Cumartesi Anneleri: Failler korunmasın, yargılansın

  • 13:07 18 Ocak 2025
  • Güncel
 
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 1034’üncü haftasında, 29 yıl önce katledilen Abdullah Canan’ın faillerini sordu. 
 
Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerinin 1034’üncüsünü gerçekleştirdi. Ellerinde taşıdıkları karanfiller ve kayıplarının fotoğraflarıyla Galatasaray Meydanı’nda buluşan Cumartesi Anneleri/İnsanları, bu haftaki eylemde 17 Ocak 1996’da Colemêrg’de (Hakkâri) gözaltına alındıktan sonra 7 kurşunla katledilen Abdullah Canan’ın (43) faillerini sordu. Bu haftaki basın açıklamasını İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri okudu.
 
Tehdit edildi
 
Abdullah Canan’ın ve ailesinin Colemêrg’de yaşanan hak ihlallerinden dolayı savcılığa başvurduğunu belirten Gülseren Yoleri, şu bilgileri aktardı: “Yedi akrabasıyla birlikte yaptıkları başvuruda, Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul hakkında suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine Yurdakul, Canan ve şikâyetçilerden iki kişiyi taburdaki makamına çağırarak kendisi hakkındaki şikâyetlerinden vazgeçmelerini istedi. Canan’ın, şikâyetinden vazgeçmeyeceğini söylediğinde, Binbaşı Yurdakul tarafından tanıklar önünde tehdit edildi.”
 
1996 yılında gözaltına alındı
 
Binbaşı Yurdakul’un Abdullah Canan’ı tehdit etmesinden sonra 17 Ocak 1996’da Gever-Wan karayolunda askerler tarafından otomobilinin durdurularak gözaltına alındığını ifade eden Gülseren Yoleri, “Canan’ın ailesi, yerel ve ulusal tüm makamlara başvurarak Canan’ın bulunmasını istedi, ancak onun gözaltına alındığı inkâr edildi. 21 Şubat 1996 günü, Abdullah Canan’ın ağır işkence görmüş cansız bedeni köylüler tarafından bulundu. Canan, yakın mesafeden atılan 7 kurşunla öldürülmüş, elleri, ayakları ve ağzı bağlı olarak Yüksekova-Esendere Karayolu’ndaki bir menfeze bırakılmıştı” ifadelerini kullandı. 
 
İşkencede sorgulandı
 
Daha sonra Yüksekova taburunda görev yapan itirafçı Kahraman Bilgiç’in, Abdullah Canan'ın taburda işkence ile sorgulandığını belirttiğini aktaran  Gülseren Yoleri, şöyle devam etti: “Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul’un talimatı ile Bölük Komutanı Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından silahla öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Albay Kamber Oğur, Yüksekova Savcılığı’na başvurarak gözaltına alındığı inkâr edilen Abdullah Canan’ı şubat ayında tabur karargâhındaki revirde, başı sarılı vaziyette gördüğünü söyledi.”
 
İhlal kararı
 
Abdullah Canan’ın ailesinin hukuksal çabaları sonucunda Kahraman Bilgiç, Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Yüzbaşı Nihat Yiğiter ve Üsteğmen Bülent Yetüt hakkında Diyarbakır DGM Savcılığı’nca soruşturma açıldığını kaydeden Gülseren Yoleri, şu bilgileri paylaştı: “Canan Ailesi’nin 1997 yılında başvurduğu AİHM, 26 Haziran 2007 tarihinde dava sonucunu açıkladı. AİHM 3. Dairesi, ‘Aralarında askeri personelin de yer aldığı tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere Abdullah Canan'ın gözaltında öldürüldüğü mahkememizce saptanmıştır. Canan, öldürülmeden önce ağır işkence görmüştür.’ tespitinde bulunarak, Türkiye'nin iç hukukundaki yaklaşımını şaşkınlık verici olarak değerlendirdi ve oy birliği ile yaşam hakkının esas ve usul yönünden ihlal edildiğine karar verdi.”
 
‘Hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz’
 
Abdullah Canan şahsında tüm kayıpların akıbeti ortaya çıkana kadar adalet arayışlarının süreceğini belirten Gülseren Yoleri, sözlerini şöyle tamamladı: “AİHM kararında Abdullah Canan’ı gözaltına alanların, işkence ile katledip bedenini kaybedenlerin isimleri yazılıdır. Abdullah Canan’ın faillerinin üzerindeki koruma kalkanı kaldırılana ve yeniden yargılanıp cezalandırılana kadar bu dava bizim için kapanmayacak. Kaç yıl geçerse geçsin Abdullah Canan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten ve devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”