Konferanstaki küresel dayanışma yeni bir eşik yarattı

  • 10:00 8 Aralık 2025
  • Güncel
Melike Aydın 
 
İSTANBUL - Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı, Kürt sorununda çözüm arayışlarını küresel düzeye taşıdı. Konferans Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması, Kürt sorununda demokratik çözüm önerilerinin konuşulması için yeni zeminlerin yaratılması zorunluluğunu ortaya koydu.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti) düzenlediği “Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı”, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın paradigmasını merkeze alarak uluslararası alanda büyük bir ilgi topladı. Bask'tan Güney Afrika'ya dünyanın farklı yerlerinden gelen katılımcıların deneyimlerini aktardığı buluşmada Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı Îlham Ehmed, telekonferans aracılığıyla Rojava'daki çözüm pratiğini gündeme getirirken, Kürt sorununun çözümünde uluslararası dayanışmanın ve Abdullah Öcalan'ın fikirlerinin kritik rolünü gözler önüne serdi.
 
Kürt sorunu ve benzer sorunların çözümünde uluslararası dayanışmanın zemini
 
Gerek katılımcılar gerekse de izlemeye gelenlerin heyecanı ve ilgisi oldukça yoğundu. Yüz yılı aşan süredir Kürt varlığının yok sayılışının, 50 yılı aşan süredir devam eden Kürt özgürlük mücadelesinin konuşulduğu, Bask’tan, Sinn Fein’e çatışma çözümleri üzerinde deneyimlerin aktarıldığı konferans, Kürt sorununun çözümü için uluslararası bir dayanışma ortamı oldu. Katılımcıların düzeyi Kürt sorununun uluslararasılığının geldiği noktanın göstergesi olurken, Kürt özgürlük mücadelesi etrafında gelişen somut ve felsefi çözüm öneren Abdullah Öcalan’ın paradigması ise dünyanın farklı coğrafyalarında nasıl çözüm üretileceğine dair de fikir oluşturdu. Konferansa gösterilen ilgi tam da bu nedenlerden kaynaklandı.
 
Îlham Ehmed konferansa fiziken katılmaması
 
Konferans özellikle çözüm bekleyen Kürt halkı tarafından ilgiyle karşılandı. İki gün süren konferansa en çok ilgi ilk gün oldu. Bunun en önemli nedenleri arasında Îlham Ehmed’in telekonferans yöntemi ile katılmasıydı. Aslında Türkiye’ye fiziken gelmesi umulan Îlham Ehmed’in telekonferans yöntemiyle katılması Rojava’yı tek yürek halinde takip eden Kürt halkının Türkiye’ye olan güvensizliğinin devam etmesini sağladı, ancak yine de uzaktan da olsa doğrudan hitabetinin kendisi salonda bulunan Kürtler ve dostlarında heyecan uyandırdı. Îlham Ehmed, konferansa katılmış olsaydı çok daha farklı bir atmosfer olacağı kesindi. Ayrıca Türkiye’de devam eden müzakere sürecine de büyük katkıları olacak ve barış için önemli bir adım atılmış olacaktı. Îlham Ehmed de aslında konuşmasında bunu “Türkiye’deki ortamın henüz hazır olmaması” şeklinde yorumladı ve barışa katkı sağlamasının Türkiye’ye gelerek sağlayabileceğine konuşmasında iki kez değinerek vurguladı. Aslında Türkiye’de bazı çevrelerin Mesut Barzani’nin Cizre’ye gelişinde gösterdiği olumsuz tavrın bir yansıması olarak da değerlendirmek söz konusu olabilir. Ancak Kürdistan’ın iki farklı bölgesinden temsilcilere gösterilen onayın ve direncin gerilimi Türkiye’nin sürece yaklaşımının aynası niteliğinde oldu.
 
Savaşın ortasında kadın erkek eşitliğine zemin yaratan bir vaha vurgusu
 
Îlham Ehmed konuşmasında, Rojava’da kurulan farklı ulusların ve inançların bir arada yaşayabileceğine dair bir pratiği sergilediklerini, Suriye’deki savaş ortamında dahi kimsenin katledilmediği bir havayı yarattıkları gerçeğini ifade etti. Özellikle kadın ve çocukların hedef alındığı, katledildiği savaş ortamında kadın erkek eşitliğine dair vurgusu da önemliydi. Îlham Ehmed, Rojava’da bu pratiğin sergilenmesinde Abdullah Öcalan’ın etkisine işaret ederek, Kürt sorununun çözümünde diyaloğun, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün ve sınırların açılmasının önemine değindi. Îlham Ehmed’in konuşmasının ardından gerçekleştirilen yoğun alkışlar aslında dünyada demokratik bir çözümün mümkünlüğünün yarattığı coşkunun da göstergesi oldu.
 
‘Kürt partilerinin sürece verdiği destek yansıdı’
 
Konferansta Güney Kürdistan Bölgesi yönetimlerinde yer alan PDK ve YNK temsilcilerinin konferansın açılış konuşmalarında yer alması, hem Kürt halkının, farklı çevrelerle yan yana gelmesi ve ortak hareket etmedeki olumlu çabalarının, hem de bu çevrelerin Abdullah Öcalan’a verdiği desteğin göstergesi oldu.  
 
Paradigmanın yarattığı etki
 
Konferansın kuşkusuz en önemli kısmı Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği mesajı oldu. 5-7 Mayıs’ta PKK’nin feshi için yapılan kongreye hitaben gerçekleştirdiği konuşmasının özeti niteliğindeki mesajla Abdullah Öcalan, paradigmasının çerçevesini dünyaya yeniden duyurmuş oldu. Böylece hem enternasyonal dayanışmanın hem de paradigmasının uluslararası düzeyde tartışılmasının da önünü açmış oldu. Elbette ki paradigmasına katılımcıların çok da yabancı olmadığı aşikar. Nitekim Meksika’dan 11 bin kilometre yol kat ederek geldiğini söyleyen 78 yaşındaki Marksist filozof John Holloway bu kadar uzağa gelmesinin sebebi olarak Abdullah Öcalan’ın paradigmasının kendisinde yarattığı etkiye işaret ederek bu etkiyi “11 bin kilometre uzaktan bile görülebilecek kadar güçlü parlayan bir ışık’ şeklinde tarif etti. Aynı şekilde İtalya Volt Parti Eşbaşkanı Daniela Patti de “Sizden ilham almak için buradayız” dedi ve ulus devletlerin aşılması gerekliliğine, demokratik konfederalizmin önemine vurguda bulundu.
 
Paradigmanın tartışılacağı farklı zeminlere duyulan ihtiyaç ortaya çıktı
 
Abdullah Öcalan’ın paradigmasının özet niteliğindeki mesajı temel olarak Marksizmin çelişkilerine, sınıf mücadelesinin yetersiz kaldığı noktalara dikkat çekti. Bu anlamıyla özellikle Türkiye’deki Marksist çevrelerde yoğun tartışmaların yaşanacağı tahmin edilirken, paradigmanın hem Türkiye’de hem de uluslararası düzeyde tartışılması gerekliliği açığa çıktı. Bu da bu paradigmanın daha fazla tartışılabilmesi için yeni zeminlerin oluşturulmasını da zorunlu kılıyor.
 
Marksizm’e dair eleştiri ve özeleştirinin tarihi anları
 
Abdullah Öcalan mesajında, Marksizm’in kadın özgürlüğü, eko-kırım gibi sorunlardaki yetersizliğinin nedenlerine vurguda bulunurken, devam eden kapitalist modernitenin arka planındaki tarih ve kastik katil mirasından bahsetti.  Abdullah Öcalan hem Kürt sorununa hem de insanlığın ortak sorunlarının demokratik toplum sosyalizmi ile çözüleceğini işaret ettiği mesajında Kürt sorununun yasal zeminde çözülmesinin üç temel ilkesini ortaya koydu. Bu bağlamda demokratik bir toplumun inşası için “eşit yurttaş yasası”, “barış ve demokratik toplum yasası”, “özgürlük yasaları” ve demokratik mücadelenin güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Marksizm’in artık aşılması anlamında gerçekleştirdiği mesajı dinleyenler o konferans salonunda aslında tarihi bir ana tanıklık etti. Ancak Abdullah Öcalan Marksizm’i eleştirirken öte yandan PKK tarihine de atıfta bulunarak özeleştiri verdiğinin de altını çizdi. Tabi ki mesajda birbiri ile eş değer ve bütünlüklü pek çok konu başlığı tartışılmayı bekliyor.
 
Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talep edildi
 
Konferansta en çok öne çıkan başlıklardan biri de Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve umut hakkının tanınması talebi oldu. Akademisyenler ve Nobel ödüllü isimler, Öcalan’ın tarihsel rolünü hatırlatarak Türkiye’nin bu konuda adım atması gerektiğini ifade etti.
 
‘İktidar medyası, resmi basın kuruluşları ve muhalif medya’
 
Katılımcılar arasında dikkat çeken bir diğer isim iktidar çevrelerine yakın Mümtazer Türköne oldu. Bunun yanı sıra İrfan Aktan, Ercüment Akdeniz, Hakkı Özdal, Banu Güven, Nurcan Baysal ve Şirin Payzın gibi gazeteciler konferansı takip etti. DPA, New York Times ve The National News gibi uluslararası kuruluşlar ilgi gösterirken, Anadolu Ajansı ve TRT başta olmak üzere Türkiye’nin resmi basın kuruluşları konferansı izlemedi. Muhalif medya da büyük ölçüde katılım göstermeyerek konferansı yerinden takip etmeme tercihini ortaya koydu. Konferansın kamuoyuna aktarılması sorumluluğunu ağırlıklı olarak özgür basın üstlendi.
 
Sonuç olarak iki gün süren konferans, Îlham Ehmed’in fiziki katılımının sağlanamaması gibi olumsuz durumlara rağmen pek çok kapının da açılmasını sağladığı söylenebilir.