Komsiyonda baro başkanları konuşuyor: Çoğulcu bir anayasa gerekiyor
- 16:17 27 Ağustos 2025
- Siyaset
ANKARA - Komisyon toplantısında dinlenen baro başkanları, konuşmalarında kayyım uygulamaları, ifade özgürlüğü, demokratik ve çoğulcu bir anayasa gibi temel başlıklara dikkat çekti.
Kürt sorununun çözümü noktasında Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, bugünkü 6’ncı toplantısında baroları dinliyor.
Karşılıklı güven inşası
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan da söz aldı. Erinç Sağkan, “Özgürlükler, demokrasi ve hukuk devleti alanında atılması gerektiğini düşündüğümüz adımlardan bahsederken, özellikle komisyonun bir anayasa çalışması yapmayacağı ortaya konulduğu için, kanuni düzenlemeler ve uygulamadan kaynaklı sorunlar ortaya çıkacak. Türkiye Barolar Birliği olarak, milli birlik ve beraberliğin ön koşulunun Anayasa’nın içerdiği asgari teminatların sağlanması olduğu düşüncesindeyiz. Yürürlükteki Anayasa’ya saygı gösterilmedikçe herhangi bir sorunun çözülmesi de mümkün değildir. Anayasa’ya saygı konusunda ise özellikle yargı kararlarındaki saptamalara göre bir yol haritası sunmayı anlamlı görüyoruz. Çatışma çözümleri konusunda ise yıllara yayılmış derin sorunların çözümü, aniden köklü adımların atılmasıyla değil, öncelikle karşılıklı güvenin inşasıyla mümkündür. Bu güven inşası, anlaşma sağlanamayan konuların sessizce geçiştirilmesindense, bunun açıklıkla ortaya konulmasını ve gerekli koşulları varsa bir sonraki adımda bir çözüm bulmaya çalışmakla mümkün görülmektedir” dedi.
Dört temel sorun sunuldu
Toplumun güvenini kazanmak ve komisyonun amacına ulaşması için ilk elden çözülmesi gereken 4 temel sorun olduğunu söyleyen Erinç Sağkan, “Birincisi keyfi tutuklamalar. Türkiye'de bazı yargılamalar yönünden en son ve istisnai olarak uygulanması gereken tutuklama tedbiri ölçüsüz ve keyfi biçimde kullanılmaktadır. İkincisi, ifade hürriyeti bağlamında yaşanan sorunlara dair çok sayıda çözüm önerisi sunabiliriz. Öncelikle ifade özgürlüğünün önünde engel teşkil eden ve bir düşünce suçu kategorisi üreten bazı suç tiplerinin düzenlenmesi. Üçüncüsü, bazı yargı kararlarının uygulanmaması. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde olması gerekirken cezaevinde bulunan Can Atalay hakkında verilen Anayasa Mahkemesi kararının ve yine Selahattin Demirtaş ile Osman Kavala hakkındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanmamasının bireysel hak ve özgürlüklerinin ihlali ile birlikte anayasal devlet, Anayasal demokrasi anlayışına telafisi imkânsız zararlar veriyor. Dördüncüsü kayyum uygulamaları. Bu antidemokratik uygulamanın demokratik sisteme verdiği ağır zararın bir an evvel giderilmesi gerek. Sayın Başkan, kıymetli üyeler, dört başlık olarak belirlediğimiz bu sorunların temelinde ise yargı bağımsızlığına ilişkin yaşanan sorun yatmaktadır” ifadelerini kullandı.
Umut hakkı
Ankara 2 No’lu Baro Başkanı Gökhan Ağdemir, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamaları üzerinden giderek, “Sayın Bahçeli'nin 22 Ekim 2024 tarihinde terörün tamamen bittiğini Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde ilan etmesi halinde, umut hakkına ilişkin düzenlemelerin gündeme gelebileceğini ifade etmesi, hukukun merkeze alınıp milletimizin vicdanına dayanan bir bakış açısını oluşturmuştur” dedi.
‘Hukuk belirsizliği kaldırmaz, netlik gerek’
Hatay Baro Başkanı Hatay Tut ise şunlara dikkat çekti: “Halkın vicdanını rahatlatacak somut adımların ivedilikle atılmasını temenni ediyoruz. Gerçek toplumsal barış, tüm topluma eşit yaklaşan, adaletli ve samimi bir iradeyle ancak sağlanabilir. Barış süreci yalnızca silahların susmasıyla değil, düşüncenin özgürleşmesiyle, ifade hürriyetinin güvence altına alınmasıyla mümkündür. Bu komisyon, ülkenin tamamına dair adalet ve eşitlik beklentisini de göz önünde bulundurmalıdır. Toplumsal barış, ancak eşit temsiliyetle; tarihsel olarak dışlanmış ya da görmezden gelinmiş tüm kesimlerin sürece dâhil edilmesiyle mümkün olabilir. Bu komisyon, tarihi bir sorumluluk taşımaktadır. Burada oluşturulacak ilkeler yasal zemine kavuşmazsa, toplumda beklenti yerini kırgınlığa bırakacaktır. Ceza ve infaz yasalarında yapılacak düzenlemeler, hukuk devleti ilkeleri için de denge ve denetim gözetilerek hazırlanmalıdır. Komisyonun amacı doğrultusunda, toplumun beklentisi; hukuki düzenlemeler konusunda somut adımlar atılmasıdır. Sürecin iyi niyet temennilerinin ötesine geçmesi, yasal zemine oturtulması elzemdir. Yapılacak düzenlemeler hakkında netlik sağlanmalıdır. Hukuk belirsizliği kaldırmaz.”
Çoğulcu bir anayasa
Bingöl Baro Başkanı Yusuf Ketenalp, “Kürt meselesi aynı zamanda bir demokratikleşme meselesidir” diyerek şu değerlendirmelerde bulundu: “Anayasa’da eşit vatandaşlık ve yurttaşlık güvence altına alınmalı. Buna helal getirecek uygulamalar sona erdirilmelidir. Kürtçeye, Zazacaya ve bu topraklarda konuşulan diğer tüm diller üzerindeki baskı kaldırılmalı; kamusal alanda kullanılmaları teşvik edilmeli, dillerimizin yaşatılması için buna yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Toplumsal barış için ortak tarihsel ve kültürel çalışmalar yapılmalı; buna yönelik projeler hayata geçirilmelidir. Cezaevlerinde bulunan ağır hasta, tutuklu ve hükümlülerin sağlık ve yaşam hakkı gözetilerek infaz koşulları, insan onuruna ve evrensel hukuk ilkelerine uygun hale getirilmelidir. Yargının bağımsız ve tarafsız şekilde işlemesi sağlanmalı, Anayasa Mahkemesi kararları hüküm yorumlaması yapılmadan uygulanmalıdır. Ülkemizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin bağlayıcılığı dikkate alınmalı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uygulanmalıdır. Kayyım uygulamalarının sonlandırılması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ile halkın doğrudan yönetime katılması sağlanmalıdır. Demokratik ve çoğulcu bir anayasa da yapılmalıdır.”
İkinci oturumda baro başkanları dinlenmeye devam edilecek.