
Serpil Kemalbay: Gerçekler inatçıdır, Kürt halkını yok sayamazsınız
- 12:04 3 Şubat 2018
- Siyaset
ANKARA - HDP 2. Olağan Büyük Konferansı "Güçlü parti kararlı mücadele" şiarı ile Ankara Plaza Otel'de başladı. Konferansta konuşan HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, "Gerçekler inatçıdır. Bu dünyada 50 milyona yakın Kürt halkı varsa onu yok sayamazsınız" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP), "Güçlü parti kararlı mücadele" şiarı ile gerçekleştirdiği 2. Olağan Büyük Konferansı Ankara Plaza Otel'de başladı. Yüzlerce kişinin katıldığı konferans salonuna tutuklu seçilmişlerin fotoğraflarının yanı sıra Kürtçe ve Türkçe "Selam olsun Efrîn'e, Rojava'ya ve direnenlere", "Kadın yaşamdır cesaretle yaşamı savunuyoruz", "Emek ve doğa sömürüsüne son" ve "Genç başladık genç başaracağız" pankartları asıldı. Konferansa HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, HDP milletvekilleri, HDP bileşenleri, ihraç edilen akademisyen ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.
'Tüm saldırılara karşı ayaktayız'
Konferans, mücadelesinde hayatını kaybedenlerin anısına yapılan saygı duruşu ile başladı. Divan seçimi ve gündem konularının belirlenmesinin ardından konuşan Serpil, "Güçlüyüz ve kararlı bir şekilde yine birlikteyiz. Tüm saldırılara karşı ayaktayız. Bu kadar baskı ve her sabah uyandığımızda karşılaştığımız operasyonlara karşın böylesine büyük bir dirençle sürdürdüğümüz bu mücadelemiz birilerini şaşırtıyor olmalı. Biz her gün üstlerine gidiyoruz. Bu kadar topyekün saldırı karşısında böylesine onurlu bir mücadelenin sahipleriyiz, çünkü bir davamız var. Halklarımıza verdiğimiz sözümüz var. Biz zaten halkların içinden gelen, bedel ödeyerek, mücadele yürüten devrimcileriz, HDP'nin neferleriyiz" dedi.
'Bizim mücadelemiz onları bile kurtaracak'
"Buradan içerideki ve dışarıdaki tüm yoldaşlarımıza en içten duygularımızla teşekkür etmek istiyorum. 2 buçuk yıldır yürütülen bu mücadele halklarımıza onur ve umut vermektedir. Geleceğin güzel olduğuna, kazanacağımıza dair umudu bu kararlı mücadelemiz vermektedir" diyen Serpil, tüm bunların karşısında savaşı ve kötülüğü örgütleyenlerin de var olduğunu belirtti. Serpil şöyle devam etti: "Biz bu onurlu mücadeleyi yürütürken kötülüğü her gün örgütleyen AKP'nin durumu içler acısıdır. Zor durumda olan bizim mücadelemizi ortadan kaldırmaya çalışanlardır. Onların elemanları, onların kurmaylarıdır. Her gün nasıl yapsak da Erdoğan'ın döktüğü incileri toplasak, ne yapsak da bu kadar kötülüğü güzelleyerek meşruiyetini sağlasak diye akla karayı seçiyorlar. Belki de onlar bile umudunu bize bağladılar. Şu AKP despot iktidara son verse de biz de rahat nefes alsak diye düşünüyorlar. Bizim mücadelemiz onları bile kurtaracak" ifadelerini kullandı.
'İktidar meşruiyetini sağlamaya çalışıyor'
Serpil, "Efrîn'e savaş açtılar. Meşru mu, haklı mı, hayır. Türkiye devleti küçük bir kasabadan, bir kantondan, savaştan kaçanların bir araya geldiği bir coğrafyadan ne istiyor. Bunun meşruiyetini sağlamak için bu savaşın karşısında duranlara karşı her gün operasyon düzenliyorlar" diyerek, TTB'ye yönelik saldırıyı hatırlattı. Serpil, TTB'ye yönelik baskılarda savaşa karşı gelenlerin karşısında iktidarın meşruiyetini sağlamaya çalıştığını ifade etti. TTB'nin "Savaş bir halk sağlığı sorunudur" sözlerini yineleyen Serpil, "Değil midir? Savaş yüzünden milyonlarca insan göç etmek zorunda kalmadı mı, 100 binlerce insan bu savaşta yaşamını yitirmedi mi? Açlık, yokluk, sürgün koşulları, kadınlar ve çocuklar her gün ezilmiyor mu? Savaş iyi bir şey mi? Hekimler ne diyecekti? 'Savaş iyi bir şeydir' mi diyecekti. Tabi ki 'savaş kötüdür' diyecekti. Çünkü savaş hiçbir sorunu çözmedi. Savaş sorunları çözmek için yapılmadı. Savaş egemen güçlerin, silah baronlarının çıkarları için yapılır. Savaş ezilenleri sömürmek, doğayı yağmalamak için yapılır. Savaş halkları tahakküm altına almak için yapılır" diye konuştu.
'Alternatifi olduğumuz için bu kadar güçlüyüz'
Serpil konuşmasını şöyle sürdürdü: "AKP Genel Başkanı antiemperyalist olmaya soyunuyor. Oraya savaş açmanın anlamı oradaki doğal zenginlikleri yağmalamak demektir. Antiemperyalist olmak halkların buluşması ile mümkün olabilir. Halklara savaş açarak antiemperyalist olunmaz. Kaldı ki Türkiye'nin 100 yıllık bir sorunu var. Bu sorunu görmeyen, çözüm üretmeyen hiçbir politika halklarımızı iyi bir geleceğe taşıyamaz. O yüzden bugün Türkiye hiç iyi bir yere gitmiyor. Bugün Türkiye uçurumun kenarına geldi."
HDP olarak çözümün partisi olduklarını ve Türkiye'nin kangrenleşen sorunlarına çözüm aramak için bir araya gelen demokrasi güçlerinin partisi olduğunu vurgulayan Serpil, Türkiye'ye nefes olacak partinin HDP olduğunu söyledi. Serpil devamında şu sözleri kullandı: "Demokrasi ve özgürlükler için bir araya geldik. Emekçilerin ağır sorunlarına çözüm olmak için bir araya geldik. Kadınların ve doğanın talan edilmesinin ağır tahribatını ortadan kaldırmak için bir araya geldik. Nitekim bu sorunların hepsi birbirine bağlı. Kürt sorununun, kadın sorununun, emekçilerin sorunlarının hepsi birbirine bağlı. Devlet işte bütün bu dinamikleri bastırmak için var Türkiye'de. Devlet bu farklılıkları toplumun ihtiyaçlarını bastırmak ve sindirmek için var. Diyorlar ki topluma 'Siz devleti var etmek için çalışın, insan devlet içindir' diyorlar. Hayır. Devlet, insanın hizmetine koşmak için var. Biz en başa her zaman insanı koyduk, emeği, kadınları, halkları, barışı , özgürlükleri koyduk. Bu yüzden bize saldırılıyor. Biz bu halkın umudu olduğumuz için bu ceberrut sistemin alternatifi olduğumuz için bu kadar güçlüyüz. Her gün yapılan saldırılara rağmen geri adım atmamamız ondandır. Bu toplumun en ağır meselelerinin çözümünün HDP'de olmasından kaynaklanıyor. O yüzden güçlüyüz, kararlı bir mücadele sürdürüyoruz."
' Darbe mirasçıları kaybedecek'
Serpil, "AKP-Erdoğan iktidarı millicilikle, yerlicilikle, dincilikle bu halkı deli gömleği içine sokmaya çalışıyor. Kürt düşmanlığı ile Alevileri yok sayan politikalarıyla, her gün kadınlara saldırarak, tekçi politikalarla saldırıyor. Bu iktidara karşı halkları bu deli gömleğini yırtıp atmak istiyor. Ne zaman ki halklar bu dayatmalara karşı mücadeleyi yükseltse 12 Eylül'ü 28 Şubat'ı, tek adam rejimini buluyor. Bir zamanlar 28 Şubat'tan mağduriyet üretenlerin yakınmaları demek ki daha fazla 28 Şubat, daha fazla 12 Eylül, daha fazla baskı ve zor içinmiş. Tek adam rejimini dayatanlara karşı bizler geri durmayacağız. Bu mücadele başarılı olacak. Bu darbe mirasçıları ise kaybedecek" diye belirterek, halklara karşı suç işleyenlerin hukuk önünde hesap vereceğini sözlerine ekledi.
'Toplumun sorunlarını şehadet tüccarları çözemez'
Temel sorunun farklılıkların ve zenginliklerin kabul edilip edilmemesi olduğunu dile getiren Serpil, "AKP - Erdoğan-Bahçeli ve ittifakları bir aradaysa bu ittifak politikası halkların iradesinin nasıl olur da meclise yansımasını ortadan kaldırabilirizin cevabını bulmaktır. Nasıl yaparız da halkların özgürlük talebinin önüne geçeriz görüşmeleridir. Bugüne kadar 'koalisyon kötüdür' diyenler, bugün oturmuşlar seçim planları, ittifak hesapları yapıyorlar. Bizler bu ittifak hesaplarını da boşa düşürecek, Türkiye ve Kürdistan halklarının yeni yaşamını inşa etmeyi başaracağız" diye konuştu.
'Barış politikası aynı zamanda antiemperyalist bir politikadır'
PKK Lideri Abdullah Öcalan öncülüğünde 2013 yılında başlayan çözüm sürecine değinen Serpil, "Sayın Öcalan'ın yürüttüğü barış çalışmaları büyük ilgi gördü, çekim merkezi oldu. Bunları korkutan da bu adımlardı. Bu tek adam rejiminin yürüttüğü savaş politikaları, bir taraftan tek adam rejimini inşa etmek için gerçekleştirilirken bir taraftan da Kürt halkının kazanımlarına yöneliktir. Ama gerçekler inatçıdır. Bu dünyada 50 milyona yakın Kürt halkı varsa onu yok sayamazsınız. Barış politikası aynı zamanda antiemperyalist bir politikadır. Halklarla birlikte hareket etme politikasıdır. HDP bu politikanın öznesidir. Bizler halklarla konuşarak, kadınlarla, köylülerle, emekçilerle bir yaşamı inşa edecek olanlarız. Tecritle, cezaeviyle, şiddetle gidilecek yer kalmamıştır. Zaman bizim zamanımızdır, zaman barışın zamanıdır" diye belirtti.
'İsimsiz kahramanları selamlıyorum'
Serpil son olarak şöyle dedi: "Bizler de bu mücadeleyi güçlü kılmak için 11 Şubat'ta kongre gerçekleştireceğiz. Bugünkü konferansta da bu mücadeleyi nasıl zaferle taçlandıracağımızı konuşacağız. Buradan cezaevlerindeki yoldaşlarımızı da selamlamak istiyorum. Sevgili Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Leyla Güven ve onların nezdinde HDP'nin tüm isimsiz kahramanlarını selamlıyorum. Bu mücadelede yaşamını yitiren yoldaşlarımı selamlıyorum. Onlara sözümüz; mücadelemiz mutlaka kazanacak."
Konferans basına kapalı bir şekilde devam ediyor.