‘Sessiz Çığlık’ kadınların yaşamına tanıklık ediyor

  • 09:04 5 Mayıs 2025
  • Kültür Sanat
Pelşin Çetinkaya
 
AMED - “Sessiz Çığlık”ın yazarı Hamdiye Çiftçi, kitabın bir roman değil, bir tanıklık ve duyarlılık çağrısı olduğunu belirterek, “Her kadının bir hikâyesi vardır. Ve her hikâyede bir kadın, sessizce çığlık atar” dedi.
 
“Sessiz Çığlık”, Hamdiye Çiftçi tarafından yazıldı ve bu yıl basımı yapıldı. Büyük ilgi gören bu kitapta onlarca kadının hikâyesi yer alıyor. Yazar, kitabında sadece kendi yaşadıklarına değil, heybesinde taşıdığı; tanıklık ettiği, gözlerinde biriken, yüreğinde yer eden pek çok kadının hikâyesine yer veriyor. Kitap, savaşlardan, sınırlardan, yalnızlıklardan geçerek bugüne taşınan kadınların yaşanmışlıklarını dile getiriyor. Yazar, gerçek yaşamdan süzülen bu anlatılarda; acının, direnişin, göçün ve umudun kadın yüzünü kaleme alıyor. Ayrıca, bunun bir roman değil, bir tanıklık ve duyarlılık çağrısı olduğunu vurguluyor.
 
‘Her kadından bir hikâye projesini çıkardım’
 
Hamdiye Çiftçi, sesi kısılmaya çalışılan kadınların sesi olmak için böyle bir kitap yazmaya karar verdiğini belirterek şu ifadeleri kullanıyor: “Yazarlık hikâyem, yıllara dayanan bir yazarlık hikâyesi. 2008 yılında kamera karşısında kolu kırılan Cüneyt Ertaş’ın görüntüsünü çektiğim için iki yıl boyunca cezaevinde kaldım. Cezaevinde kaldığım süre boyunca orada kalan kadınların hikâyelerini kaleme alarak ‘Zindan’ adlı kitabı yazdım. Cezaevinden çıktıktan sonra birçok kadın hikâyesiyle karşılaştım ve bu hikâyelerin hiçbiri su yüzüne çıkmamıştı. Bu hikâyelerin hepsi sessiz bir çığlık olarak ortada kalıyor. Etrafımdaki kadınlardan destek alarak ‘Her kadından bir hikâye, her hikâyeden bir kadın’ projesini çıkardım. Kitabımın adı ‘Sessiz Çığlık’. Sessiz Çığlık’ta yaklaşık kırk kadının hikâyesi yer alıyor.”
 
Görülmeyen ve duyulmayan hikâyeler
 
Kadınların maruz kaldığı sorunları yazılarıyla görünür kılmak istediğini söyleyen Hamdiye Çiftçi, şunları dile getiriyor: “Birkaç örnek vermek gerekirse, mesela Van’ın Erciş ilçesinde oturan ve askerler tarafından evi yakılarak diri diri hayatını kaybeden Hediye Ataman’ın hikâyesini kaleme almak istedim. Roboski Katliamı’nda yakınlarını kaybeden kadınların ve annelerin hikâyelerini ölümsüzleştirmek istedim. Hakkâri Kulpluca köyünde kayıp 5 çobandan, ensest ilişkiye zorlanan kadına; korucu tarafından tecavüze uğrayan kadınlardan mayın kurbanlarına, ülkede göç etmek zorunda kalan siyasetçilerden berdel olarak verilen kadınlara; çocuk yaşta evlendirilen, kuma olarak götürülen çocuklardan okutulmayan genç kadınlara kadar hepsinin hikâyesi yer alıyor. Bu hikâyeleri yazarak, yıllarca sessiz bırakılan ve görülmeyen konuları su yüzüne çıkarmak istedim. Aslında bu hikâyelerin hayatımızda ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu, yazdıklarımla bir kez daha anlatmak istedim.
 
Neler yaşandığını, tarihe ışık tutması için yazdım. Evet, bu konularda çok haber yaptık, görüntüler paylaştık; ama kitap hâline gelmesi bambaşka bir boyut. Çünkü bugün yaşadığımız şey yarının tarihi oluyor. Özellikle Kürt kadınların tarihe ışık tutabilmesi için yazarak kayıt altına almayı hedefledim.”
 
‘Hikâyelerinin kesilmesi, kaleminin kırılması demek’
 
Kitabı yazmaya başladığı tarihin 2012 olduğunu söyleyen Hamdiye Çiftçi, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu hikâyeler çoğu zaman yayınevleri tarafından sansürleniyordu, yayımlanmalarına izin verilmiyordu. Ben hiçbir zaman bu müdahalelere izin vermedim.
 
Bir yazarın hikâyelerinin kesilmesi demek, kaleminin kırılması demektir. Almanya’ya geldikten sonra yeni bir versiyonla kitabı biraz daha güçlendirmeye çalıştım. Burada da başka kadın hikâyeleriyle karşılaştım. Bunlardan biri de Asmin’in hikâyesi. Asmin, Türkiye’de ceza alıp yasa dışı yollarla Almanya’ya gelmeye çalışan bir Kürt kadını. Almanya’ya geldiğinde nelerle karşılaştığını, nelerle mücadele ettiğini anlatıyor. Bu hikâyelerin hepsi gerçek ve ben bunları gerçeğiyle yazdım. Ben de yazarak ölümsüzleştirmeye çalıştım.”
 
‘Bu kitap tüm Kürt kadınların kitabı’
 
Kitaba büyük ilgi gösterildiğini belirten Hamdiye Çiftçi, kitapla ilgili şu bilgileri verdi: “Kitap 240 sayfadan oluşuyor. Öykü ve roman türleri iç içe geçmiş durumda. Öyküleri güçlendirmek için kitabın içinde çizimler de yer alıyor. Yoğun ilgi nedeniyle kitabın birinci baskısı tükendi, ikinci baskısı hazırlanıyor. Bana birebir ulaşarak ya da telefonla hikâyesini anlatan kadınlara teşekkür ediyorum. Bu kitap benim değil, bütün Kürt kadınların kitabı. Kitabı bütün Kürt kadınlarına adıyorum. Kadınlar tarafından inanılmaz ilgi görüyor. Birinci baskı bitti, ikinci baskı da çıkmak üzere. Ayrıca Almanya’da da Almanca olarak basılacak.”