
Anadil hakkı için barış müfredatı ihtiyaç!
- 09:01 13 Eylül 2025
- Güncel
İSTANBUL - Anadilde eğitim hakkı için müfredatta değişiklik olması gerektiğini belirten Eğitim Sen üyesi Zeynep Torun, “Barış müfredatı dediğimiz bir müfredata gidilmeli” ifadelerini kullandı.
Milyonlarca Kürt, ana dilleri olan Kürtçe eğitim görme gibi temel bir haktan mahrum bırakılıyor. Kürt sorununun çözüm tartışmalarının yürütüldüğü bu yıl da okullar ana dilde eğitim hakkı olmadan başladı. Eğitim Sen İstanbul 8 Nolu Şube Kadın Sekreteri Zeynep Torun, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Temel sorunların çözülmediği yeni bir eğitim öğretim başlandığını söyleyen Zeynep Torun, ana dilde eğitim hakkının her bireye her yurttaşa eşit bir şekilde verilmesi gerektiğini vurguladı. Zeynep Torun, “Türkiye’de yüzyıldır önemli ve ciddi bir sorundur ana dilde eğitim hakkının her bireye her yurttaşa eşit bir şekilde verilmemesi. Ana dilin bir birey için ne kadar önemli olduğuna bakmak gerekir. Ana dil dediğimiz çocuğun doğduğu büyüdüğü toplumsal koşullarda ilk edindiği dil. Çocuğun ilk kendini ifade edebildiği, çevresiyle bağ kurabildiği iletişimdir. Çocuk daha anne karnındayken dünyayı algılayabildiği, sonra annesiyle bir bağ kurup var olabildiği, tam da birey olarak doğduğu noktada anne ile kopuşuyla kendi varlığıyla, kendi kimliğini açığa çıkarmış oluyor. Şimdi ana dilinde edindiği kendini var ediş biçimi biraz büyüdüğünde yani 6 yaşına geldiğinde çocuk anasınıfına başlıyor 7 yaşına geldiğinde ilkokul çağına gelmiş oluyor. Tam da kritik bir aşamada okula gittiğinde ailesinden aldığı ve çevresini oluşturduğu bu dili kullanamadığı bir alanla karşı karşıya geldiğinde aslında bu düşündüğümüzden daha da fazla zihninde probleme sebep oluyor” şeklinde konuştu.
‘Eşit yurttaşlık temelinde demokratik ve barışçıl çözümler gerekiyor’
Dilin bir kimliği temsil ettiğini ancak bu dilin yasaklanmasının bir asimilasyon politikası olduğunu ifade eden Zeynep Torun, eşit yurttaşlık temelinde demokratik ve barışçıl çözümler gerektiğini söyledi. Zeynep Torun, “Dil bir kimliktir, kimliğini ifade etme biçimidir. Bunun yok sayılması, görmezden gelinmesi asimilasyon politikası oluyor. Türkiye’de demokratik bir yaşam olduğunu söyleyemeyiz. Çocuklar okula gittiklerinde kendi kimliklerinin yok sayıldığı haliyle karşı karşıya kaldıklarını gördüklerinde çocuklarda çok ciddi bir bocalama gerçekleşiyor. Ulus devletçilik, tekli politikalar varken bu en katı uygulandığı ülkelerden bir tanesi Türkiye. Tüm politikaları, tamamen yok sayma üzerinde şekillendirilmiş. Bundan sonra böyle gidilemeyeceği aşikâr. Eşit yurttaşlık temelinde demokratik ve barışçıl çözümler gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Devletin sorumluluğundadır’
Anadilde eğitim evrensel bir haktır diyen Zeynep Torun, anadilinde eğitim görmek isteyen her bireye bu hakkı sağlanması gerektiğinin altını çizdi. Zeynep Torun devamında şunları söyledi: “Ülkemize baktığımızda Türkçe dışında konuşulan birçok dil var. Maalesef vatandaşlara bu dillerde eğitim olanağı sunulmuyor. Kürtçe, Lazca, Gürcüce gibi diller var. Ve yoğun bir şekilde de Kürtler bu talepte bulunuyor. Kürtlerin bu talebi de, Kürtçe ana dilde eğitim verirsek diğerleri de isteyecek denilerek sekteye uğratılmaya çalışılıyor. Ana dilde eğitim görmek isteyen her bireyin bu hakkı sağlanmalı. Bu sadece Kürtlerin sorumluluğunda olan bir şey değil. İsteme koşullarının sorumluluğu o toplulukta değil devletin sorumluluğundadır. Ana dilde eğitim evrensel bir haktır. Ana dilinde eğitim alamadıklarında kendilerini ortaya koyabilmek ve yetişkin hayatına geçişte birçok zorluklar yaşamaktadır. Bazen buradaki zorlukların üstesinden gelemeyen çocuklar okuldan ayrılmaya kadar giden bir durumla karşı karşıya geliyoruz.”
‘Sorunlar anadilimizde konuştuğumuz zaman çözülebilir’
“Başka yerden gelen öteki dil kabul ediliyor ama bu ülke içerisinde kullanılan bir dil tamamen görmezden geliniyor” diyen Zeynep Torun, sözlerine şöyle devam etti: “Ana dilini kullanmayan öğretmenler de var. Ben 18 yıldır öğretmen olarak eğitim sektöründeyim. Kendi ana dilimde eğitim alamamış bir bireyim. Kendim ilkokul birinci sınıfa gittiğimde Türkçeyi öğrendim daha sonrasında kendi ana dilimi tamamen unutacak duruma geldim. Bu bende ciddi sıkıntılara sebep oldu. Biz ilk temas ettiğimiz dili tamamen bıraktığımızda; düşünce yapılarımızın bile burada ne kadar etkilendiğini, sekteye uğradığını, görebiliyoruz. Diğer ülkelerde yabancı bir dil bilmek bir avantaj. Ülkemizde yaşayan, Türkçe dışında dil bilen bireyler aslında bu haliyle iki dil biliyor. Türkiye'de birçok toplumsal sorun yaşıyoruz. Toplumsal sorunlarla birlikte ekonomik sorunlarda yaşıyoruz. Buradaki bireylerin kendilerini en iyi biçimde ifade edip katkı sunabildiklerinde buradaki sorunların da birçoğunu aşmış olabileceğiz diye düşünüyorum.”
‘Müfredatta ciddi değişiklikler yapılması gerekiliyor’
Zeynep Torun son olarak müfredatta ciddi değişiklikler yapılmasını söyleyerek “Eğitim Sen 2006 yılındaki programda ana dilin her çocuk için gerekli olduğunu tüzüğünü aldık biz ücretsiz ve bilimsel bir şekilde ana dilde demokratik eğitimi savunuyoruz. Bundan kaynaklı sendikamıza ciddi soruşturmalar başlatıldı. Bundan sonraki süreçte ana dilde eğitim kampanyaları başlattık. En başta öğrencilerimizin ana dilinde eğitim alabilecekleri bir sistemin en kısa sürede oluşmasını istiyoruz. Başlatılan tüm soruşturmaların da geri çekilmesini istiyoruz. Müfredatta ciddi değişikliklere gidilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Barış müfredatı dediğimiz bir müfredata gidilmeli. 1982 Anayasası’nın 42. maddesindeki tek dil politikalarından vazgeçilmeli en başta. Mevcut müfredatta da bazı tarihsel sapmalar, tek tipçi yaklaşımlar söz konusu. Buradaki iyileşmeler ile tüm vatandaşların kendini bulabileceği müfredatın yeniden düzenlenmesi önemli” değerlendirmesi yaptı.