Bedeninde yaktığı ateş ile seslendi: Barışın sesi olmak istiyorum

  • 09:01 14 Temmuz 2021
  • Portre
Gülistan Azak
 
DİYARBAKIR - Üşüyen topraklarını bedeniyle ısıtan bir çocuk… “Evrim Demir kendini yaktı” haberinin öznesi. Geride bıraktığı mektubuyla dünyaya, “Gün barışa ve Önder Apo’ya özgürlük günü olması dileğiyle…” mesajı verdi.
 
Yıl 1993, Muş… Evin ile aynı toprakların, aynı yılların çocuklarıyız. Düşünüyorum da meğer biz evimizde kundakta gözlerimiz kapalıyken, dışarısı ne puslu, ne karanlıkmış. Yakılan köyler, faili meçhul cinayetler, 90’lı yıllarda kirli postallarıyla evimizi basan askerler ve cezaevleri anılarımızdaki canlılığını hala koruyor. Bu topraklara doğanların yaşanmışlıkları nasıl da benzer.
 
Evin’in doğduğu yıl Şilan’daki köyleri boşaltılınca, Muş Bulanık’a taşınıyor aile. Yedi çocuklu ailenin en küçüğü Evin burada doğuyor. En büyük abisi kardeşine “Evin” ismini verip, dağa çıkıyor. “Evin” Kürtçe “aşk” demek. “Evin”, Türkçe “Evrim” olarak geçiriliyor kayıtlara. Babası erken okula başlasın diye kızını nüfusa iki yaş büyük yazdırıyor. Kimlikte 18 gözükse de aslında 16 yaşında Evin.
 
Bir abisi kimya mühendisliği okurken gitmişti dağa. Büyük ablası kanserden yaşamını yitiriyor. Evin bedenini ateşe verdiğinde dağda olan abisinin yaşamını yitirdiği haberini henüz yeni almıştı. 73’te Ala Rizgarî’ye, 80’den sonra PKK’ye katılan yine mühendis amcasının hikayeleriyle büyüyor. Amcası da yaşamını yitiriyor.
 
Evin, Şırnak’ta resim öğretmeni olan ablasının yanına giderek, iki sene onunla kalıyor. Şırnak Anadolu Lisesi’ni üçüncülük ile bitiriyor ancak üniversite okumayı düşünmüyor. Çünkü o dönem aklında sadece abisinin yolundan gitmek ve barış için mücadele etmek vardır.
 
Bedenini 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu eyleminin yıl dönümünde ateşe vermeyi planlayan Evin, bundan 3 gün önce arkadaşlarıyla beraber “Gitmek” ve “ İki dil bir bavul” filmini izliyor.
 
Bedenini ateşe verdi
 
Tarih 14 Temmuz 2011’dir. Evin, anne ve babasına meyve tabağı hazırlıyor, babasının çoraplarını yıkadıktan sonra başucuna bırakıyor ve gece 02.30 sıralarında bahçede bulunan kanalın yanında bedenini ateşe veriyor. Suyun kenarında bedenini ateşe vermesi birçok kişi tarafından “iradenin” ve “kuvvetin” ispatı olarak yorumlanıyor. Evin, Mustafa Malçok oluyor. Semalaşıyor, Ronahî ve Berîvan oluyor…
 
Evin’in alev alan bedenini fark eden annesi evden kaptığı döşekle bahçeye koşuyor, kızının bedeninde yanan ateşi söndürmek için üzerine döşeği atıyor. Hastaneye kaldırıldığı sırada sloganlar attığını söylüyor ailesi. Hastane odasında “anne” diye seslenirken odaya annesi yerine yalnızca polisler alınıyor.
 
4 gün boyunca hastanede tedavisi yapılan Evin, 17 Temmuz 2011’de, geride iki mektup bırakarak yaşamını yitiriyor. Biri ailesine, biri de davasına… Ailesine bıraktığı mektupta, “Beni artık burada tutacak bir güç yok” diyor. Satırlarının yanında bir de 16 yaşının resmi, gülen surat çizmiş.
 
‘Barışın sesi olmak istiyorum’
 
Dava mektubunda ise hepimize, tüm dünyaya sesleniyor. “Tüm Türkiye halklarına savaşın esirinden kurtulmuş kan olmadığı bir dünya diliyorum” dediği notunda, şunları söylüyor Evin: “Bu eylemde barışın sesi olmak istiyorum. Kan kanla temizlenmez, kan kanı getirir. Bu MHP anlayışında Kemalistlerin anlayışından hiçbir farkı yoktur. Kürt halkı sınırları önemsemiyor, devleti önemsemiyor. Çünkü bir devlet, bir toplum var. Bir toplum, dili, kültürü ve tarihi var eder. Bizim sınırımızı kültürümüz çizecektir, tarihimiz ve dilimizdir. Biz kardeşiz ama ‘haklarınız yok, Kürt sorunu yoktur’ denilse biz de tüm gücümüzle bu hakları savunuruz ve isteriz. Bütün zorluklara rağmen 36 milletvekili seçildi fakat bir milletvekilimiz düşürüldü. Benim sesim hukuk adı altında susturuluyor. Böyle hukuksuzluğu kabul etmeyeceğiz. Hatip Dicle ve diğer tutuklu vekillerimiz onurumuzdur.
 
Ben terörist değilim, Kürdüm
 
AKP hükümeti bizi kandıracağını sanıyor. Biz Kürtçe söyleyip oynamak değil, statü istiyoruz. Biz kendi kendimizi yönetme hakkını istiyoruz. Biz var olduğumuzu ve PKK hareketiyle bir bütün olarak kabul edilmek istiyoruz. Bu böyle bilinsin. Artık ‘PKK hareketini imha, tasfiye ederiz” deyimiyle 30 yıl daha savaşa hizmet ederler. Ben e benden sonrakiler bunu kabul etmez. 70 yıl bile olsa tekrar ayaklanırız. Yani her açıdan bu durum imkansız ve yararsızdır. Ben bölücü, terörist de değilim, ben bir Kürdüm. Azadi (özgürlük) sloganıyla büyüyen ve onun için ölecek bir Kürdüm. Kürdistan’da hala çok kirli bir savaş yürütülüyor. Kürt halkının evlatlarını ölüme mahkum edenler, Türkiye halklarında temennimdir ki bir gün onların da ölecek olmasıdır. Bölücülük adı altında Türk halkı korkutuluyor ve korku imparatorluğu inşa ediliyor.
 
Önder Apo’ya özgürlük olması dileğiyle…
 
AKP, MHP çok net bir şekilde bunu kullanıyor. Türkiye halkları bizi anlamalı, bize kimlik vermek zorunda, neden dağlara çıkıldığını, böyle yaptığımızı sorgulamalı. Unutulmamalıdır ki, Kürt halkı Dersim halkı gibi değildir. Geçmişini unutmaz, geçmişindeki değerler için ölür. Bu değerlerini yaşar ve yaşatır. Kürt halkı Bedirhanlardan, Şeyh Saitlerden ve Seyit Rızalardan gelir. Kürt halkı bunu nesilden nesile evlatlarına anlatır. Daha çok şey yazmak isterdim. Fakat artık gerçekle bütünleşme ve var etme zamanıdır. Tüm Kürt halkını Türkiye halklarını Önder Apo’yu, savaşlarda evlatlarını kaybetmiş tüm anneleri ve babaları, değerli tüm gerillalarımızı ve özellikle Amed ve Hakkari halkını kucak dolu selamlıyorum. Gün barışa ve Önder Apo’ya özgürlük günü olması dileğiyle.”
 
Evin'in “Beni Amed’de Mustafa Malçok’un yanına gömerseniz çok sevinirim” isteği üzerine cenazesi Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde bulunan Akalın (Süleymana) köyünde defnediliyor.
 
Evin’in mezarına doğru yola çıkmadan önce “Nasıl giderim” diye düşünüyordum. Dizlerim titrer, boğazım düğümlenir diye…
 
Saatler sonra kendimi iki gencin mezarının ortasında otururken buluyorum. Gözlerim mezar taşlarında bulunan tarihlere takılıyor... Evin 16, Mustafa 19 yaşında... Bedenimde daha önce yaşamadığım tarifsiz bir acı hissediyorum. Dakikalarca düşünüyorum. Biz 90’lı yılların çocukları için dün ve bugün arasında değişen pek bir şey yokmuş.
 
Barışın sesi olacaksınız Evin ve Mustafa...