Kadın Stratejik Planlama Çalıştayı’nda birlikte çözüm geliştirme vurgusu

  • 16:12 20 Temmuz 2024
  • Güncel
 
WAN - Wan Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde düzenlenen Kadın Stratejik Planlama Çalıştayı’nda, kentin sorunlarına dikkat çeken kadınlar, belediye meclislerinde yurttaşların da söz almasını ve çözüm geliştirmesini istedi. Kadınlar, kadına yönelik her türlü şiddet ve özel savaş politikalarıyla birlikte mücadele etme mesajı verdi. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetiminde bulunan Wan Büyükşehir Belediyesi tarafından kentte bulunan bir otelde düzenlenen 2025-2029 “Kadın Stratejik Planlama Çalıştayı”, siyasi parti, sivil toplum ve kadın örgütlerinin katılımıyla sürdü. 
 
‘Kentin her kademesine kadınlar yer almalıdır’
 
Çalıştayda konuşan Kadın Politikalar Daire Başkanı Refika Sönmez, belediye bünyesinde kadın projeleri ve plana dair 5 yıllık planlamayı içeren sinevizyon gösterimi ile Büyükşehir Belediyesi Kadın Stratejik Planlaması’na ilişkin söz aldı. Refika, “Her alanda kadının eşit temsilini önemsediklerini belirtti. Refika, “Tarihi eski olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği günümüzde de tüm yoğunluğu ile toplumsal yaşamın her alanında kendini göstermektedir. Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde ve kentimizde toplumsal hayatın her alanında cinsiyete dayalı eşitsizlik bulunmaktadır. Kent planlaması, kent politikaları ve yürütülecek diğer tüm hizmetlerde toplumsal cinsiyet eşitsizliğine son verecek bir yaklaşım öncelikli olmalıdır. Kent sakinlerinin çoğunluğunun yüzdesi kadınlar olmasına rağmen yerel yönetimlerde kadınların karar mekanizmalarında, temsili ve istihdamı çok düşük orandadır. Yerel yönetimlerde ve kentin her kademesinde kadınların temsili, kadın istihdamı eşitlik perspektifiyle gözetilmelidir. Kadınların kent yönetimine katılması, kentin yeniden yapılandırılması ve toplumsal alanların oluşturulmasında aktif yer alması cinsiyet eşitliğini sağlamak adına son derece önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı. 
 
‘Zihniyet değişimi şart’ 
 
Kadının stratejik planlamada yer alması gerektiğini söyleyen Refika, “Kadın Daire Başkanlığımız tarafından hazırlanan beş yıllık stratejik planlama çalışması, kentimiz için öncü bir kinetik enerji ortamı yaratacaktır. Öncelikli olarak belediyemizin kadınlara yönelik politikaları, vizyonu ve evrensel kamu hizmetlerinin kadınlar için sağlıklı bir şekilde hayata geçirilmesi zorunludur. Bu doğrultuda stratejik planın ihtiyaç haritasını ve vatandaş talep analizlerini ortaya çıkarmamız gerekmektedir. Ayrıca Kadın Daire Başkanlığımız bünyesinde yürütülecek tüm süreçlerin, şeffaflık ilkesi gereğince vatandaşlara ve sivil toplum kuruluşlarına çeşitli iletişim metotları ile ulaştırılması marka kent inşası için önem arz etmektedir. Bu bağlamda belediyemizin demokratik katılım ile tüm kadınların beş yıllık stratejik plana dahil edilmesi şarttır. Bu noktada, stratejik planlamanın uzun vadeli bir yaklaşım olduğu, bireysel ve kurumsal açıdan zihniyet değişimi gerektirdiği bilinmelidir” ifadelerini kullandı. 
 
‘Kadınların en kolay ulaşabileceği alan yerel yönetimlerdir’ 
 
Ardından DEM Parti Mûş Milletvekili Sümeyye Boz’da, “Yerel Yönetimlerde Deneyimimiz ve Yıkıcı Kayyım Politikaları” konulu konuşmasını yaptı. Kadın politika müdürlüklerinin önemine dikkat çeken Sümeyye, kadın çalışmalarının aktif bir şekilde yürütülmesi ve bunun bütün kente sirayet edilmesinin ciddi zorluklarının olduğunu söyledi. Sümeyye, “Kürt kadın hareketi olarak yüz yıllardır var olan mücadelemizde son 25 yılda hatta daha uzun bir süredir yerel yönetimlerde yer edindik ve ciddi bir deneyim gösterdik. Bu 25 yıllık deneyimini bütün yerel yönetimlerde hayata geçirmek ve bütün çalışmalarda var etmeye çalıştık. Çünkü Kürt kadın hareketi sadece bir propaganda ya da bulunduğu pozisyon üzerinden kendini var eden bir hareket değildir. Kurumsallaşmayı amaçlayan ve kurumsallaşma amaçlı çalışma yürüten ve toplumsallaşmaya dönük bir yapıdır. Bu anlamda yerel yönetimler bunun bu toplumsallığını sağlamak adına en erişilebilecek bir yer. Kadınların bütün hizmetlere verilere ve var olacak çalışmalara dahil en kolay ulaşılabilecek nokta yerel yönetimlerdir” diye belirtti. 
 
‘Kayyım tahribatı tüm kentleri işlevsiz bıraktı’ 
 
Eşitlikçi, demokratik ve kadın özgürlükçü paradigmanın yerel yönetimlerde esas alınması gerektiğini vurgulayan Sümeyye, kadınların hem toplumda hem de yaşamın her alanında bu paradigmayla var olacağını kaydetti. Yerel yönetimlerde kadın politikalarının hayata geçirilmesinin kent içinde önemli olduğuna işaret eden Sümeyye, “Her ne kadar 8 yıldır kayyımlar eliyle irademiz gasp edilse bile kadın çalışmalarımız kayyımların ilk hedefi oldu. Kayyım marifetiyle birçok kadın kurumumuz kapatıldı. Kayyımların tahribatları bütün kentleri işlevsiz bıraktı. Kadın stratejik planlamasının çıkartılması yerel yönetimlerde bir kenti nasıl inşa edeceğimize dahi bir amaçla meydana gelen bir mesele. Bu stratejik planlamalar kadının gücüne güç katacaktır” dedi. 
 
‘Neyin politikasını yürüteceğimizi bilmek önemlidir’
 
Çalıştay, Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel’in konuşmasıyla devam etti. “Yerel Yönetimler ve Kadın Politikalarımız” başlığı altında konuşan Sebahat, kadınların siyasette yer almasının kolay olmadığını söyledi. Sebahat, “Zorlu bir alan, çünkü şu ana kadar siyasi alanı, politikalar, yerel yönetimler, kadın alanı olarak görülüyor. Kadınların bu alanlara cesaret etmesi, ben de varım demesi çok önemlidir. Bu tablo karşısında insan gururlanıyor. Girdiğimiz süreçlerde masanın etrafında bu kadar kadın yoktu. Şimdi kendi rengiyle, kendi diliyle, kendi kimliği ve kültürüyle var olmak çok önemlidir. Biz kendi ayarları üzerinde duran bir oluşumu ortaya çıkarmanın sevincini yaşıyoruz. Yaşadığımız deneyimlerden politik olarak kazanmadan, hiçbir alanda kazanamazsın. Politik alanda kazanmak demek, neyin politikasını yürüteceğimizi bilmek önemlidir. Erkek egemen kapitalist sistemin de bir sistemi var. Ama bizim de demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmayı savunan bir sistemimiz var” sözlerine yer verdi. 
 
‘Kadının tüm rolleri çalınarak emeği hiçleştirildi’ 
 
Sebahat sözlerine şöyle devam etti: “Wan’da yaşadığımız için burada değer, kültürünü, Van’ın sosyo ekonomik kültürüyle yetişen kadınlar olarak kendi değerlerimizi yeniden yaratmak, siyaset yürütmek çok kıymetli. Erkek egemen sistem ilk önce kadının emeğini değersizleştirdi. Kadın emeğini değersizleştirince kadını değersizleştirdi. Bu bir problem; çünkü kadınlar öyle ‘yönetemiyorlar’ diye değil, beş bin yıllık erkek egemen merkezi sistemi kadının yarattığı bütün değerleri çarçur etti. Sattırdı. Yöneten, toplum değerlerini inşa eden kadına yönelik saldırılarını gerçekleştirdi. Toplumsal yönetim biçimidir. Tam da bu noktada yönetmek tam da kadın işidir. İlk cinsel kırılma tam da kadının tüm rollerinin çalınıp eve kapatıldığı dönemdir. Tabii yönetmek bir sanattır. Politika bir sanattır. Eğer güzel yaparsanız bu işi, toplumu iyi bir yere götürürsünüz, kötü yönetirseniz despot olur çıkarsınız. Kadınlar olarak erkek tarzını neden erkek tarzını ret ettiğimiz hiyerarşik, tahakkümcü, elini masaya vurup iş yapan anlayışı ret ediyoruz. Biz müzakere yoluyla, diyalogla, birbirini anlayan ve yönetime katan bir tarzı benimsiyoruz.
 
Eşbaşkanlık sistemi toplumda büyük bir kabul gördü
 
Bu kentin nasıl yönetileceği meselesinde söz ve karar sahibi olmak önemli. Wan’ın yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların olmadığı bir yönetim, demokratik bir yönetimde olmaz. Yıllardır kadın özgürlük mücadelesi verenler olarak, toplumun yarısını yok sayan dışlayan, anlayışa, zihniyete karşı, mücadele verdik ve şimdi yönetimlerde yer alıyoruz. Yerel yönetimler sadece kendi yönetimimizle sınırlı değil bu, eşbaşkanlık sistemini ilk uyguladığımız dönemde, DEHAP Kadın Meclisi’nin Genel Sözcüsüydüm. Eşbaşkanlığı tartıştığımızda Almanya örneği üzerinden tartıştık. Eşit yönetim olacak üzerinden Meclis’e imza da verdik. Bu siyasetin rengini değiştirecek bir sistem. Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk döneminde fiili olarak uygulanıyordu. Fiili uygulanırken bile bir sürü sorun yaşadık. Daha çok resmi olan esas alınıyor. Bu zihniyeti hala aşmış değiliz. Çünkü erkekler o koltuğun sahibi olarak kendilerini görüyorlar. Eş başkanlık olayı dediğimiz bir kurum olarak ele alıyoruz. Koltuğun iki kişi olması, koltuğa iki kişi sığmayacağı içindir. O kurumsal bir şeydir. Bir kurum seçiyoruz. Bazıları iki yapar bazıları üç yapar. Hatta biz batı da biri Kürt, biri Türk olması yönünde çalışma yürüttük. Biri Kürt diğeri diğer halklardan olsun üzerine çalışma yürüttük. Ama mutlaka biri kadın olacak şekilde sistemi oluşturduk. Eşbaşkanlık sistemi toplumda büyük bir kabul gördü.”
 
‘Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşmez’ 
 
Son olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez” sözünü hatırlatan Sebahat, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Yıllardır kadın özgürlük mücadelesini yok sayan dışlayan zihniyetlere karşı bir paradigmamız var ve bu paradigmayla yönetimlerde yer ediniyoruz. Başkanımızın da söylediği gibi; ‘kadın özgürleşmeden bir toplumu var edemeyiz’. Kadınlar yoksa kararlarda yoktur. Gerçekten biz kadınlar olarak yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz. Yeter ki bu yolda birleşelim bu yol bizi çok güzel yerlere götürecektir. İnanmak başarmanın yarısıdır o yüzden biz özgür bir yaşamın var olacağına inanıyoruz bunun mücadelesini de veriyoruz. Bildiğim tek bir şey var; hareket varsa hayat var, umut varsa zafer var.”
 
Kentteki sorunlara dikkat çekildi!
 
Konuşmaların ardından katılımcılar “Kadın stratejik planlamasına dair tartışma ve öneriler” başlığı altında fikir alışverişinde bulundu. Söz alan kadınlar kentte çocuk yaşta evlilikleri, kadına yönelik şiddetle mücadele, sığınma evlerinin yetersizliği ve ihtiyacı karşılamaması, kadınlara yönelik kültür ve sanatsal aktivitelerin yanı sıra kadınların da bu alanlarda nasıl aktifleşeceklerine dair önerilerini sundu. Özel savaş politikaları kapsamında madde bağımlılığı, fuhşa karşı mücadele alanlarının geliştirilmesi özelde gençlere iş alanlarının oluşturulmasına ilişkin öneriler yapıldı. Yine kadının özgün sağlık sorunlarına dair özelde kırsal yerleşim yerlerinde bulunan kadınların da yararlanabileceği şekilde nasıl çalışmalar yürütülebilir üzerinden fikirler öne çıktı. 
 
Kadınların yine neredeyse tüm mahalle ve kent merkezinde neredeyse olmayan ortak sosyal alanlarında nasıl var olacağı ve çocuklarının da yararlanabileceği alanlar nasıl geliştirebileceği üzerinden tartışmalar yürütüldü.
 
Alternatif istihdam alanları ne olabilir?
 
Kadının ekonomi alanında kooperatiflerle istihdam alanlarının oluşturulması önemine vurgu yapıldı. Tekstil kentlerle neredeyse kentin tamamen sanayileştiğine dair ifadelerin kullanıldığı çalıştayda kadınlar, “Alternatif istihdam alanları olarak ne yapılabilir?” sorusunu yönlendirdi. 
 
Çalıştay, fikir alışverişiyle son bulurken, sonuç bildirgesinin önümüzdeki günlerde açıklanacağı paylaşıldı.