Erkek egemenliğine başkaldırının adı: Üveyş Öcalan
- 09:01 11 Nisan 2021
- Portre
URFA - Direnişçi kişiliği, haksızlık karşısındaki onurlu duruşu ve erkek egemenliğine karşı gösterdiği mücadele ile Kürt kadınlarına rehber olan Üveyş Öcalan’ın yaşamını yitirişinin üzerinden 28 yıl geçti. Oğlu PKK Lideri Abdullah Öcalan, “Kadın savaşımında verdiğim mücadelede annemin payı büyüktür” sözleriyle Üveyş’in, kadın mücadelesindeki yerine dikkat çekiyor.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Büyük Mücadeleci” olarak tanımladığı annesi Üveyş Öcalan, Urfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Ömerli (Amara) köyünde dünyaya gelir. Çocuk yaşta Halfeti’ye bağlı Türkmen köyden bir erkekle evlendirilir. Ancak evliliğinin daha ilk yılında evli olduğu erkek, başka bir kadını kaçırmaya çalışır ve kadının karşı çıkması üzerine kadını katleder. Kadının katledilmesine şahit olan Üveyş, yaşanan olayı mahkemede anlatır ve kadını katleden erkeğin ceza almasını sağlar. Üveyş’in ifadesi üzerine tutuklanan erkek, bu durumu kaldıramaz ve kalp krizi geçirerek ölür.
Daha sonra Üveyş, kendi köyünden olan Ömer Öcalan ile evlendirilir. Üveyş, Ömer’in ilk evliliğinden olan kızına annelik yapar. Kendisinin de bu zaman içerisinde 3 kız 3 erkek çocuğu olur. Şeker hastası olan Üveyş, hastalığından kaynaklı Adana’da kaldığı hastanede ayağının biri kesilir.11 Nisan 1993 yılında Adana’da yaşamını yitirir.
Adana’dan getirilen Üveyş’in naaşı doğduğu Urfa’nın Halfeti ilçesi Amara köyünde binlerce kişinin katılımıyla toprağa verilir.
Direnişçi ve haksızlığın karşısında duran güçlü kişiliğiyle tanınan Üveyş, oğlu Abdullah Öcalan’ın gelişimine ve bir halkın yeniden küllerinden doğuşuna vesile olan bir yaşamın ve duruşunda sahibi olur.
Annesi Üveyş’e dair kitaplarında değerlendirmelerde bulunan Abdullah Öcalan, “Analık hakkı ancak yaman bir mücadeleyle ödenebilir” diyerek, “Bir anaya da hakkı aslında böyle veriliyor. Bir kadına nasıl ilgi gösterilebilir? Kadın özgürlük çözümlemesinde gösterdiğimiz tarzda anaya da anlamlı bir karşılık verilebilir. Küçük hediyeler almaya gerek yoktur; bir kadın özgürlük çözümlemesi bence anaya da gösterilebilecek en büyük saygı oluyor” sözleriyle annesine duyduğu saygıyı dile getirir.
‘Anamın etkisi olmasaydı, ben kadınlara böyle yaklaşır mıydım?’
PKK Lideri Abdullah Öcalan kadın sorununa yaklaşımında ve kendi mücadeleci kişiliğinde annesi Üveyş’in payının büyük olduğunu her fırsatta vurgular. “Anamın etkisi olmasaydı, ben kadınlara böyle yaklaşır mıydım? Bu ilişkilerin benim üzerimdeki dolaylı etkileri, kadınlara dikkat etmeme yol açmıştır” sözleri ile kadın sorununa yaklaşımda Üveyş’in rolünü ortaya koymaktadır.
‘Erkek egemenliğine girmek istemeyen kadının etkisi somuttur’
Yine PKK Lideri Abdullah Öcalan yaptığı bir değerlendirmede, “Ana gücü, ananın savaşçılığı, bunun benim üzerimdeki etkisi beni kadın sorununa dikkat etmeye, kadınları inkâr etmemeye, en azından babam veya kapı komşunun erkekleri gibi olmamaya götürmüştür. Bunda da anamın payı olsa gerek diye düşünüyorum. Anamın büyük mücadeleci olduğunu biliyorum. Böyle bir kadının, öyle kolay erkek egemenliğine girmek istemeyen bir kadının etkisi zaten çok somuttur” sözleriyle kendi mücadele yol haritasını belirlerken, Üveyş’i kendine rehber edindiğini ifade etmektedir.
‘Annem büyük bir mücadeleciydi’
Kavgayı annesi ile tanıdığına değinen Abdullah Öcalan, “Anamın büyük mücadeleci olduğunu biliyorum. Kavga etmeyi bana erken yaşta öğretti. Hala etkilerini taşıyorum. Anam bana şöyle bir duygu kazandırdı; Bana sığınarak, hep benden destek alarak, yardım görerek, öyle ağlayıp sızlayarak, özellikle böyle davranarak yaşayamazsın, mutlaka bir cevabın olacak. Çok ilkel de olsa, bu bir öç alma veya bir yetişme duygusu gibi oluyor. Annem tam bir isyan tufanıydı. Köyde isyancı olarak namıyla bilinirdi. Kimseye boyun eğmezdi. Kadın-erkek fark etmezdi, üstüne yürür, hesabını sorardı” diye belirtmektedir.
‘Direnmekle kazanılacağını öğretiyordu’
Annesi Üveyş’i anlatan Fatma Öcalan, kavgacı ve direnişçi yönleri olduğunu kaydederek, “Biz dışarıda birileri ile kavga ettiğimiz zaman annem her zaman direnmemizi istiyordu. Direnmekle kazanılacağını öğretiyordu. Annem babamla evlendiği zaman, babamın daha önce evli olduğu kadından bir kızı vardı. Annem onu da bizimle beraber büyüttü. Annem bizi büyütmenin yanında sürekli tarla işleri ile uğraşıyordu. Tarla işlerinden sonra eve geliyor, daha sonra da ev işlerini yapıyordu. Annem abim Abdullah’ı çok seviyordu. Hastalandığı zamanda sürekli onu soruyor, onu bir gün görme umuduyla yaşıyordu. Kardeşlerimizden Abdullah ve Eyne kavgacı kişilikleri ile anneme benziyorlardı” diye ifade ediyor.
‘Üveyş gurur duyulacak bir kadındı’
Annesinin misafirperver bir kişiliği olduğunu sözlerine ekleyen Fatma, “Annem eve misafir geldiğinde çok sevinirdi. Öte yandan biz tarladan döndüğümüz zaman annem bize pilav ve ayran yapardı. Bu hepimizin en çok sevdiği yemeklerden biriydi. Annem köy içerisinde de sevilip sayılıyordu. Kürt halkının bir gün mutlaka kazanacağına olan inancını hiçbir zaman yitirmedi. Her zaman, ‘Bir gün elbette kazanacağız’ derdi. Annem Üveyş gurur duyulacak bir kadındı” diye ifade etti.