20 yaş üstü her kadın meme kanseri riski taşıyor!
- 09:02 18 Şubat 2024
- Sağlık/Spor
HABER MERKEZİ - Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ebru Ayvazoğlu Soy, meme kanserinin Türkiye’de görülme yaşının 40’lara kadar düştüğünü ve 20 yaşın üstündeki her kadının, meme kanseri riski taşıdığını söyledi.
Dünyada yılda bir milyon hasta meme kanseri tanısı alıyor. Bunların 400 bini meme kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu nedenle her kanserde olduğu gibi meme kanserinde de erken tanı hayat kurtarıyor. Meme kanserinin günümüzde en sık görülen kanser türü olduğuna dikkat çeken Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi ve Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ebru Ayvazoğlu Soy, meme kanseri ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Meme kanserinin günümüzde en sık görülen kanser türü olduğuna dikkat çeken Ebru, dünyada genellikle 50-60 yaş üzerindeki kadınlarda daha çok görülen meme kanserinin Türkiye’de görülme yaşının 40’lara kadar düştüğünü ve 20 yaşın üstündeki her kadının, meme kanseri riski taşıdığını söyledi.
Menopoza geç girilmesi riski artırıyor
Ailede meme kanseri öyküsü olmasının meme kanseri riskini önemli ölçüde yükselttiğini ifade eden Ebru, meme kanseri risk faktörleri hakkında şu bilgileri verdi: “Ailede yumurtalık kanseri gibi kalıtsal geçişli kanserlerin varlığı, herhangi bir nedenden dolayı daha önce göğüs bölgesine ışın tedavisi alınması, erken adet görmek, geç menopoza girmek meme kanseri riskini artıran faktörler arasında yer alıyor. Memenin en çok etkilendiği faktörlerden biri de östrojen dediğimiz kadınlık hormonu olarak gösteriliyor. Östrojen ve progestronun dağılımı, bu hormonların zaman zaman yükselmesi, azalması, östrojen ve progestrona maruziyetin uzaması meme kanseri riskini artırıyor. İlk adet görme yaşının küçük olması ve geç menopaza girilmesi meme kanseri riskini artırabiliyor. Yapılan çalışmalarda 12 yaşından önce adet olan kadınlarda meme kanseri gelişme riskinin 1,7 ila 3,1 oranında daha fazla olduğu bildiriliyor. Ayrıca, tam tersi geç adet görülmesi ve menopoza erken girilmesi meme kanseri riskini azaltabiliyor.
Uzun süreli hormon kullanımı da risk
Aynı mantıkla düşünecek olursak östrojen ve progesteron içeren doğum kontrol hapları, erken menopoz nedeniyle menopozun belirtilerini baskılamak için verilen hormon replasman tedavileri ve bunların uzun süre kullanılması meme kanseri riskini artırabiliyor. Meme kanserinde en önemli faktörlerden biri de hastanın kendi hikayesi oluyor. Daha öncesinde memelere girişim yapılmış olması ve bu girişimlerde kanser öncesi lezyonların saptanması hastanın kanser riskini yükseltiyor. Ayrıca diğer memede kanser hikayesi, hastanın normal olan ve takip edilen memesinde de kanser riski normal popülasyona göre daha fazla oluyor.”
Bu belirtilerde zaman kaybedilmeden uzmana başvurulmalı
Kadınların genellikle memede ele gelen kitle nedeniyle hekime başvurduklarını belirten Doç. Dr. Ebru “Memedeki her kitle kanser kitlesi olmuyor. Kitlelerin solid mi kistik mi olduğu bizim için önem taşıyor. Kistik kiltleler içi sıvı dolu kitleler, solid kitleler ise meme dokusu dışında başka bir dokuyla dolu olan kitleler oluyor. Bizim için sert, yerinden kımıldamayan meme derisinde ve meme başında çekinti olan kitleler ciddi önem taşıyor ve derhal doktora başvurulması gerekiyor. Meme başındaki değişiklikler, pulsu döküntüler ve egzama, meme derisinde gamzeleşmeler, çekilmeler, memede asimetri, meme başında kendi kendine gelen ve özellikle tek taraflı olan koyu renkli akıntılar kanser belirtisi olabiliyor. Bu belirtilerin varlığında zaman kaybedilmeden hekime başvurulmalıdır” ifadelerinde bulundu.
Erken tanı için tarama programları önemli
Kanser tedavisinin etkili olabilmesi için erken tanının oldukça önemli olduğunu dile getiren Ebru “Erken tanı için tarama programları oldukça önem taşıyor. 40 yaşından sonra her kadının mutlaka bir kez mamografi kontrolünden geçmesi ve mümkünse mamografi kontrolünü her sene düzenli yaptırması gerekiyor. Mamografi ve ultrasonografi ile tanının yetersiz olması durumunda daha ayrıntılı bir tetkik olan meme MR’ına başvuruluyor. Ayrıca 20 yaşından sonra her kadının kendi kendine meme muayenesi ile memede kitle, asimetri, meme başında çekilme gibi kendisinde meme kanseri belirtilerinin olup olmadığını düzenli olarak kontrol etmesi gerekiyor” diye konuştu.
Kullanılan yöntemler
Meme kanserinde tedavi seçeneğine ve planına medikal onkoloğun ve genel cerrahi uzmanının birlikte karar vermesi gerektiğini vurgulayan Ebru, meme kanseri tedavisinde cerrahi yöntemler hakkında şunları söyledi: “Meme kanseri cerrahisinde en çok bilinen ve uygulanan ‘mastektomi’ yöntemidir. Mastektomide meme başı, meme derisi ve meme dokusu ameliyat ile çıkarılıyor. Ancak son yıllarda tedavi alternatifleri ve tümörün biyolojisini detaylı inceleyebilmemiz sayesinde hastaların memesini koruyabiliyoruz. Bu nedenle günümüzde en çok ‘meme koruyucu cerrahi’ yöntemi tercih ediliyor. Meme koruyucu cerrahide sadece tümörün olduğu doku, cerrahi ve onkolojik prensipler çerçevesinde çıkarılıyor. Hasta için memesinin olmaması daha sonraki dönemlerde psikolojik olarak hastayı olumsuz etkileyebiliyor. Bu nedenle meme koruyu cerrahi ile hastalar, bu zorlu süreci daha kolay atlatabiliyor. Fakat tedavide meme koruyucu cerrahisine mi yoksa mastoktomiye mi başvurulacağı tümörün büyüklüğü, sayısı, tek ya da çift taraflı olup olmaması, yayılım durumu gibi faktörlerin değerlendirilmesi sonucu belirleniyor.”