Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Bütçesi: Kadın yok, aile var

  • 09:13 21 Kasım 2017
  • Siyaset
Duygu Erol 
 
ANKARA - Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, 2018 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın 2018 Plan ve Bütçe Raporu'nu açıkladı. Raporda, 2002 yılından 2015 yılına kadar bakanlığın faaliyetlerinden bahsedilirken, kapatılan kadın kurumları, tutuklanan eşbaşkanlar, milletvekilleri, Meclis’ten geçen cinsiyetçi yasalar görmezden gelindi ve "Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü toplum" sloganı çerçevesinde kadın yine ‘aile’ kavramına hapsedildi.  
 
13 Kasım tarihinde TBMM'de Plan ve Bütçe Komisyonu'nda söz alan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, bakanlığın 2018 bütçesini açıkladı. Kadın erkek eşitliği ilkesini ihlal eden tasarı da son dönemde kadın kazanımlarına yönelik gerçekleşen saldırılar, kadın iradesine yönelik saldırı, Meclisten geçen cinsiyetçi yasalar görmezden gelinirken kadın istihdamının artırılması ve fırsat eşitliğinin sağlanması amacıyla 2010 yılında güncellenen hükümet kadının çalışma yaşamında etkin yer almasını sağlayacak hükümleri de kaldırdı. 
 
Kadına yönelik katliamda, şiddette artış yaşandı
 
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın bakanlığın 2018 yılı Bütçe ve Plan raporunu incelediğimiz zaman 187 sayfalık tutanakta 2002 yılından bugüne gerek sosyal devlet anlayışında gerekse de toplumsal cinsiyet eşitliğinde büyük oranda artış yaşandığını ve çalışmaların her gün arttığını, kadın konuk evlerinde artışın, kapasitelerin ve standartların her geçen gün iyileştirildiğine dair satırlara denk geliyoruz. Ancak AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından bugüne kadına cinayetlerinde yüzde bin 400 artış yaşanırken, 15 yılda binlerce kadın erkek şiddetine maruz bırakıldı. Yine aynı şekilde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı il, ilçe müdürlüklerinde koruma altında olan kadınlar da katlediliyor. 
 
187 sayfalık tutanakta kadının aile ve çocuk ile eritildiğini görüyoruz. "Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü toplum" sloganı ile yapılanlardan ve yapılacaklardan bahsedilirken kadın aile ve çocuktan bağımsız düşünülemiyor. Bütçe ve plan tutanağında "Kadının güçlü olduğu bir ülkede aile ve toplum da güçlü olur" anlayışı net bir şekilde yazılarak kadının toplumsal yaşam içerisinde birey olarak görülemezken güçlü bir aile içinde kadın yok sayılıyor. 
 
Meclisten geçen yasalar görmezden gelindi
 
Son dönemde özellikle 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından ilan edilen OHAL ve KHK bahaneleri ile Meclis’ten AKP milletvekillerinin oyları ile yasalar geçti. Türkiye'nin birçok yerinde kadınların sokaklara çıkarak karşı çıktığı Cinsel İstismar Tasarısı ve Müftülük Yasası usulsüz bir şekilde Meclis’ten geçti ve yürürlüğe girdi. Kadınların yasaya karşı çıkması ve doğabilecek sonuçlar gözardı edilirken, "Türkiye olarak son on beş yılda kadının güçlendirilmesi ve hemen her alanda daha etkin olması adına anayasal ve yasal düzenlemelerle birlikte çok önemli kazanımlar elde ettik" ibaresine yer verildi. Çocuğa yönelik istismarda rıza yaşının 12'ye indirildiği ve özellikte çocuk yaşta evlendirmelerin önünü açan Müftülük Yasası'nı görmezden gelen tasarı, birinci eylem planı olarak " Erken Yaşta ve Zorla Evliliklerle Mücadele Strateji Belgesi ve Eylem Planı" olduğunu belirtti. 
 
Kapatılan kadın kurumları unutuldu
 
"Yine kadınlarımıza yönelik önemli bir hizmet birimi kadın konukevlerimizi. Bugün Bakanlığımız, belediyeler ve diğer kuruluşların açtıkları kadın konukevleriyle birlikte toplam 137 kadın konukevimizde 3.444 kapasiteyle şiddet mağduru kadına ve beraberindeki çocuklarına da hizmet vermekteyiz" diye özellikle yerel yönetimlerin kadın çalışmalarından bahsedildi. Kadının yerel yönetimlerdeki varlığını ve siyasette görünürlüğünün temsili, kadın iradesi olan şuan çeşitli cezaevlerinde tutuklu bulunan HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, DBP Belediye Eşbaşkanları ve belediyelere kayyum atanmasıyla beraber kapatılan 54 kadın kurumuna da yer verilmedi. 
 
Kadın kamusal alandan uzaklaştırılıyor
 
Kadının iş gücüne katılımının arttırıldığı belirtilen tutanakta 2005 yılında yüzde 22,7 olan kadının iş gücüne katılım oranının 2017 yılında yüzde 34,3 olduğu ifade edildi. Kadın istihdamının artması ile övünülürken iş hayatına katılan kadının da aile yaşamı içinde aktif olması isteniyor. Özellikle son dönemde girişimcilik ve parça başı iş ile kadın kamusal alandan uzak tutuluyor ama parça başı ya da güvencesiz çalışan kadınlar da istihdam oranında sayılıyor. Kadını aile dışında göremeyen iktidar ve bakanlık tutanakta; "Kadının iş ve aile yaşamının uyumlu hâle getirilmesi amacıyla da önemli düzenlemeler yaptık. Çalışan kadınlara hamilelik, doğum ve süt izinlerini kullanmaları için esnek çalışma imkânı getirdik. Devlet memurlarının doğum nedeniyle ücretsiz izinde geçen sürelerinin derece, kademe ilerlemesinde değerlendirilmesini sağladık. Çalışanlara, doğuma bağlı yarı zamanlı çalışma hakkı, kısmi süreli çalışma haklarının düzenlenmesini ve çalışan ebeveynlere kısmi süreli çalışma hakları getirdik" diyerek kadınların kamusal alan ve sosyal hayattan uzaklaştırıldığından bahsedilmiyor.