanlarının tümünü koyun sağma ve otlu peynir yapımına harcıyor. Colemêrg’in (Hakkari) Gever (Yüksekova) ilçesine bağlı Xirwate (Büyükçiflik) köyünde yaşayan kadınlar da epeydir otlu peynirlerini hazırlıyor. Kadınlardan  Şükran Çetinkaya, bin bir emekle sofralarımızda yer alan otlu peynirin hazırlanmasını ve yaşanan ekonomik krizden nasıl etkilendiklerini anlattı. 
 
‘Berivanlık yaparak geçimimi sağlıyorum’
 
Yaklaşık 13 yıldır bêrîvanlık yaparak hem kendi geçimini sağladığını hem de çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayabildiğini belirten Şükran, "Sabah 06.00’da uyanıyorum, bir ineğim var, onu sağmaya gidiyorum. Sonra eve gelip evi temizledikten sonra öğle yemeğini yapıyorum. Saat 11.00’de de yaylaya gidiyoruz koyunları sağmak için. Günümüzün yarısını yaylada koyun sağmakla geçiriyoruz. 80 tane koyunum var, her birini sağana kadar çok yoruluyorum ve emek veriyorum. Elde ettiğimiz sütleri peynir, yağ ve yoğurt yapmak için süt sırasını her hafta birine veriyoruz ki süt yetsin. Haftada bir gün sıra geliyor bize. Yoksa herkes kendi sütünü götürüp peynir veya yağ yapmaya kalksa yetmez" diye konuştu.
 
‘Geçimimizi sağlamak için satmak zorunda kalıyoruz’
 
Haftada 7 teneke süt elde edebildiklerini söyleyen Şükran, ilkbahardan yazın sonlarına kadar elde ettikleri sütün yetmediğini belirtti. Şükran, "Elde ettiğimiz süt sadece süt olarak kalmıyor. Peynir, yağ, tereyağı, yoğurt ve kuru yoğurt da yapıyoruz. Geçim kaynağımız köy ve hayvancılıktır. Eskiden sütü 30 TL'ye veriyorduk, şimdi 35 TL’ye. Peynirin kilosu 200 TL, geçen sene 150-170 arası satıyorduk. Kendimize kış için hazırlık yapıp peyniri kaldırıyoruz, kalanı da geçimimizi sağlamak için satmak zorunda kalıyoruz. Kazandığımız paranın çoğu yaylaya gitmek için harcanıyor, araca ayda 4 bin 200 TL yol parasına gidiyor” ifadelerini kullandı. 
 
Emeklerinin karşılığı yok!
 
 
Sofralarda yer alan otlu peynirin bin bir emekle hazırlandığını fakat bu emeğin karşılığını alamadıklarını dile getiren Şükran, otlu peynirin yapılışını aşama aşama anlattı. Şükran, "Sabah erken saatlerde yaylaya gidiyoruz. Saatlerce süt sağdıktan sonra sütün temiz olması için iki defa süzgeçlerden geçiriyoruz. Ardından eve gelince peyniri yaptığımız odunlukta büyük tencereler var. Sütleri bir kez daha süzgeçten geçirdikten sonra tencerelere dolduruyoruz ve peynir mayası içine atıp kısa bir süre karıştırıyoruz. 1 saat geçtikten sonra peynir kıvamını alıyor. Peyniri kestikten sonra içine yeteri kadar ot koyup karıştırıyoruz. 1 saat de öyle beklettikten sonra peynirleri, peynir için kullandığımız torbalara koyuyoruz. 2 gün torbada kaldıktan sonra bu kez bidonlara koyup toprağa gömüyoruz. Kışa yakın peynirleri topraktan çıkarıyoruz ve tüketiyoruz," diye belirtti.
 
‘Köyde doğal bir yaşam sürdürüyoruz’
 
Son olarak köy yaşantısının ekonomik olarak biraz daha iyi olduğunu kaydeden Şükran şöyle konuştu: "Köyde olmamız bizim için daha iyi. Çünkü bahçemiz ve hayvanlarımız var. Elde ettiğimiz her şey doğal. Köyde doğal bir yaşam sürdürüyoruz. Köy peyniri, yoğurdu, yumurtası, sebze ve meyvesi var. İçtiğimiz sudan tutun yediğimiz yemeğe kadar her şey doğal, şehir hayatından daha iyi bir yaşam sürdürüyoruz köyde."