Gülüşü de mücadelesi gibi dolu geçti
- 09:01 6 Ocak 2024
- Portre
HABER MERKEZİ - Yoldaşları tarafından “hakikat arayışının nadide temsilcisi” olarak anılan Fidan Doğan, sürgün, göç ve asimilasyon politikaları arasından ömrünü mücadeleye adadı.
Fransa'nın başkenti Paris'te 9 Ocak 2013 tarihinde katledilen PKK kurucularından Sakine Cansız (Sara), Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbîn) ve Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez’in (Ronahî) katledilmelerinin üzerinden 11 yıl geçti. Ömrünü özgürlük mücadelesine adayan kadınlardan Fidan Doğan’ın hayatı da diğerleri gibi bu mücadeleyi sahiplenerek geçti.
Hakikat arayışının nadide temsilcisi
Yoldaşları tarafından “hakikat arayışının nadide temsilcisi” ve “düş yolcusu” olarak tanımlanan Fidan Doğan (Rojbîn), Mereş Katliamı’ndan 4 yıl sonra 17 Ocak 1982’de Mereş’in (Maraş) Elbistan ilçesine bağlı Xançiplak köyünde dünyaya gelir. 4 çocuklu ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelen Fidan’a büyük halasının ismi verilir. Daha yedi yaşında iken anne ve babası siyasi baskılardan kaynaklı Fransa'ya göç etmek zorunda kalan Fidan, kardeşleri ile birlikte anneannesinin yanında kalır. Dokuz yaşına geldiğinde kardeşleri ile birlikte topraklarından kopmak zorunda kalarak Fransa'ya ailesinin yanına göç eder, burada da Türkiye’de maruz kaldığı asimilasyon politikaları ile yüz yüze kalan Fidan, lise öğrenimini Fransa'nın Strasbourg kentinde tamamlar. Ara sıra kardeşleri ile köylerine giden Fidan, gençleri köyde bulunan topraklı bir evin ahırında bir araya getirerek toplantı yapıp örgütleme çalışmaları yapar.
15 Şubat hayatının dönüm noktası
Köklerine yabancılaşmadan Fransa toplumu ile ilişkilenen ve yeni dil öğrenen Fidan'ın hayatındaki dönüm noktası ise PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999 Komplosu ile Türkiye'ye getirilmesi olur. Fidan, o günden sonra Kürt özgürlük mücadelesinde aktif olarak yer alma kararı alarak çalışmalara katılır. Yüzünde hiç eksilmeyen gülümsemesi ve mütevazılığı ile akıllara kazınan Fidan, mücadelede önemli bir yol kat eder. Diasporada gençlik çalışmalarına katılan Fidan, “Rojbîn” adını kullanma kararı alır.
Fidan, 2002 yılında kadın hareketi adına Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilciliği görevini üstlenir. Birçok Avrupa ülkesinde diplomatik faaliyetler yürüten Fidan, bu görevi yürütürken Avrupa’da sayısız siyasetçi ile temasta bulunur. Ancak bu kadar üst düzey siyasetçi ile görüşse de o, halk diplomasisine en çok inananlardan biri olur. Onun en dikkat çeken yönü ise çalışmalarındaki ciddiyeti, girişkenliği ve ikna gücü olur. Fidan, 2007 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın zehirlenmesine karşı Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) İmralı Adası’na bir heyet göndermesi talebiyle gerçekleştirilen ve 39 gün süren açlık grevi eyleminin dış kamuoyuna dönük sözcülüğünü de yapar.
Kürdistan Enformasyon Bürosu'nun sorumluluğuna atanır
Yıllar içerisinde diplomasi alanında kendisini geliştiren Fidan, 2011 yılında, uzun yıllar emek verdiği Paris'teki Kürdistan Enformasyon Bürosu’nun sorumluluğuna atanır. Burada yürüttüğü diplomasi faaliyetleri ile ülkesinde süren savaşı uluslararası platformlarda duyurmaya çalışır. Fidan, sosyal forumlardan senatolara, parlamentolardan Avrupa Konseyi'ne kadar siyaset ve diplomasi kurumlarının Kürt delegasyonunun diplomatik figürü olur. Katledildiği güne kadar da çalışmalarına aralıksız devam eder.
‘Bir tanesi Kürt halkının olsun'
Annesi Fatma Doğan, bir röportajında kızı Rojbîn’i şu sözler ile anlatır: “İlişki kurmasını bilen sosyal bir kızdı. Bundan dolayı çevresi tarafından sevilen, herkes ile anlaşan, inandığı şeyleri başkalarına kabul ettiren bir yapısı vardı. Hiç unutmam, bir gün ‘Anne senin üç tane kızın var, iki tanesi senin olsun, bir tanesi de Kürt halkının olsun. Kürt halkı için çalışsın’ demişti… Ara sıra beni arar ‘sesini duymak istedim anne’ derdi. Fidan bir gün gelecek diye bekliyordum. 15 yıl olmuştu evden ayrılalı. ‘Fidan gel artık yeter’ diyordum. Ben öyle deyince yüzünü ekşitirdi, hoşuna gitmezdi. Bakıyorum üzülüyor, hoşuna gitmiyor üzerine gitmiyordum, konuyu kapatıyordum. Bir gün gelecekti Fidan ve ben hala Fidanım’ı bekliyorum…”