Basın hakikati yazsın diye; Gurbetelli Ersöz 27 yıldır ölümsüz
- 09:04 8 Ekim 2024
- Portre
Melike Aydın
İZMİR - Yaşama karşı duruşu, anlam arayışı ve özgürlük için verdiği mücadeleyle “kadınların ne istediği” sorusuna cevap olan Kürt ve Türk basınının ilk kadın genel yayın yönetmeni Gurbetelli Ersöz 27 sonra bile Kürtlerin ve kadınların mücadelesine ışık tutmaya devam ediyor.
Türkiye’nin ilk kadın Genel Yayın Yönetmeni Gurbetelli Ersöz hem Türk hem de Kürt Basın tarihinin mihenk taşı olarak devrimci duruşu ve anlam arayışıyla birçok kadın gazetecinin yolunu aydınlatmaya, özgürlük mücadelesi verenlere güç katmaya devam ediyor. Türkiye’nin Kürt halkına savaşmaktan başka çare bırakmadığını ispatı gibi olan Gurbetelli Ersöz’ün yaşamı her anıyla Kürt kadın özgürlük mücadelesinin de tarihini belgeliyor. Katledilişinin üzerinden 27 yıl geçse de Gurbetelli Ersöz ‘yüreğini nakşettiği dağlardan’ kadınları selamlıyor.
Annesinden aldığı miras
Gurbetelli Ersöz, 11 Temmuz 1965’de Xarpet’in Palo İlçesi Ziver Köyü yaylasında dünyaya geldi. Doğduğunda Almanya’da bulunan babası kendisi gurbetteyken doğan kızına bu nedenle ‘Gurbetelli’ ismini verdi. İsmin hayatına etkisi nedir bilinmez ama dindar babasının okula göndermediği annesinin kızını ‘okutmaktaki’ ısrarı hayatını en çok etkileyen şey olmuştu. Annesi Fatma Ersöz, ilkokulu bitirdikten sonra kızı Gurbetelli Esöz’ün, ortaokulu okuyabilmesi için Adana’ya taşındı. Gurbetelli Ersöz liseyi yatılı okulda okudu, ilk olarak Kafkas Üniversitesini kazandı ancak babasının razı olmaması nedeniyle bir kez daha sınava girdi. Sonraki yıl ise Çukurova üniversitesi Kimya Bölümünü kazandı.
‘Nasıl yaşamalı’ sorusunun başlangıcı: Çernobil ve Halepçe
Lisans eğitiminin bitirmesinin ardından aynı Çukurova Fen Bilimleri Enstitüsünde ‘Çevre ve Enerji’ üzerine çalıştı. Daha sonra ifade edeceği gibi Çernobil ve Halepçe Katliamı hayatındaki dönüm noktası oldu. Gurbetelli Ersöz her iki katliamın kendisine etkisini şu sözlerle ifade etti “Çernobil ve Halepçe ile en çok ilgilenmesi gereken kimyacılar beni çok şaşırttı, kendime sık sık ‘ben neyim’, ‘ne yapacağım’ diye sormaya başladım” Yüksek lisansın yanı sıra üç yıl boyunca araştırma görevlisi olarak da çalışan Gurbetelli Ersöz, 10 Aralık 1990’da örgüt üyeliği iddiasıyla 15 gün gözaltına alındı. Burada ağır işkencelere maruz kalan Gurbetelli Ersöz, tutuklanarak Malatya Cezaevi’ne gönderildi.
‘İlk kadın genel yayın yönetmeni oldu, kadın bakışını geliştirdi’
İki yıllık esaretinin ardından geri dönmek istediği akademiye alınmadı. Bu nedenle Özgür Ülke’nin ardılı olan Özgür Gündem Adana bürosunda çalışmaya başladı. Ancak gazetenin 15 Ocak 1993’de kapatılması nedeniyle aynı gün İstanbul’a taşındı. 26 Nisan 1993’de yeniden başladığı gazeteciliğe kimyacı titizliğiyle devam etti. Kısa süre sonra da gazetenin genel yayın yönetmeni oldu. Hem Kürt hem de Türk basınında kadın bakışının gelişmesine katkıda bulunan Gurbetelli Ersöz, Kürdistan ve Türkiye’de Kürt halkının maruz kaldığı baskıları cesurca gündeme taşıdı.
Saldırıların arkasındaki güç: Devlet
Başta Kürt halkı olmak üzere halkların maruz kaldığı hak ihlallerini cesurca ve hakikatiyle yazdığı için Özgür Gündem çalışanları dönemin rejimi tarafından hedefe konmuştu. 1992 -1994 arasında Musa Anter, Hafız Akdemir, Hüseyin Deniz, Mecit Akgün, Burhan Karadeniz, Kemal Kılıç’ın içinde olduğu 8 gazeteci, 19 gazete dağıtımcısı katledildi, failleri meçhul bırakıldı. Çocuk yaştaki dağıtımcılar saldırıya maruz kaldı, katledildi, felç bırakıldı. Gazetenin birçok bayisi saldırıya uğradı. Ancak 3 Aralık 1993’de İstanbul Kadırga ve merkez büro ile Ankara bürolarına yapılan bombalı saldırıların daha sonra talimatla gerçekleştirildiği ortaya çıktı. Tempo Dergisinin 2000 yılında yayınladığı Meclis Darbe ve Muhtıra Araştırma Komisyonu’nun, tutanağında talimatı 30 Kasım 1994’te gizli bir yazı ile dönemin Başbakanı Tansu Çiller vermiş, birkaç gün sonra da saldırı gerçekleşmişti. Hatta devletin mafya ile ortaklığını ortaya koyan Susurluk Kazasına dair hazırlanan raporda da devletin Özgür Gündem’e yönelik politikalarına yer verilmişti.
Özgür bir yaşam için…
Gazeteye Dünya İnsan Hakları Günü olan 10 Aralık 1993’te yeniden baskın düzenlendi. Bütün çalışanlar gözaltına alındı ve 13 günlük gözaltı süresinin ardından Gurbetelli Ersöz tutuklanarak Sağmalcılar Cezaevine gönderildi. İlk duruşmanın görüldüğü Haziran 1994’te tahliye edildi. Türkiye devleti Kürt halkının varlığını kabul etmediği gibi ifade hakkını da yok sayıyordu. Aksini ortaya koyanları ise ölümle terbiye etmeye çalışıyor, Kürt halkına maruz kaldığı şiddete karşı kendini savunmaktan başka yol bırakmıyordu. Bu çözümsüzlüğün ortasında Gurbetelli Ersöz de daha yoldayken hayatını kaybeden kardeşi gibi dağların yolunu tuttu. Gurbetelli Ersöz’ün de ölmemek için, daha özgür bir yaşam için gerillaya katılmaktan başka çaresi kalmamıştı.
Hem kalemiyle hem de yaşamıyla tarih yazdı
Gerillaya katıldığı süreçte PKK’nin ideolojik çizgisini totaliter yanları nedeniyle Marksist çizgiden birey özgürlüğüne ciddiyetle yaklaşan, toplumu toplumsal cinsiyet eşitliğinden yana dönüştürmeyi hedefleyen bir yöne doğru çeviriyordu. Cins çatışmalarının ortasında gerillaya katılan Gurbetelli Ersöz burada tuttuğu güncesinde bu sancılı süreçlerin de izlerini yansıttı. Gurbetelli Ersöz, güncesine bir yandan kardeşinin acısını, savaşın yakıcılığını ve Kürdistan doğasının güzelliğini yazarken diğer yandan kadının her yerde erkeğe karşı verdiği mücadelesini de yansıtıyordu. Bu açıdan kadın mücadele tarihine belgeler bırakan Gurbetelli Ersöz, hakikat arayışı ve verdiği kadın özgürlük mücadelesiyle kadınlara ışık tuttu. Kız çocuğu olduğu için ‘okutulmayan’ bir annenin kızı olarak Gurbetelli Ersöz, ‘kadınlar ne istiyor’ sorusunun cevabını kalemiyle ve yaşamıyla ortaya koydu. Kadından sürekli kahramanlık göstererek erkekle eşit olduğunun beklendiği bir süreçte Gurbetelli Ersöz kadınların bir gazeteyi yönetecek fikri güce de, dağlarda savaşacak kadar fiziksel güce de sahip olabileceğini gösterdi.
AİHM Türkiye’yi haksız buldu
Gurbetelli Ersöz’ün, yüzünü dağlara dönmesine neden olan devlet şiddeti Avrupa İnsan Hakları Mahkeme’sine taşındı. Gurbetelli Ersöz’ün yanı sıra gazetenin sahibi ve editörleri Fahri Ferda Çetin, Yaşar Kaya ve Ülken Basın ve Yayıncılık Sanayi Ticaret Limited Şirketi 9 Aralık 1993’de Avrupa Komisyonu’na başvurmuş davada katledilen gazete çalışanları, büro ve gazete bayi kundaklamaları, işkence ve kötü muameleyi taşıdı. Dava 16 Mart 2000 tarihinde karara bağlanarak ‘ifade özgürlüğünü kısıtlandığı, tutuklama gerekçelerinin yersiz olduğuna’, verilen 8 buçuk Trilyon Lirayı aşan cezası ve 155 yıl 9 aydan 493 yıl 4 ay arası bir süre hapis cezasını adil bulmadı. Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10 ve 14’üncü maddelerinin ihlal edildiğine hükmetti.
Yüreklere nakşedilen mücadelesi
Toplumsal cinsiyet kalıplarının kırılması ve kadının özneleşmesi mücadelesinde bir kilometre taşı olan Gurbetelli Ersöz, 8 Ekim 1997’de Kürdistan’da bugün hala savaşın sürdüğü Gare Dağı’nda Türkiye’nin bombardımanıyla hayatını kaybetti. Cenazesi güncesinde güzelliklerinden bahsettiği Kürdistan doğasına gömülse de kadınların özgürlük mücadelesinde yaşamaya devam ediyor. Kürdistan dağlarında geçirdiği günlerde tutuğu günlüğü ‘Gurbetelli Ersöz’ün Güncesi, Yüreğimi Dağlara Nakşettim’ ismiyle Almanya'nın Köln kentinde ve ardından 2014'te de Aram Yayınevi tarafından Amed’de yayınlandı. Ancak Türkiye’de yasaklı kitaplar arasında yer alıyor. Ancak 8 Ekimler 2014’den bu yana Kürt Kadın Gazeteciler günü olarak kutlanıyor.
Kadınlar yazmaya devam etti
Onun kadın gazeteciliğine kattıklarını miras alan Kürt kadın gazeteciler önce dünyanın ilk kadın gazetesi olan Jinha’yı kurdu. Ancak Jinha birçok Kürt ve demokrat basın kuruluşuyla beraber 29 Ekim 2016’da çıkarılan KHK ile kapatıldı. Ardından kurulan Şujin Gazetesi 25 Ağustos 2017’de çıkarılan KHK ile benzer şekilde kapatıldı. Bugün ise Kürt kadınının sözü ise Jinnews ve Nujinha ile söylenmeye devam ediyor.
Basın gerçeği yazsaydı…
Gurbetelli Ersöz’ün katledilişinin 27 yıl sonrasında Kürdistan’da savaş henüz bitmedi. Onun cesaretini ve kalemini devralan gazeteciler Hêro Bahadin ve Gülistan Tara 23 Ağustosta Kürdistan’da devam eden savaşı haberleştirmek için çıktıkları yolda Sîlemanî’de SİHA saldırısı sonucu hayatını kaybetti. Gurbetelli Ersöz, yıllar önce bir yazısında hakikat gazeteciliğine dikkat çekmiş ve şu ifadeleri kullanmıştı: “Basın gerçeği yazsaydı bugün bu kadar insan ölmezdi…”