Serpil Kemalbay: KHK'leri hükümsüz kılacak bir mücadele yükseltilmeli

  • 14:54 26 Aralık 2017
  • Siyaset
ANKARA - HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, partisinin genel merkezi önünde yaptığı açıklamada, "OHAL'i ortadan kaldıracak ve bütün olarak KHK'leri hükümsüz kılacak bir mücadeleyi yükseltmemiz gerekir" dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi İl eşbaşkanlarının olağanüstü toplandıkları genel merkez binasındaki toplantı devam ediyor. Toplantıya katılan HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, hafta sonu yayımlanan 695 ve 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere (KHK) ilişkin genel merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. İl eşbaşkanlarının da katıldığı  açıklamada konuşan Serpil, Türkiye'de uzun süredir devam eden sivil darbe sürecinin daha da ağırlaşacağının işareti olarak değerlendirdi. 
 
'KHK kabul edilemez'
 
Serpil, "KHK ile Türkiye sivillerin birbirini öldürdüğü kaotik ortama sürükleniyor, hukukun tamamen ortadan kaldırıldığı, demokratik ilkelerin ortadan kaldırıldığı, halklarımızı birbirine karşı konumlandıran, vicdan dışı bir karardır. Bu toplumu şimdiden etkilemeye başladı. Sendikalara, STK'lere, bireylere ve herkese bu akıl dışı ve Türkiye'yi karanlığa sürükleyecek olan kutuplaştırıcı KHK'nin kabul edilemez olduğunu söylüyoruz" diye konuştu. 
 
 'Erdoğan Kenan Evren mirasını devraldı'
 
Hükümet yetkililerinin KHK'lerle ilgili yaptıkları açıklamaların çelişkili olduğunu kaydeden Serpil şöyle konuştu: "Birisi 'terörist olmayan korkmasın' diyor, bir başkası '15 Temmuz'da yaşanan olaylarla ilgili' diyor. Bir kez daha okuyarak ne dediğini ortaya koyalım: 'Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 17 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında birinci fıkra hükümleri uygulanır.'  Burada zaten açık bir şekilde ne dendiği anlaşılıyor. Bundan sonra hiç kimsenin can güvenliği olmayacağı, toplumsal taleplerin ne şekilde karşılık bulacağını da hükümet ifade etmiş oldu. 12 Eylül ile askeri darbe sürecinin büyüttüğü siyasal İslamcı iktidarın kendisini büyüten darbe sürecinin mirasının devralındığını net bir şekilde görüyoruz. Erdoğan, Kenan Evren'in mirasını aldı. Devlet Bahçeli de kendisini dönemin aktörlerinden Bülent Ulusu'ya benzetiyor olmalı."
 
'Demokrasiden yana olan herkes bir arada durmalı'
 
Türkiye halklarının ve demokrasiden yana olan herkesin buna karşı çıkması gerektiğini vurgulayan Serpil, "Hitler faşizminde buna benzer örnekleri bulunuyor. Türkiye tarihinde de böyle karanlık noktalar var. Zilan Katliamı'nda da benzer bir kararname var. Zilan'da halkı katledenler de cezasız kalmıştı. Bu yeni Maraşlar, Çorumlar demektir. Buna kimsenin hakkı yoktu. Kimsenin Türkiye'yi uçuruma sürüklemeye hakkı yoktur. Bu KHK'ler, Türkiye'nin demokratikleşme hedefiyle Cumhuriyetin demokratikleştirilmesinden yana olanlarla, tekçi politikalarla faşist yönelimler arasındaki bir mücadeledir. Demokrasiden yana olan herkesin bir arada durması elzemdir. OHAL'i ortadan kaldıracak ve bütün olarak KHK'leri hükümsüz kılacak bir mücadeleyi yükseltmemiz gerekir" sözlerini kullandı.  
 
'Ne yazık ki OHAL yasalarını konuşuyoruz'
 
Serpil, şöyle devam etti: "Gemlik'teki zeytinliklerden taşerona kadar tüm işleri KHK ile yapıyor. Taşeron yasasını KHK ile çıkarmayı gerektirecek ne var? Zaten Meclis'te çoğunlukları var. Taşeron yasasını KHK ile çıkartmanın altında yatan, rejimi bir OHAL rejimi olarak sürdürme kararlılığının işaretidir. Bu yönetme şeklini güzellemek istiyorlar. Öte taraftan, taşeron konusunda da dağ fare doğurdu. Bugüne kadar taşeronların diğer işçilerle eşit çalışacakları yönündeki açıklamalarının hiçbiri gerçekleşmedi. Tam aksi ayrımcılık getirildi. On binlerce işçi düzenlemenin dışında kaldı. Biz bugün işsizliği, enflasyonu, iktidar partisinin vergi cennetlerindeki ekonomik ilişkilerini konuşmalıydık. Ama ne yazık ki OHAL yasalarını konuşuyoruz. 
 
'Tek tip kutuplaştırma çabasıdır'
 
Tüm bu KHK'ler hükümsüzdür. Bu kararnameler Meclis'ten de geçmelidir ama Parlamento'nun kapısına kilit vurulmuştur. OHAL'in de 15 Temmuz darbe girişimiyle hiçbir alakası kalmamıştır. Tecrit ve cezaevlerinde uygulanması düşünülen tek tip politikası da ilan edildi bu kararname ile. Tek tip kıyafetin katliam demek olduğu, buna karşı direniş demek olduğu ortadadır. Pek çok insanın mağdur olacağını görmek gerekiyor. Siyasi tutsaklar zaten tek tip kıyafetleri asla giymeyeceklerini ilan etiler. Bugün bütün cezaevleri hukuksuz bir şekilde tutuklanan akademisyenlerle, gazetecilerle ve siyasilerle doludur. Ahmet Şık'ın savunma hakkının elinden alınışını hepimiz gördük. Böyle bir tabloda tek tip dayatması toplumu kutuplaştırma çabasının bir parçasıdır. 
 
'Demokratikleşme için açılım yaşanmalı' 
 
Görüyoruz ki AKP-Erdoğan rejiminin ütopyası Guantanamo'ymuş. Oradaki insanlık dışı tablonun Erdoğan'ın hayallerini süslediğini görüyoruz. Buna karşın zindanlar nasıl tek tipi parçalayacaksa biz de toplumun tüm kesimleriyle beraber tek tipe karşı mücadelemizi yükselteceğiz. Bu saldırıların hedefi toplumunu barıştan uzaklaştırmaktır. O yüzdendir ki Sayın Öcalan'a yönelik tecrit sürdürülmektedir. Tecridin kaldırılması gerektiğini bir kez daha söylüyoruz. Siyasal İslam çizgisi 12 Eylül faşizmi ile buluştu. Demokrasiyi isteyenler de buluşmalıdır. Bu tarihsel bir görevdir. Saldırılar toplumun tüm kesimlerinedir. AKP-Saray rejimi halka karşı suç işliyor. Bu yönetim meşru değil. Bir an önce bizim demokratik normlara dönmemiz, Cumhuriyetin demokratikleşmesi için açılım yaşamamız gerekiyor."