Amed Emek ve Demokrasi Platformu’ndan TED Koleji’ne tepki

  • 18:12 29 Eylül 2025
  • Güncel
AMED – TED Diyarbakır Koleji’nin diğer dilleri yok sayan eğitim anlayışına tepki gösteren Amed Emek ve Demokrasi Platformu, “Demokratik bir eğitim sistemi; bütün dillerin, kimliklerin, inançların özgürce kendini var edebildiği bir zemini mümkün kılmalıdır” dedi.
 
Amed Emek ve Demokrasi Platformu, TED Diyarbakır Koleji'nin, "26 Eylül Türk Dil Bayramı" nedeniyle düzenlediği etkinlikte çocuklara Türkçeyi övücü dövizler taşıtmasına ve bir çocuğa Karamanoğlu Mehmet'in Türkçe konuşma zorunluluğu getiren fermanının okutulmasına dair açıklama yaptı. Harita Mühendisleri Odası’nda yapılan açıklamaya, çok sayıda kişi katıldı.
 
 Açıklamayı platformun Dönem Sözcüsü Sedat Sever okudu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı “Belirli Günler ve Haftalar” listesinde “Türk Dil Bayramı”nın yer almadığına dikkat çeken Sedat Sever, “Ancak ders içerikleriyle ilişkisi göz önüne alınarak dil bayramlarının kutlanması, dilin önemini vurgulamak açısından elbette eğitim kurumlarında gerçekleştirilebilir. Burada sorun, dil bayramının kutlanması değil; etkinlik içeriğinde tek dil dayatılarak, kamusal alanda diğer dillerin yasaklanmasını meşrulaştıran bir anlayışın çocuklara aktarılmasıdır” tepkisinde bulundu.
 
‘Her dil kendi içinde bir dünya’
 
Eğitim kurumlarında düzenlenen etkinliklerin amacının, öğrencilerin demokratik gelişimine katkı sunmak olması gerektiğini vurgulayan Sedat Sever, bunun da çoğulculuğu esas alan, tüm dilleri ve tüm toplumsal kesimleri kapsayan bir anlayışla mümkün olduğunu belirtti. Ancak bu şekilde, ideolojik bir aygıt haline getirilmiş ve ayrımcılık ile eşitsizlik üreten “tekçi eğitim sistemine” karşı, eşitlikçi ve özgürlükçü bir eğitim anlayışının koşullarının yaratılabildiğini sözlerine ekleyen Sedat Sever, “Diller, insanlığın hafızası ve kültürel zenginliğinin taşıyıcısıdır. Her dil, kendi içinde bir dünya, bir yaşam biçimi, bir toplumsal bellektir. Anadil, bireyin kimliğinin temelidir; duygu, düşünce ve hayallerini özgürce ifade etmesinin aracıdır. Tüm diller eşsiz ve kıymetlidir. Farklı dillerin özgürce yaşaması, toplumların barış, demokrasi ve eşitlik içinde bir arada var olmasının ön koşuludur. Dünyada barış içinde birlikte yaşayan toplumlarda çok dillilik ve çok kültürlülük hâkimdir; herkes kendi anadili ve kültürüyle eğitim görmekte, farklılıklara saygı duyulmaktadır” şeklinde konuştu.