Yoksulluk ve şiddete karşı direnen yaşamlar…

  • 09:02 5 Mayıs 2025
  • Emek/Ekonomi
 
Gülistan Gülmüş
 
AMED - Sûr ilçesinde yaşayan kadınlar, hem yoksulluk ve erkek şiddetiyle hem de derinleşen ekonomik krizle mücadele ediyor. “Geçinemiyoruz” diyen kadınlar, yaşamlarını sürdürebilmek için dayanışmaya ve desteğe ihtiyaç duyuyor.
 
Ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor. Yüksek enflasyon ve artan fiyatlar, halkın yaşamını daha da zorlaştırmaya devam ediyor. Bu krizin gölgesinde tutulmaya çalışılan ancak en çok hedef alınanlar ise kadınlar oluyor. Kadınlar, yaşamlarını zor koşullarda sürdürmeye çalışırken aynı zamanda ekonomik krizle de mücadele ediyor. Krizin yanı sıra, erk zihniyetin de hedef aldığı kadınların hikâyelerine uzanıyoruz.
 
Yaklaşık 35 yıl önce Amed’in Sûr ilçesine yerleşen kadınlardan Adile İğne ve Havva Deniz, hem çocuk yaşta evli erkeklerle evlendirilmiş hem de birçok çocuğun sorumluluğunu almak zorunda bırakılmış kadınlar arasında yer alıyor.
 
Adile İğne kimdir?
 
Adile İğne, üvey kızı Dilek İğne ile beraber Sûr’un Dede Abdal Mahallesi’nde yaşıyor. Adile İğne, evlendikten sonra 3 defa hamile kalıyor; ancak sağlık sorunları nedeniyle çocukları yaşamını yitiriyor. Yaşanan durumun ardından evli olduğu erkek, başka bir kadınla daha evleniyor; ancak bu kadın kısa süre sonra yaşamını yitiriyor. Bunun üzerine Adile İğne’nin evli olduğu erkek, bu defa zihinsel engelli bir kadınla evleniyor ve bu evlilikten Dilek İğne isimli bir çocuk dünyaya geliyor. Ancak bu kadın da sağlık sorunları nedeniyle yaşamını yitiriyor ve hem işitsel hem de zihinsel engelli olan Dilek İğne’ye Adile İğne annelik yapıyor.
 
Yıllar içerisinde Adile İğne, evli olduğu erkek tarafından sık sık şiddete maruz kalıyor. Tüm bu yaşananlarla beraber, erkeğin yaşamını yitirmesinin ardından Adile İğne, Dilek İğne ile birlikte yaşam mücadelesi vermeye başlıyor. Adile İğne’nin şu an yaşadığı sorunların başında ekonomik kriz ve geçim sıkıntısı geliyor.
 
 ‘2 odalı kötü bir evde kalıyoruz’
 
Mikrofonumuza konuşan Adile İğne, maruz kaldığı sorunları şu sözlerle anlatıyor: “Sûr’da kirada oturuyorum. Dilek’e baktığım için ayda 300 TL alıyorum ama o da bana yetmiyor. 25 yıl önce onun babası yaşamını yitirdi, ben de 35 yıldır ona bakıyorum. Ben ve o yalnız yaşıyoruz. Annesi de zihinsel engelliydi, 7 aylık hamileyken yaşamını yitirdi. Annesi yaşamını yitirdiğinde bu kız 3 yaşındaydı; 3 yaşından beri ben onu yetiştiriyorum.
2 odalı, kötü bir evde kalıyoruz ve bu ev için aylık 3 bin TL veriyorum. Emekli maaşı da alıyorum ama aldığım gibi bitiyor, bize yetmiyor. Kızım da böyle, hem duymuyor hem de konuşamıyor. Beni de çok seviyor; kim ona para verse, direkt gelip benim avuçlarımın içine koyuyor. Eşim bana şiddet uyguluyordu. İnsanlar ona, ‘Sen gavur musun, neden şiddet uyguluyorsun?’ demesine rağmen bana şiddet uyguluyordu. Yaşam böyle sürdü gitti.”
 
‘Emekli maaşım var ama yine de bize yetmiyor’
 
Havva Deniz de, yaşamı boyunca birçok sorunla mücadele etti. Bir yandan ekonomik krizin etkilerini yaşayan Havva Deniz, şunları dile getiriyor: “35 yıl önce köyden geldim, burada yaşıyorum. Burada 11 çocuğum oldu, hepsini yoksullukla büyüttüm. Çocuklarımla beraber tarım işleriyle uğraştık, her yere gittik. Her mevsim dönüşünde elde ettiğimiz gelirle bir çocuğumu evlendiriyordum. Benim eşim de 10 yıl önce yaşamını yitirdi. Bana emekli maaştan 9 bin TL veriyorlar, ben küçük gelinimin yanında kalıyorum. O yüzden ben de emekli maaşımla onlara yardım ediyorum. Oğlum fırında çalışıyor. Benim de emekli maaşım var ve başka da bir şeyimiz yok. Oğlumun yevmiyesi de bin beş yüz TL. O yüzden çoğu şeyi ben ödüyorum, paranın geri kalanıyla da ilaçlarımı alıyorum. Emekli maaşım var ama yine de bize yetmiyor. Bizim eve artık et girmiyor, et yiyemiyoruz.”