Yoksulluk ve özel savaş politikaları: Çocukların geleceği tehlikede

  • 09:02 5 Eylül 2025
  • Güncel
AMED - "Çocuklarımız okula değil, uyuşturucuya sürükleniyor” diyen Rezanlı kadınlar, derinleşen yoksulluğa ve devletin özel savaş politikalarına dikkat çekiyor.
 
Yeni eğitim-öğretim yılı yaklaşırken aileler, artan enflasyon ve derinleşen ekonomik kriz nedeniyle eğitim masraflarını karşılayamadıklarını söylüyor. Ekonomik zorluklar nedeniyle birçok öğrenci okula devam edemiyor. Özellikle devletin Kürdistan’da yürüttüğü özel savaş politikalarıyla çocuklar ve gençler eğitimden uzaklaştırılıyor; uyuşturucuya ve fuhuşa sürükleniyor. Bu tablonun en çarpıcı örneklerinden biri ise Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesinde görülüyor. 
 
Uyuşturucu, fuhuş ve çocuk kaçırma olaylarıyla gündeme gelen ilçede, yeni dönemde çocuklarının eğitim masraflarını nasıl karşılayacaklarını konuşmak için kadınların kapısını çalıyoruz.
 
Kendi haline terk edilmiş Rezan’a giriyoruz
 
Rezan sokaklarına girdiğimizde özellikle duvar yazılamaları dikkatimizi çekiyor. Duvarlarda cihadist söylemler, temizliğin yapılmamasından kaynaklı biriken çöp yığını ve dolayısıyla oluşan koku ilçede kötü, “tehlikeli” ve “terkedilmiş” izlenimini veren bir atmosfer içeriyordu.
 
Yaşlarının 5 ve 15 arası olduğunu tahmin ettiğimiz çocukların sigaraya alıştırılması gözümüze takılıyor. Daha önce yapılan saha araştırmalarında Rezan’da yine aynı yaş gruplarında çocukların uyuşturucu maddeye alıştırıldığı öne sürülmüştü. Elimizde kameralarımızı gördüklerinde tepkileri ile karşılaşıyoruz.
 
Toplumsal baskının altında devam eden yaşamlar
 
Ekonomik krizin ve özel savaşın yükünü en çok taşıyan kadınlarla ilk olarak sohbet etmeye çalışıyoruz. Kadınlar yardım bekleyen ifadelerle kapı aralıklarından bizlere bakarak, “Konuşmayı çok istiyorum, söyleyecek çok şeyim var ama eşim görürse bana şiddet uygular” diyor.
 
Yine kapısının önünü temizleyen bir kadın ile karşılaşıyoruz. Kadınla sohbet etmeye başladığımızda bize çocuk yaşta evlendirildiğini, şu anda 37 yaşında olduğunu ve 8 çocuğu olduğunu söylüyor. Bunu söylerken evin önünü temizlediği hortumu zihinsel engeli olan çocuğu çekiştiriyor. Kadın derin bir iç çekiyor. Kadınların çoğu erkek zihniyetinden korktuğu için kameraya konuşamayacaklarını söylüyor.
 
Ardından, “Neden konuşmayalım, bizler de korkmayalım” diye çıkışan bir kadın konuşmaya karar veriyor.
 
‘Okul masraflarını nasıl karşılayacağım bilmiyorum’
 
Rezan’da bir sokakta seyyar olarak kıyafet satan Mevlide Gedizmenler, ekonomik olarak artık daha çok zorlandığını belirterek şunları söylüyor: “Bazen iş oluyor bazen olmuyor. İki çocuğum var, kızım okula başlayacak masrafı daha da arttı. Defter, kalem almakta zorlanıyorduk, şimdi de serbest kıyafetin kalktığını söylüyorlar, masraf iki kat daha arttı. Okul açılsa daha çok masraf çıkacak, onları nasıl karşılayacağım bilmiyorum. Kriz yüzünden her şey pahalı, sürekli zam geliyor. Markete her gittiğimde fiyatların arttığını görüyorum. Defter, kalem, okul kıyafetleri hiçbirini karşılayamıyoruz. Allah herkese yardım etsin, masraflar çok.
 
Şimdi ev kirasıdır, çocukların masrafıdır, çok zorlanıyoruz. Sabah geliyorum elbise satmak için, akşama kadar iş olmuyor kapatıp eve gidiyorum. Okul da başladı, artık insanlar hiçbir şey alamayacak.”
 
Çocuklar eğitime devam edemiyor
 
Öğrencilere okul formasını alamayacaklarını dile getiren Gülsüm Genç ise insanların zar zor karnını doyurduğunu söyleyerek sözlerine başlıyor. Hemen hemen herkesin kiracı olduğunu belirten Gülsüm Genç, elektrik ve su faturasının çok pahalı gelmesinden yakınıyor. Gülsüm Genç, öğrencilerin okula serbest kıyafetle gitmesi gerektiğini söyleyerek şöyle devam ediyor: “Televizyonda gördüm, sinirlendim, millete yine masraf çıkarıyorlar. Herkes ekonomik kriz yüzünden sıkıntı yaşıyor. Elektrik faturası gelince insanlar kriz yaşıyor, geçinmekte zorlanıyor. İnsanlar işsiz dolaşıyor. Torunum okula gidecek ama masraflardan dolayı belki devam etmeyebilir.
 
Çocuklar okula gidemiyor, bir iş yok, çalışsınlar diye uyuşturucuya alıştırılıyorlar. Diyarbakır’da dolaşsınlar, bütün çocuklara sahip çıksınlar, sigortalı işe girsinler. Öğrencilere formayı devlet verecekse giysinler. Bir evde üç-dört kişi okuyor, formayı nasıl alacaklar? Her şey o kadar pahalı olmuş ki…”
 
‘Çocuklar aç haliyle okula nasıl gitsin?’
 
Son olarak bu yıl okula gidecek olan torunlarının ihtiyaçlarını karşılarken zorlandıklarını aktaran Sude Uslu, şunları söylüyor: “Çocuklar geri kalıyorlar ve her şeyleri eksik. Ailesinin durumu uygun değil, babaları asgari ücretle çalışıyor, evleri de kira. Her şey çok pahalı olduğu için geçinmekte zorlanıyorlar. Bu devletin suçu, çare bulması lazım. Geçim sağlanamayınca çocuklar okuyamıyor, kötü alışkanlıklar ediniyor. Durumları olsa seve seve okurlar. Bu çocuklar aç haliyle okula nasıl gitsin? Devletin buna el atması lazım.”
 
‘Hepsini nasıl yetiştireceğim?’
 
İsmini vermek istemeyen bir yurttaş, maddi durumlarının kötü olduğunu  paylaşıyor. Ekonomik olarak bir çöküş yaşadıklarını dile getiren yurttaş, şunları aktarıyor: “Dört tane çocuk okutuyorum, eşim de serbest iş yapıyor. Para kazandığı zaman tokuz ama kazanmıyorsa aç kalıyoruz. İmkânlarım olsa burada da oturmam. Benim oğlum bu yıl okula gidecek, giyeceği formayı bir yere sorduk, bin 600 TL dedi. Ben dört çocuk okutuyorum, hepsini nasıl yetiştireceğim? Servisleri var, beslenmeleri var, kalem, defter birçok ihtiyaçları oluyor.”
 
‘Her bir okulun köşesinde esrar satıyorlar’
 
Yurttaş, çocukların eğitim olanakları sağlanmadığında madde kullanımına bulaşabildiklerine dikkat çekerken, Rezan’da bu anlamda güvenliğin hiç olmadığını vurguluyor. Yurttaş, şöyle sonlandırıyor: “Türkiye almış başını gidiyor, Allah sonumuzu hayretsin. Türkiye git gide batıyor, böyle bir cumhurbaşkanı başımızda olduğu sürece Türkiye batar. Bize, ‘Çocukları okutun’ diyor. Bize imkân verin ki biz de çocuklarımızı okutabilelim. Çocuklarım esrarkeş, hırsız olmasın. Gel de bu çocuğu bu semtte yetiştir, korkudan ben çocuğumu bakkala gönderemiyorum. Her yerde esrar, ‘torbacı’ var. Ben nasıl okutayım, her bir okulun köşesinde esrar satıyorlar. 
 
Öğrencilerin halini görmüyor musunuz, buralar berbat. Genel olarak kimse burada çocuklarını korkudan bakkala bile gönderemiyor.”