Zılgıtlar dağlarda kutsandı

  • 09:07 18 Mayıs 2022
  • Kadının Kaleminden
“Kürdistan’ın dört parçasından dağlara yol alan, zikzaklı zorlu yollardan yaratıcı, üretken, emekçi, aşk dolu yolculuklara çeviren mücadelenin her anından zevk alan, duygu ve düşüncelere karşı Osmanlı'yı kurmayı hayal eden AKP-MHP  zihniyetiyle savaşım anı anına sürmekte. Yaşadığımız çağın özgürlüğün elinden alındığının farkındalığı ile insanca yaşayabilecek bir toplum gerçekliği için özgürlük savaşımını dağlarında vermektedirler.”
 
Jîn Kobanê
 
Destan; Yunancada “söz, kelam” üç kelimeyle karşılık bulur; mitos, epope ve logos. Mitos genel olarak söylenen ve duyulan sözü anlatır; masal, efsane, öykü anlamına gelir. Bu, mitosa olan güveni de sarsar. Çünkü insanların gördüklerini, duyduklarını anlatırken abartma yoluna gittiklerine inanılır ve çoğu insan da kendi kattıklarıyla duyduklarını abartarak anlatır. Fakat yaşadığımız yüzyılda halklara, kadınlara, doğaya karşı yapılan asimilasyon ve soykırım savaşlarının hiçbir şekilde herhangi bir abartı içermediğini öğreniriz. Ortadoğu’yu, özelde de Kürdistan coğrafyasını ele alıp bazı tarihi ve somut araştırmaları inceleyince, egemenlerin zihniyetlerini ve bu zihniyet ile kendi sermaye ve tekelci varlıklarını sürdürmek amaçlı hunharca yaptıkları saldırıları objektif bir bakış açısı ile göreceğiz. 
 
Tarihi yeniden yazanlar
 
Asiliği, güzelliği ile insanlığa beşiklik eden, sert ve sarp Zagrosları hepimiz biliriz. İnsanlığın burada verdiği doğaüstü emekler ile toplumsal yaşamın temelleri tarihi değerlerle atıldı. İlk insan topluluğu yaşamından günümüze dek Zagroslar ve etekleri her zaman insanlığın kendini gerçekleştirdiği mekânlar oldu. Son yarım yüzyılda ahlak ve kültür değerlerini korumaya çalışan bu maddi ve manevi değerler uğruna  kendini savunan, kendi öz gerçekliği ile yaşamaya çalışan Kürt halkının, yeni bir başlangıç yapmaya çalıştığı kudretli mekânlardır Zagroslar. Bu uğurda dağları mesken edinmiş kadınlar ve erkekler bir halkın yeniden dirilişini bedenlerini siper ederken attığı zılgıtlarla kutlamıştır. PKK’liler et ile tırnak gibi bütünleştikleri dağlarda, tarihi yeniden yazmakta.
 
Kutsanmış dağlı kadınlar ve erkekler bin yılların intikamını almak için tanrıçaların taht kurduğu, Büyük İskender’in de aşamadığı ve onlara kucak açmış bu dağlarda özgürce yaşamanın savaşımını veriyor. Eski savaşlarda ahlak her zaman ön plandaydı. Çünkü ahlak zihniyet ölçüsünü yansıtırdı. Fakat günümüzde, savaşları ahlaktan yoksun kılmış devlet ve rekabetli zihniyetler ile işgal ve talanlarla, demografiyi değiştirme saldırılarıyla karşı karşıyayız. Bu saldırılarla tatmin olmayan devletli sistemin, dengeler kurulsun diye yaptığı Malthus Yasaları vardır. Yaptığı toplu ölümler ile de doğayı suçlayan kapitalist sistemde, savaş, açlık, hastalıklar bu savaşın bir parçasıdır.
 
Bugünün Kürt gerçekliği
 
Konseptli bir şekilde Kürdistan coğrafyasına ve halkına karşı yürütülen savaşlarda Özgürlük Hareketi gerçekliği örgütlendi, devletçi sistemin baskılayıp biçimsizleştirdiği, çirkinleştirdiği, iyiyi ve güzeli sadece duygularında yaşayan, biraz da hisseden bir halk gerçekliğinden gözle görülen harika değerler yarattı. Kısacası bir Ortadoğu Rönesansı’nın temellerini, tüm halkların öz gerçekliği ve kardeşliği buluşturacak bir kadın devrimini yarattı. Fakat bu coğrafyada yaşamak, Kürtçe konuşmak,  dilini konuşmak ulusal kıyafetlerini giymek bir meşru savunma gerçekliğini tamamen ortaya koymaz. Öncelikle yaşanan kültürel yozlaşmalardan iç ihanetlerden arınmak gerekir. Bugün Zap ve Avaşîn alanlarında Osmanlı zihniyeti ile özgürlük savaşçılarına ve zengin coğrafyasına saldırılırken, kendisini bir Kürt partisi olarak tanımlayan bir KDP gerçekliği de bulunmakta. Celladına sevdalanmış, kültürel ve manevi değerlerinin tümünü satan yozlaşmış, özü başka, biçimi bambaşka bir Kürt gerçekliği ile var karşımızda. 
 
Halkların isyan sesi
 
Mezopotamya, kadim Ortadoğu halklarını bir arada tutmuş topraklar. Medeniyetin oluşumunda emekler sarf eden mekânlar. Bu topraklarda yaşayan Kürt toplumuna yönelik yapılan jenositler, katliamlar, sürgünler ve savaşlar hepsi ayrı zaman ve mekânlarda dönemin egemen çıkarlarına göre uygulanmıştır. Örneğin, ağır kölelik koşullarında insanın insana, insanın sevgiye, hakka, adalete yabancılaşmaya karşı çıkan Zerdüşt, tanrıya kafa tutarak yeni bir çıkış, kendine dönüşü göstermiştir. İşte böylesi tarihi çıkışlara şahitlik eden Kürdistan, büyük bir direnişine de tanıklık yapmaktadır. Şimdi bu lanetlenmiş halkın evlatlarının kaderlerini değiştirmek uğruna yarım asırdır verdiği kutsanmış yüce mücadeleyi, ibadet edilen dağlarda, yaşama, özgürlüğe aşk dolu duygularla bağına da değinmek gerek. Tabi belirtmekte fayda var ki, tüm tarihin birikimi, tecrübesi ve direniş ruhunu açığa çıkaran anlam ve düşünce gücünü oluşturan Özgür İnsan gerçekliği var. Bu düşünce gücünün etrafında kenetlenen insana, doğaya, kadına, toprağa, ülkeye ve evrene duyulan sevgi hakikati, direnişi zirvelerde yaşatmaktadır. 
 
Kürdistan’ın dört parçasından dağlara yol alan, zikzaklı zorlu yollardan yaratıcı, üretken, emekçi, aşk dolu yolculuklara çeviren mücadelenin her anından zevk alan, duygu ve düşüncelere karşı Osmanlı'yı kurmayı hayal eden AKP-MHP zihniyeti ile savaşım anı anına  sürmekte. Yaşadığımız çağın özgürlüğün elinden alındığının farkındalığı ile insanca yaşayabilecek bir toplum gerçekliği için özgürlük savaşımı veriliyor, yükseklerden ovalara...