Muhteber Bor yaşamının sonuna kadar mücadele etti
- 09:02 14 Haziran 2021
- Portre
Hikmet Tunç
VAN - Barış Annesi Muhteber Bor’un yaşamı mücadeleler ile dolu. Kararlı duruşu ve inadı ile eylemlerin en ön safında yer alan Muhteber, yaşamını yitirdiği güne kadar mücadelede kararlılığını sürdürdü.
İlerleyen yaşına rağmen her koşulda kendisine yaşatılan zulme karşı alanlarda en önde tepkisini haykıran Barış Annesi Muhteber Bor (60), 10 Haziran günü geçirdiği kalp krizi sonucunda yaşamını yitirdi. Muhteber’in bir çocuğu PKK’ye katıldıktan sonra çıkan çatışmalarda yaşamını yitirirken, bir çocuğu da 27 yıldır cezaevinde tutsak ediliyor. Çocukları için alanları terk etmeyen Muhteber’in mücadele dolu yaşamını kardeşi Safiye Bor, ajansımıza anlattı.
Çocuğunun cenazesine ulaşamadı
Şırnak’ın Beytüşebap ilçesine bağlı Feraşin’de dünyaya gelen Muhteber, devletin 90’lı yıllarda Kürt illerinde uyguladığı göç ettirme politikalarından dolayı yerinden yurdundan edilen binlerce Kürt’ten sadece biri. Göçten kaynaklı yerleştiği Van’ın İpekyolu ilçesine bağlı Hacıbekir Mahallesi’nde de devlet baskısı Muhteber ve ailesinin peşini bırakmaz. Devletin baskısı sonucunda lise öğrencisi iki çocuğu PKK’ye katılır. En büyük oğlu Fuat Bor ise yapılan bir ihbar sonucunda müebbet hapis cezasına çarptırılır ve 27 yıldır tutsak edilmiş durumda. Muhteber, PKK’ye katılan bir oğlunun 2018’de Şırnak’ta çıkan bir çatışmada yaşamını yitirdiği bilgisini televizyondan alır. Edindiği bilgi üzerine yıllarca savcılık ve ilgili kurumlara başvurarak oğluna ait cenazeyi teslim almak isteyen Muteber, ancak oğlunun ölü bedenine dahi ulaşamaz.
4 yıldır cezaevinde bulunan oğlunu görmedi
Devletin Kürt inkar, imha politikalarını iliklerine kadar yaşayan Muhteber, maruz kaldığı tüm baskılara rağmen alanlarda düzenlenen her eylem ve etkinliğe katılarak yapılan zulme karşı tepkisini gösterir. Ailede baskın bir karaktere sahip olan Muhteber, ilerleyen yaşına rağmen kararlı duruşu ve cesareti onu tanıyanlar üzerinde derin bir etki bırakır. Tüm zulüm ve baskı politikalarına rağmen “Barış” hayaliyle yanıp tutuşan Muhteber, ekonomik sebeplerden dolayı son 4 yıl boyunca Türkiye’nin birçok cezaevine sürgün edilen oğlu Fuat’ın ziyaretine gidemez.
‘Tek hayali Feraşin hasretinin son bulması idi’
Muhteber’in yaşadığı mahallenin sokakları ve evinin avlusu, ailesi ve yakınlarının yanı sıra onu tanıyan ve tanımayanlar ile dolup taşıyor. Derin bir sessizliğin hakim olduğu sokakta kardeşi Safiye Aslan, ablası Muhteber’i “ Çok acı çekti” sözleriyle anlatmaya başlıyor. Safiye, ablasının maruz kaldığı ve kendisine yaşatılan tüm acılara rağmen “O acısını asla göstermezdi. ‘Bende herkes gibiyim, tüm Kürtler aynı acıyı yaşıyor’ derdi” sözleriyle dimdik durduğunu aktarıyor. 4 kız kardeş olduklarını ve Feraşin’den göç etmeden önce çok güzel bir yaşamlarının olduğunu söyleyen Safiye, “Ablamın en büyük hayali Feraşin hasretinin son bulmasıydı” diye ekliyor.
‘Her Kürt annesi gibi onun da hasreti, hayalleri kursağında kaldı’
Muhteber’in bir yıl ara ile önce çocuğunu daha sonra da eşini kanser hastalığından kaynaklı yitirdiğini belirten Safiye, “Günyüzü görmedi. Ama yaşadığı tüm baskı, zulme rağmen çok cesaretliydi. Hiçbir etkinliği kaçırmaz, 8 Mart’ta, Newroz’da, düzenlenen bir miting programında hep en ön safta yer alırdı. Hiçbirimize duygularını yansıtmazdı. Ağladığını hiç görmedim. Acısını hep sessizce yaşardı. Bazen ona ‘ağla ki için boşalsın’ diye kızardım. O ise bana ‘Bende her Kürt annesi gibiyim’ derdi. Her Kürt annesi gibi Muhteber’in de hasreti, hayalleri, kursağında kaldı “ sözlerini kullanıyor.
‘Çocuklarımız mutlaka barışı görecek ‘
Son olarak artık “onurlu bir barış” istediklerine vurgu yapan Safiye, “Bu savaş ne zamana kadar sürecek. Daha kaç insan ‘barışı’ görmeden kaybedeceğiz. Kürt’ler birlik olmalı. Biz görmesek te çocuklarımız mutlaka barışı, huzur ortamında bir yaşam sürecek. Buna bütün kalbimle inanıyorum” diyor.