Pervin Buldan: Demokratik çözümün başaktörü Sayın Abdullah Öcalan'dır

  • 09:09 28 Mayıs 2018
  • Siyaset
İSTANBUL- HDP'nin "Kürt Sorunu'na Demokratik Çözüm Deklarasyonu"na ilişkin değerlendirmelerde bulunan Eş Genel Başkan Pervin Buldan, Türkiye'nin en önemli gündem maddesinin "barış" olduğunu söyledi. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik çözümünün baş aktörü olduğunu vurgulayan Pervin, “Sayın Öcalan bu sorunun baş muhatabıdır. Biran önce dikkate alınması gereken bir şahsiyettir. Sayın Öcalan’ın çalışmaları bir kez daha açığa çıkması açısından kendisi ile görüşmelerin biran önce başlanılması gerekiyor" dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Diyarbakır’da düzenlediği toplantıda, “Kürt Sorununa Demokratik Çözüm Deklarasyonu”nunu açıkladı. İmralı tecridinin kaldırılması, Demokratik Anayasa, Demokratik Cumhuriyet, Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu, Anadilde Eğitim Hakkı, Kürdistan’ın tanınması, Koruculuk sisteminin kaldırılması, OHAL, hasta tutsakların tahliyesi gibi vurguların ön plana çıktığı deklarasyonda ulusal birlik ve Kürt sorununun çözüm muhatapları vurguları da dikkat çekti. 
 
Deklarasyonda HDP’nin Kürt sorununa bakış açısını ve acilen çözülmesi gereken sorun başlıklarını Türkiye toplumu ile paylaştıklarını belirten HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Çünkü Türkiye’nin en büyük ve acil sorunlarından birisi Kürt sorunudur” dedi. Özellikle 2013 yılında barış politikalarının devreye girmesi ile Türkiye’de her türlü kriz ve kaosun çözülebildiğinin kanıtlandığını ifade eden Pervin, deklarasyonun da barış politikalarının her sorunu çözeceği inancı ile yazıldığını kaydetti.
 
Barış en önemli gündem maddesi
 
Barışın Türkiye toplumu için en elzem ve en önemli gündem maddesi olduğunu vurgulayan Pervin, Türkiye’de toplumsal barışın tartışılmasının ve HDP tarafından gündeme getirilmesinin önemine dikkat çekti.  AKP’nin savaş politikalarındaki ısrarına değinen Pervin, “Bu ısrar nedeniyle barış meselesi öteleniyor” diye konuştu.  Pervin, “Son dönemde yaşanan süreç hem Türkiye’nin hem kendi içindeki sorunlar hem Ortadoğu’da yaşanan sorunlar, AKP için meselenin ne kadar ötelendiğinin göstergesidir. AKP’nin bu politikaları tamamen çözümsüzlüğün ön plana çıktığı, barışın adının dahi ağza alınmadığı, politikalar bütünüdür” dedi. 
 
'Kürtçe isimler iade edilmeli'
 
Deklarasyonda yer alan Kürt sorununun çözüm önerilerine değinen Pervin, “Başta anadil meselesi öncelikli olarak çözülmesi gereken bir sorundur. Kürt halkının ve başka halkların dillerinin yıllardır bu ülkede inkar edildiği bir realite var. Ancak bu ülkede milyonlarca Kürt’ün yaşadığını ve Kürt halkının da başta kendi dilinde eğitim alma hakkının verilmesi gerekiyor. Ayrıca, belediyelere atanan kayyumların değiştirdiği Kürtçe isimlerin de geri iade edilmesi gerekiyor” diye konuştu. 
 
'Kültürel haklar ve kimlik hakları güvence altına alınmalı'
 
Kürt halkının kamu alanında kendi dilini ifade edebileceği ve bunun yasalarla güvence altına alındığı bir çözümden yana olduklarını da sözlerine ekleyen Pervin, “Kayyumlar eliyle kapatılan kurum ve kuruluşların yeniden açılması öngören maddeler de deklarasyonda yer alıyor. Deklarasyonda bunların en kısa zamanda hayata geçmesi için çalışacağımız yönünde sözümüzü de verdik. Çünkü, Kürt halkının sadece dili üzerinde değil, kimliği ve kültürü üzerinde de yoğun bir baskı var. Bu baskı politikasının HDP’nin güçlü bir temsiliyetle parlamentoya girmesi ile aşılacağını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı seçimlerinde de Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanı olması ile sorunların çözüleceğine olan inancımız tamdır” ifadelerini kullandı.
 
‘Kürt halkı AKP konusunda karar verecek’
 
Kürt halkının yıllardır dil ve kimlik mücadelesi verdiğini, mücadelede büyük bedeller ödediğini söyleyen Pervin, AKP’nin Kürt halkının kimliğine ve kazanılmış haklarına yönelik saldırılarının Kürt halkı tarafından bu kez net olarak reddedileceğini belirtti. Pervin, “Kürt halkı bu noktada bir karar vereceği döneme girdi. AKP’ye bu Kürtler tarafından yapılan desteğin bu dönem açısından ve bu dönem sonrası açısından mutlaka kesilmesi gerekiyor. Bu konuda Kürtlerin birlik ve beraberliği de büyük önem teşkil ediyor” dedi. 
 
Saldırılara karşı ulusal birlik vurgusu 
 
Kürt ulusal birliğinin önemine dikkat çeken Pervin, “Deklarasyonu açıklarken tüm Kürt bölgelerini göz önünde bulundurduk, çünkü gün birlik ve beraberlik günüdür. Deklarasyonda, ‘gelin bu çatı altında buluşalım’ dedik. ‘Gelin hep birlikte mücadele edelim bu çatı altında’ çağrısı yaptık. Kürt halkının kazanımlarına yönelik saldırıları ancak böyle geri püskürtebiliriz. Kürt halkına yönelik saldırılar karşısında birlikte tutum alalım. Birlikte söz söyleyelim. Bunun da en büyük başlangıcı, 24 Haziran olsun” diye konuştu. 
 
‘PKK  Lideri Abdullah Öcalan baş aktördür’
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dair de görüşlerini de yine bu deklarasyonda açıkladıklarını belirten Pervin, Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik çözümünün baş aktörü olduğunu bir kez daha vurgulayarak,  “Çözüm sürecinde bu sorunun en önemli aktörünün Abdullah Öcalan olduğunu söyledik. 3 yıldır sayın Öcalan bu sürecin dışında bırakılmaya çalışıldı. Öcalan’ın üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin biran önce kaldırılması için çalışmalar yürütülüyor. Sayın Öcalan, Türkiye’nin demokratikleşmesine Kürt sorunun çözümünün de katkı sunacağını belirtiyordu. Sayın Öcalan bu sorunun baş muhatabıdır. Biran önce dikkate alınması gereken bir şahsiyettir. Sayın Öcalan’ın çalışmaları bir kez daha açığa çıkması açısından kendisi ile görüşmelerin biran önce başlanılması gerekiyor. Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması için mücadelemiz devam edecek” diye belirtti. 
 
'Kürtlerin yaşadıkları acılar birbirinden bağımsız değil'
 
Deklarasyonun Türkiye’nin barışı açısından önemli bir bildirge olduğunu söyleyen Pervin, bu bildirge etrafında bütünlük sağlanması gerektiğini vurguladı. Pervin son olarak şunları söyledi: “Kürtlerin son dönemlerde yaşanan sokağa çıkma yasakları ile birlikte Silopi’de, Cizre’de, Sur’da yaşananları unutmaması gerektiğini düşünüyorum. Kürtler nerede yaşarsa yaşasınlar;  Kerkük’te, Efrîn’de, Silopi’de Gever’de yaşananlar birbirinden bağımsız değildir. Herhangi bir yerde yaşayan Kürt halkına yapılan saldırı, başka bir yerde yaşayan Kürt için vicdan meselesidir. Her Kürt’ün oyunu kullanırken elini vicdanına koyması gerektiğini belirtmek isterim. Kürtlerin yaşadığı her acıyı duymak ve duyurmak zorundayız. Bu acılar, bizi çok kötü daha yerlere götürecektir. Bu nedenle Kürtler’in güçlü bir şekilde parlamentoya taşınması gerekiyor.”