Takas Pazarı'nda tüketime karşı dayanışma ağı
- 09:19 30 Eylül 2024
- Emek/Ekonomi
Pelşin Çetinkaya
AMED - Bu yıl "Paylaştıkça Çoğalıyoruz" şiarıyla 6'ncısı düzenlenen Takas Pazarı’na katılan kadınlar, içinde bulunulan tüketim çağına karşı takasa dayalı dayanışma yöntemini yeniden canlandırmak istediklerini belirtti.
Kapitalizmin insanları, hayvanları ve doğayı yok etmek için kullandığı araçlardan biri olarak toplumsal yaşamda giderek daha fazla yer bulduğu bir dönemde, tüketim alışkanlıkları artarken dayanışma, birlik ve yardımlaşma gibi değerler daha fazla ön plana çıktı. Sistemin tüm olumsuzluklarına karşı, ihtiyacından fazlasını tüketmeyi reddeden ve dayanışmayı savunan mücadeleler de yükseliyor. Bu mücadeleyi sürdürenlerden biri de Ekoloji Derneği.
Ekoloji Derneği, her yıl düzenlediği Takas Pazarı ile toplumda yardımlaşma, dayanışma ve takas kültürünü yeniden canlandırmayı hedefliyor. Bu yıl "Paylaştıkça Çoğalıyoruz" sloganıyla 6’ncısı gerçekleştirilen Takas Pazarı, Amed’in Yenişehir ilçesinde bulunan Sümer Park’ta düzenlendi. Pazara giysilerden ayakkabılara, takılardan yiyeceklere, dijital materyallerden kitaplara ve ev eşyalarına kadar birçok ürün getirildi. Katılımcılar, ihtiyaç duymadıkları eşyaları getirerek, takas usulüyle ihtiyaçlarını karşıladı.
Her yaş grubundan yurttaşın ilgi gösterdiği pazarda, katılımcılar bir yandan müzik dinlerken bir yandan da halay çekerek dayanışmanın ve paylaşmanın keyfini yaşadı.
Renkli görüntülerin oluştuğu pazarda kadınlar mikrofonumuza konuştu.
‘Eski toplumların yöntemini tekrar gündeme sokmak istiyoruz’
Pazara katılan Ekoloji Derneği üyesi Leyla Çite, yoksullaşmanın arttığı bu dönemde ihtiyacı olan kişilerin parasız bir şekilde ihtiyacı olan eşyayı düzenledikleri Pazar’da alabileceklerini ifade ederken, “Ekoloji Derneği olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin de desteğini alarak bir Takas Pazarı oluşturduk. Bu her yıl yapmaya çalıştığımız bir etkinlik. Tabi takas pazarı adı altında gerçekleştiriyorduk. Ama bu yıl takas ve dayanışma pazarı olarak güncelledik. Çünkü ekonomik koşulların giderek yoksullaşmayı arttırdığı son dönemde yoksulluğun boyutu o kadar çok arttı ki takas edebilecek eşyası olmayan ama dayanışmaya ihtiyacı olan halkın oranı da gittikçe artıyor. Bizler bu pazarda paranın geçmediğini söylüyoruz. Aslında bir ilişki kurarak, karşılıklı birbirimizin ihtiyacını karşılayarak aynı zamanda sohbet ederek, dayanışma göstererek hem toplumsallaştırma oluşturmanın bir yolu hem de ihtiyaçlarımızı gidermenin çok daha keyifli, anlamlı bir yolu olarak takası çok eski dönemlerde toplumların kullandığı bu yöntemi tekrar gündeme sokmaya çalışıyoruz” sözlerine yer verdi.
‘İktidar tarafından yeni ihtiyaçlar üretiliyor’
Leyla, içinde bulunduğumuz kapitalizm ve tüketim çağında kişilerin ihtiyaçlarının iktidar tarafından belirlendiğine dikkat çekerken, “Biliyorsunuz tüketim ve kapitalizm çağında ihtiyacın git gide iktidar tarafından kurgulandığı, şirketler sermaye eliyle insanlara yeni yeni ihtiyaçların üretildiği bir dönemdeyiz. Tabi biz de zaman zaman sistemin içerisinde alışveriş ve tüketim kültürüne kendimizi kaptırabiliyoruz. Ama daha az tüketerek ihtiyaçlarımızı karşılamanın hem bir ilişki kurarak hem de parayı kullanmadan farklı yolları da var. Bunu takas ve dayanışma pazarları ile tekrar gündeme getirmek. Hem tüketim çağında sermaye ve iktidar eliyle yapılan doğa-insan sömürüsüne karşı bir cevap hem de insanların ihtiyaçlarının gidermesinin bir yolu olarak öneriyoruz. Çok da keyifli geçiyor” ifadelerini kullandı.
Parasız bir şekilde insanlar ihtiyacı olanı alabiliyor
Bu pazarın dışarıdaki alışveriş sisteminden farklı olduğunu, burada kişilerin birbirileriyle dayanışma ve iletişim halinde takas işlemini gerçekleştirdiğini belirten Leyla, “Bir yandan düşündüğümüzde alışveriş tek taraflı yapılan, müşteri ve tüccar ilişkisi ile gerçekleştirilen ve artık mağazaya bile gitmeden internet üzerinden sadece para harcayarak yaptığımız bir eylemken takas pazarında kişiler karşılıklı birbirleriyle konuşuyor, hikayelerini anlatıyor, devrettiği eşyalarına karşı anılarını paylaşıyor ve belki de kullandığı bu eşyanın anlamı oluyor. Burada aklınıza gelmeyen mesela belki benim bir bisiklet ışığına ihtiyacım var ve bir anda bunu görüp, para vermeden elde edebiliyorum. Ya da başka biri aynı şekilde ihtiyaç duyduğu bir ürünü parasız bir şekilde bazen takasa da ihtiyaç duymayarak dayanışma içinde kullanabiliyor. Daha az tüketerek, ekolojik dengeye daha az zarar vererek ve takası hayatımıza daha çok yerleştirerek biz de bu döngüsel ilişkiye katkıda bulunabiliriz” dedi.
Pazarda niyet insanlarla paylaşım yapabilmek
Pazara katılan bir diğer kadın ise Ekoloji Derneği aktivisti Çilem Aydın, bu etkinliğin önemini vurgulayarak, “Aslında bizim bu pazarımızın niyeti, geçmişe olan özlemimiz ve gelecekle olan bağlantımızı kurmak. Çünkü geçmişte paranın geçerli olmadığı bir sistem vardı. İnsanlar kurdukları şehir pazarlarında alışverişlerini kendi ürettikleri ya da ellerinde olan ürünlerini getirerek, halkla sohbet ederek, takas, dayanışma içerisinde birbirlerine dokunarak, birbirlerinin dertlerini, umutlarını dinleyerek gerçekleştirirdi. Ve bu bir sosyal ortam da oluştururdu. Ama artık ne yazık ki kapitalist sistemin bize dayattığı bir tüketim çılgınlığı ile hem alışverişlere tıkandığımız hem de internet alışverişleriyle çok çılgın tüketimler yaptığımız bir dönemde bu dayanışma ve ilişkilerden uzak hale geldik. Zaten köylerimizden, evlerimizden kopuk betonlarda sıkıştığımız bir dönemde bir de bu tüketim çılgınlığı ile tamamen kapandık. Ve bir hastalık haline geldi aslında bu tüketim. Bu pazarın amacı biraz da sembol olarak insanlara tüketmenin bizi de tükettiğini, paylaşmanın çoğalttığının mesajını vermek aslında” şeklinde konuştu.
İnsanlar bu pazarda hikayelerini de devrediyor
Çilem, buradaki eşyaların hepsinin bir hikayesi olduğunu ve aslında burada bir nevi sadece eşya takası değil hikaye devretme olayı da olduğunu belirtirken, “Buraya gelen insanlara aslında hikayelerimizi devrediyoruz. Çünkü bizim kullandığımız giysilerimizin hepsinin bir hikayesi var. Kullandığımız, giydiğimiz dönemde belki acılar büyüttük, acılar yeşerttik içerisinde. Ya da bir kitabı okuduk altını çizdik… Buraya gelen insanlar oraya dokunduğu zaman aslında bizim geçmişimizi devralıyor. Biz de onlarla bunu paylaşarak belki de bu dayanışmayı hissediyoruz. Sohbetlerde bulunuyoruz ve güzel bir ortam oluşuyor burada. Bizim burada Ekoloji Derneği olarak amacımız, hem insanlara dokunmak, dayanışma içerisinde olmak. Çünkü zaten ne yazık ki yeteri kadar kötü dönemlerden geçiyoruz. Bir araya gelerek hem bazı paylaşımlarda bulunmak hem de tüketimle beraber gelen ekolojik tahribatların, işçi sömürülerin de altını çizerek tüketime son vermek için insanlar bir ışık vermek” ifadelerini kullandı.
‘Parasız da bir şeylerin yapılabileceğini göstermek istiyoruz’
Pazarda son olarak konuşan Ekoloji Derneği aktivisti Elide Zerri ise, topluma bu pazar ile parasız da bir şeylerin mümkün olabileceğini göstermek istediklerini dile getirerek, “Günümüz koşullarına baktığımız zaman parasız hiçbir şeye erişemiyoruz. Bizler de başka bir dünyanın mümkün olduğunu yani paranın sözünün geçmediği yerlerin oluşmasını istiyoruz esasen. Bu pazarın da amacı tamamen bu. Amacımız sadece takas değil bunun yanında dayanışma ve paylaşmadır da. Bizler evde ihtiyacımız olmayan şeyleri buraya getirerek ister takas isterse de bağış yaparak, birileriyle paylaşarak dayanışma gösteriyoruz. Kapitalist sistem bizi tamamen tüketim toplumu haline getirmiş durumda. Bize aslında ‘Tüket mutlu ol, al mutlu ol’ dayatmasını yapıyor. Bizler de bu çarkın içinden çıkmak istiyoruz. Ve topluma paranın geçmediği dayanışma ve paylaşmanın olduğu bu pazarları kurarak, bunu daha da yayarak parasız da bir şeylerin yapılabileceğini göstermek istedik. Toplumumuz da evlerinde ihtiyacı olmayan şeyleri buraya getirerek ister takas ederek ister paylaşarak bizimle dayanışma gösterdiler” dedi.
‘Bu tarz pazarlar sürekli kurulmalı’
Elida, bu pazarın artık yılda bir defa değil sürekli yapılması gerektiğini dile getirerek devamında şunları kaydetti: “Biz Amed Ekoloji Derneği olarak bu takas pazarını yılda bir defa yapıyoruz. Ama biz aslında bunu yerel yönetimlerin üstlenmesini istiyoruz. Maalesef ki ekonomik durumda ortada. Halkımızın alım gücü neredeyse sıfıra inmiş durumda. Yerel yönetimler bu tarz pazarları üstlenirse ve her hafta düzenlerse halkımız büyük bir rahatlama içerisine girecektir. Buraya gelerek hiç para harcamadan ihtiyacı olan şeyleri alabilecek. Bu şekilde hem doğaya atık bırakmayarak hem de tükettikçe tükenmeyerek, paylaştıkça çoğalarak bir anlayış geliştirmiş olacağız.”