Doğu Kurdistan’da yaşamın doğuşu (2)

  • 09:03 26 Temmuz 2024
  • Jıneolojî Tartışmaları
 
"Bu topraklardaki antik ritüeller ve törenler arasında Anahita ibadet merkezlerinde gerçekleştirilen yılan tanrıçası ile ilgili törenler öne çıkar. Kürdistan’ın birçok köyünde kadınlar, ev kutsansın, hasadı artsın diye nohut, buğday gibi tahıllardan tanrıçalara adaklar adarlar. Bu adaklar, yılanların tanrıçasına bağlanır ve Çarşamba günü gibi kutsal zamanlarda yapılır."
 
Evin Zilan 
 
En eski ve en tarihi kültürlerden bir diğeri Bradosti kültürü veya Zagros'un kökeni, geç Paleolitik çağın en eski kültürüdür. 19.000-38.000 yıl önce yaygınlaşmıştır ve bu kültür orta Zagroslardan Kirmanshan'a, Loristan'a, güney Kürdistan ve Bahtiari'ye, Fars ve Huzistan'ın bir kısmına kadar uzanan bir alanı kapsar. Bu kültür, Musterian kültüründen (Orta Taş Devri'nde taş alet yapım işlerinin merkezi olarak anılır) sonra ortaya çıkmıştır ve sonunda Zerzi kültürüne dönüşmüştür. Zerzi kültürü, M.Ö 8.000-18.000 yıl arasına tarihlendiği tahmin edilen Geç Paleolitik ve Mezolitik kültürlerden biridir.
 
Paleolotik ve demir çağ izleri 
 
Paleolitik çağa ait en eski insan yerleşimi izlerinden biri de Hacic köyünde bulunmuştur, arkeologlara göre yaşı 40.000 ila 12.000 yıl arasındadır. Roar köyü yakınlarında bulunan Demir Çağı'ndan kalma insan yerleşimi izleri, birkaç yerleşim alanını ve yaklaşık 3000 yıllık kubbe çatılı büyük bir taş mezarı kapsar. Ayrıca, Tengiver köyü yakınlarında Demir Çağı eserleri gözlemlenmiştir. Günümüzde de toplumun inancının parçası olarak devam eden kadim geleneksel törenlerin varlığı bu toprakların ne kadar kadim olduğunu gösterir. Komünal bir tören olan ve değerleri, inançları oluşturmakla ve daha çok da sosyal uyumu sağlamakla ilgili olan Pir Şalyar gibi törenlerin yapılıyor olması buna örnektir.
 
Newroz ve yağmur çağırma ritüelleri 
 
Palengan’daki Newroz bin yıllık bir gelenektir, Newroz’dan 20 gün önce Hewraman’ın Palengan köyünde kutlamalar neşe ile başlar. Aynı şekilde, günümüze kadar gelmiş birkaç ritüelden biri olan yağmur çağırma ritüeli, önemli semboller olan ana tanrıça, tarım ve yılan sembollerini içerir. Şu anda Doğu Kürdistan'ın bazı bölgelerinde uygulanan tarım topraklarının bereketi için Ana Tanrıçaya dua etme ve kutsama şeklidir. Tanrıça Anahita ile ilgili bu ritüel günümüzde de yaşamaya devam eder. Bu ritüelin bir başka özelliği de toplu insan hareketi içermesidir; bir yerden başlayıp nehir ve pınarlarda son bulur. Bu topraklardaki bir diğer antik ritüel ve tören ise Anahita ibadet merkezleri olan Kirmanşah, Karand ve Kangavar'daki yılan tanrıçası ile ilgili ritüeldir. Bu törende pınarların başında toplanan halk, yılanların tanrıçasını kutlamak için tahıl ve buğdaydan özel bir yemek hazırlayarak herkese dağıtıyor ve buna Nazri Şahmaran diyorlardı. Kürdistan’ın birçok köyünde kadınların bugün bile ev kutsansın, hasadı artsın diye nohut, buğday gibi tahıllardan bu tanrıçalara yaptıkları haftalık veya yıllık adakların kökeni yılanların tanrıçasına bağlanır. Adak için özel bir zaman olan Çarşamba haftanın kutsal günlerinden biridir.
 
Anahita ibadet merkezleri ve Nazri Şahmaran ritüeli
 
Bu topraklardaki bir diğer antik ritüel ve tören ise Anahita ibadet merkezleri olan Kirmanşah, Karand ve Kangavar'daki yılan tanrıçası ile ilgili ritüeldir. Bu törende pınarların başında toplanan halk, yılanların tanrıçasını kutlamak için tahıl ve buğdaydan özel bir yemek hazırlayarak herkese dağıtıyor ve buna Nazri Şahmaran diyorlardı. Kürdistan’ın birçok köyünde kadınların bugün bile ev kutsansın, hasadı artsın diye nohut, buğday gibi tahıllardan bu tanrıçalara yaptıkları haftalık veya yıllık adakların kökeni yılanların tanrıçasına bağlanır. Adak için özel bir zaman olan Çarşamba haftanın kutsal günlerinden biridir.
 
Yarsan düşünce biçimi ve semboller
 
Yarsan düşünce biçiminde adı geçen semboller ve işaretler, su (saflık ve kutsallığın sembolü), mağara (korunma ve karanlığın, mağaranın ışığı ise hakikatin ve anti-hakikatin sembolü) gibi işaretlerdir. Mağara aynı zamanda kadınlığın sembolü olan kadın rahmi şeklindedir. Muhammed ve Buda gibi figürlerin mağaraya saklanmış olmaları da tesadüf değildir. Ayrıca mağaradan akan su, saflığı, rahmi ve kendi kendini doğurmayı temsil eder. Hatta, Kaslan’daki (Babayadgar çeşmesi) ve Zemzem (Şah İbrahim) gibi Yarsanların pek çok kutsal mekânı kadın rahmi şeklindedir ve dişiliğin odağıdır. Mitra devrinde güneşin doğuşunu ve günün başladığını haber veren horoz da bir semboldü. Yaresan ritüellerinde horoz kurban edilen bir hayvandır, çünkü yaşamın kaynağı oldukları için dişi hayvanların kurban edilmesi yasaktır.
 
Manna Konfederasyonu ve yönetim sistemi 
 
Kuşkusuz her bakımdan tarihsel bir geçmişe sahip toprakların yönetim biçimi otoriter ve merkezi yönetim olamaz. Bu toplumların yönetimi biçimi de kadınların ve annelerin aynı demokratik aklını temel almıştı ve toplumun tamamı aktif ve kapsamlı bir şekilde yönetime katılıyordu. Demokratik konfederasyon sisteminin Man'na çağına kadar uzanan kadim kökleri vardır, ana-kadın toplumunun ve Zagros topraklarının demokratik kültürünün devamı niteliğindedir. Bu konfederasyon M.Ö 6000- 8000 yıllarına tarihlenir. Bu konfederasyonun ayırt edici özelliği insanların hayatın tüm alanlarına aktif ve gönüllü olarak katılımıdır. Yaratıcı tanrıçanın adı Manna-Adad’dır. Esas işleri tarım ve hayvancılık olarak at yetiştirmek de oldukça yaygındı. Genel olarak denilebilir ki bölgenin coğrafi koşulları ve dağlık yapısı nedeniyle kadınlar ve erkekler, dağlarla yakından ilişkiliydiler, bugün dahi bu özellikleri kültürlerinde ve geleneklerinde görmek mümkündür. Hatta bazı bölgelere ve dağlara annelerin adları veya Zerdüşt kültürünün etkisiyle adlar verilmiştir, bu, bu bölgedeki ana tanrıça kültürünün etkisinin bir işaretidir. Mesela, Maku şehrinin adının pek çok tanımı vardır. Maku, Mag dağları (Zerdüşt rahiplerin Mag’ı) anlamına gelen Mag ve Kuh olmak üzere iki kısımdan oluşur. Çünkü Zerdüşt Urmiye gölü çevresinde dünyaya gelmiştir. Maku’nun başka bir tanımı da Mak (anne) ve Kuh (dağ) yani anne dağıdır. Mannaililer, Urmiye gölünün güneyinde ve çevresinde yaşarlardı. Başkentleri Izirto ya da Zardeh Zirte idi. (Günümüzde Ziviyeh veya Sakez olarak bilinir.)
 
Eyalet sistemi 
 
Urartuların ve Asurluların Manna konfederasyonu eyalet sistemiyle yönetiliyordu bu eyaletlerin bazıları, Surikaş (günümüzde Sakez), Lamsi (Zarinerud nehrinin kuzeyi), Odiş (Urmiye gölünün doğusu), Arsyanşi ve Arştiyana vb. eyaletleridir. Bazı Manna konfederasyonu kaynaklarına ve buluntularına göre Bukan, Sine, Serdaşt, Sakez, Şıno, Mahabad, Piranşar, Baneh, Miyandoav, Neqede ve Melkendi etrafındaki bölgelerde yoğunlaşmıştır. Mannailer zamanında yönetim sistemi Senato ve meclis şeklindeydi ve kişilere yönetim görevleri kişilerin niteliklerine ve ihtiyaçlara göre verilirdi. Hatta bugün Şah olarak bilinen ilk tabakanın yöneticisi insanların ortak kararı ve kişinin yeterliliğine göre seçiliyordu. Birinci kişinin görevleri senato tarafından belirlenmişti. Luluiyan ve Gutiyan’dan daha fazlası olan Medler hariç olmak üzere, Zamva’nın selefleri (Manna ülkesinin iç kısımlarına Zamva deniliyordu), Sonbi, Komordi, Misisi, Hazano gibi diğer kabileler Manna sisteminde yer alıyordu.
 
Zagros halklarının isyanı 
 
Bu etnik gruplar, bir federasyon ve sistem içinde bir arada yaşamışlardır ve Zagros kültürünün oluşmasında önemli rol oynamışlardır. Halklar krallara köleliği ve zulmün hiçbir şeklini kabul etmemişler, toplumun iradesine aykırı davranan kralları cezalandırmışlardır. Bu isyankâr tavır günümüze kadar devam etmiştir. Zagros halkları, özellikle Doğu Kürdistan Kürtleri, iradelerine rağmen uygulanan rejim politikalarına hala karşı çıkmaktadırlar. Bu tarihi örneklerden bir tanesi, M.Ö 7. yüzyıldaki Asur saldırısı ve Aştar, Ahaştari’nin başkent Iziritu’dan Urmiye’ye kaçışıdır. Halk isyan etmiş ve Aştar’ı öldürüp, ölüsünü Barzan’a atmışlardır. Bazı tarih yorumcularının görüşlerine göre, krallığın liyakat esasına göre ve konfederasyon kanunlarına göre belirlendiği Manna'da, muhtemelen Aştar’ın kendisini ön plana çıkartıp mutlak kral ilan etmesi halkta hoşnutsuzluk uyandırmıştır.
 
Med Konfederasyonu ve yönetim felsefesi 
 
Manna’dan sonra Med konfederasyonu rol oynamıştır ancak, diğer konfederasyonlardan daha kısa ömürlü olmuştur. Med konfederasyonu döneminde, yönetim sistemi organize edildi, daha geniş ve güçlü bir ittifak oluşturuldu ve ordu daha düzenli ve güçlü hale getirildi. Bu dönemde Zerdüşt felsefesinin etkisiyle meydana gelen inanç değişiklikleri ve kültürel değişimler önemlidir. Bu dönemde yani kabilelerin ve farklı halkların otonomisi zamanında, krallarını demokratik ve ortak kararla seçmişlerdir ancak kölelik ve zulüm bu topraklara yabancı şeylerdir ve bu kültür gelişmemiştir. Savaşlarda bile esirleri köle yapmamışlar ve şehirleri yağmalamamışlardır. Kassitlerle ittifak bu konfederasyonun kültürel ve askeri gücünü arttırmıştır. 
 
Daha geniş ve güçlü bir ittifak ve ortaklık sahte rekabeti azaltmış ve yönetim sisteminin ve toplumun damarlarına daha çok güç vermişlerdir, bu yaklaşım konfederasyon felsefesinde önem taşır. Sistemin temelini oluşturan yönetim felsefesi ve yaşam kültürüdür. Medyan konfederasyonundan sonra bugünkü Hemedan şehri konfederasyonun başkenti olarak kabul edilmiştir. Medler Konfederasyonunun lideri olan Diyako'nun önemli hedeflerinden biri, sosyal sorunları çözmek ve toplum içinde birlik oluşturmaktı, bu sorunlardan biri de sınıf farklılıklarının dolayı toplum üzerinde yarattığı baskıydı.
 
*Bu yazı, Jineolojî dergisinin “Rojhilat” dosya konulu 28. sayısından kısaltılarak alınmıştır.
 
*Yazının devamı “Doğu Kürdistan’da Müzik ve Sanat” başlığıyla haftaya yayınlanacaktır.