Siyasete dair devlet ve toplum eksenli tanımlamalar
- 09:07 21 Temmuz 2023
- Jıneolojî Tartışmaları
“Demokratik uygarlıkta siyaset toplumsallıkla bağlantılı ele alınmaktadır. Siyasetin devletleşmeden çok önce topluma ait olan ve toplumsal sorunlara çözüm bulmak için esas alınan bir yapılanma olduğu tezine dayanıyor ki burada siyaset, zora ve şiddete değil ikna ve söze dayalı gelişiyor.”
Nagihan Akarsel
Siyaset kavramı, demokrasi, siyaset ve özgürlük kavramları ekseninde yeniden tanımlanmaya ihtiyaç duyarken 20. yüzyılın ortalarında bu ihtiyacı en derinden hisseden ve bunun arayışına giren Hannah Arendt olmuştur. Arendt, siyaseti özgürlük amacıyla yapılan, insan eyleminin gerçek anlamda ortaya çıktığı, insan özgürlüğünün ortaya konabildiği bir çoğulluk alanı olarak ifade etmiştir. Ve başka bir dünyanın mümkün olduğunu belirtmiştir. Fatmagül Berktay da “Siyasete katılmak, kolektif eylemde bulunmak, siyasetin bugün var olan o kötü anlamını yıkıp gerçek anlamda sorumluluk üstlenmek aynı zamanda özgürleşmemizi de getirecek bir şeydir” diyerek Arendt’i tamamlamaktadır.
Ancak siyaset kavramı ile ilgili tanımlamalara başvurduğumuzda bir yandan iktidar, sermaye ve devlet diğer yandan özgürlük, demokrasi ve toplum kavramları ile beraber kullanıldığına tanık oluyoruz. Bir yanda tahakküm, denetleme, kural, yasa, esas momentler olurken diğer yanda özgürlük, sorumluluk, açıklık, ikna, anlamak, “toplumun hayati sorunları çözme sanatı” (Abdullah Öcalan, Özgürlüğün Sosyolojisi) gibi tanımlamalar dikkat çekiyor.
Her iki kavram da yönetme ve yönetim anlamlarında kullanılıyor
En bilinen tanımlama üzerinden bir giriş yaparsak siyaset ve politika terimleri eş anlamlı olarak kullanılmakta. Siyaset doğuda, politika ise batıda kullanılan birer sözcüktür. Siyaset Arapça, politika Grekçe kökenli. Siyaset “sys” kökünden gelmekte, atların bakımını yapan, onları tımar eden, eğiten adamdan yani seyisten adını aldığı iddia edilmekte. Siyaset, batıda ise poitika, politics, politica kavramına denk gelmektedir. Politika sözcüğü Grekçedeki “polis-/polit-/poli” kökünden türemiştir. “polis-/polit-/poli-“ kökü şehir, devlet; yönetim metodu/yolu; vatandaşlık, hükümet gibi anlamlar taşımaktadır.” “-ikos” ise hem ev hem de -ile ilgili, ilişkin anlamına gelir. Sonuç olarak politikos yönetimle ilgili, yönetim metoduna ilişkin anlamlarını barındırır. Genel olarak şehir yönetimi anlamını karşılıyor. Güncel anlamda her iki kavram da devlet işlerini düzenleme ve yürütme ile ilgili özel görüş ya da devlet yönetme ve yönetim anlamlarında kullanılıyor.
Devletli uygarlık tarihi boyunca siyaset üzerine hem doğuda hem batıda çok sayıda kitap yazılmış, kavram açıklanmaya çalışılmıştır. Platon Devlet, Aristo Siyaset, Machivelli Prens, Montesqueiu Kanunların Ruhu, Tocquevelli Amerika’da Demokrasi, Weber Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu kitapları ile siyaseti tanımlamaya çalışmışlardır. Doğuda ise İbn’i Haldun’un Kitabu’l İber adlı yedi ciltlik kitabına yazdığı Mukaddime’si, Farabi’nin İhsan’ül Ulum (İlimlerin Sayımı) kitabı, Gazali’nin Nasihatü’l Mülûk kitabı, Maverdi’nin El Ahkamu’s Sultaniye, Nizamülmülk’ün Siyasetname gibi kitapları örnek verilebilir. Siyasetnameler hükümdarlara yönetimde izleyecekleri politikaları gösteren tavsiye kitapları olarak Doğu hafızasında yer almıştır. Ayrıca dönemin siyasal durumunu, sorunlarını ortaya koyan layihalar da kaynak niteliğinde olan belgelerdir. Genelde devlet ile ilgili konular ele alınmakta ve yöneticinin yapması gerekenler sıralanmaktadır.
Devlet eksenli siyaset
Öz itibariyle bürokrasiye, orduya ve yasaya dayanan devlet eksenli siyaset, iktidar olgusuyla bağlantılı tahakküm anlayışını doğuran bir yerde durmakta. Burada iktidarı yönetim ile aynı kefeye koyan yaklaşımlar ise konunun açıklanmasını daha da zorlaştırmakta. Oysa iktidar daha çok hâkim olma anlamına gelmekte yönetim ise toplumun kendini sürdürmesinin meşru yöntemi olmakta. Bu anlamda devlet eksenli siyaset tanımlamalarında “toplum en iyi nasıl yönetilir ve ihtiyaçlarına cevap olunur” sorusundan ziyade “toplum en iyi nasıl denetlenir ve iktidarın çıkarına hizmet ettirilir” anlayışı öne çıkmaktadır. Devlet eksenli tanımlamalarda dikkat çeken temel husus siyasetin savaş, şiddet gibi anlamları çağrıştırması ve çıkarlardan bağımsız yaklaşımın imkânsız olduğu algısıdır. Bu nedenle genel olarak iktidarı kullanma, kıt kaynakların bölüşümü, aldatma ve manipülasyon yapma gibi kavramlarla birlikte ele alınmaktadır. Yine siyasetin bugün büyük çoğunlukta belli kişilerin işi ya da yalan, hile, şiddet vb. ile sürdürülen kirli, uzak durulması gereken bir alan olarak tanımlanması, egemen cins, sınıf ve ulusun, kendisi dışında kalan kesimlerin uzak durmasını sağlamak amacıyla yarattıkları algı ve bununla bağlantılı yaşanan bir durum olmaktadır.
Toplum eksenli siyaset
Demokratik uygarlıkta ise siyaset toplumsallıkla bağlantılı ele alınmaktadır. Siyasetin devletleşmeden çok önce topluma ait olan ve toplumsal sorunlara çözüm bulmak için esas alınan bir yapılanma olduğu tezine dayanıyor ki burada siyaset, zora ve şiddete değil ikna ve söze dayalı gelişiyor. Ve birlikte yaşamı ören ortak akıl olarak siyaset belirleyici rol oynuyor. Bu konuda ana soylu toplumları referans gösteren Heide Göttner Abandroth siyasetin ya da politikanın tüm kararlarda görüş birliği yani konsensüs olduğunu ifade ederken böylesi bir ilkenin hayata geçmesi için toplumun özel olarak buna göre örgütlenmiş olması gerektiğini de belirtir. Ayrıca “Konsensüs ilkesini uygulamak, topluluk düzeyinde ve yerel/bölgesel düzeylerde karar verme bakımından birbirine bağlı olan küçük ya da büyük bir meclisler sistemi geliştirmek anlamına gelmektedir” diyerek bu örgütlenme tarzında meclislerin önemine dikkat çekmektedir. Aslında bu karar mekanizmalarına ve işleyiş biçimlerine aşina olduğumuzu toplumsal yaşamın doğal akışında fark ettiklerimiz ya da aktarılanlarla bir kez daha anlıyoruz.
Dayê Ayşe’nin siyaset tanımlaması
Bu anlamda, farklı halkların ve inançların birlikte yaşadığı bir kent olan Hasekî’de bir jineolojî dersi esnasında 60 yaşlarında Dayê Ayşe isimli Êzidî bir kadının siyaset tanımlamasını da buraya almak istiyoruz. Dayê Ayşe, “Siyasetin atları hile, yalan dolan ile terbiye eden kişilerle tanımlanması doğru değil. Siyaset sorunları ortak irade ile çözme, birlikte karar alma, bunun için toplantılar yapma, eğitimler vermedir bence. Eskiden bir topluluğun ileri gelen kadınları bir ağacın gölgesinde bir araya gelir sorunlara çözüm arar, toplantı yaparlardı” diyerek siyasetin toplumsal karşılığına dair bir tanımlama yapar. Sorunların ortak bir şekilde bir ağacın gölgesinde tartışıldığını belirten Dayê Ayşe, aktardığı pratik üzerinden siyaset tanımlamasını yaparken, yaşanılan deneyimi teorize de etmektedir.
Not: Yazının Devamı ‘Halkın İrade ve Karar Gücü Olması’ başlığıyla haftaya yayınlanacaktır.
Bu yazı, Jineolojî dergisinin “Demokratik Siyaset” dosya konulu 14. sayısından kısaltılarak alınmıştır.