Michela Arricale: Öcalan tüm bölgeyi birleştirmek için temel rol oynayacak

  • 09:06 20 Ocak 2025
  • Güncel
 
   
Melek Avcı
 
ANKARA- Avukat Michela Arricale, Türkiye’nin bir yandan açılım politikalarını gündeme getirirken diğer yandan “iyi Kürt-kötü Kürt” ayrımı yaparak Suriye’ye yönelik bombardımanlarını sürdürdüğünü ifade etti. Michela Arricale, “Sayın Öcalan’ın ve Kürt halkının yalnızca Türkiye’yi değil, tüm bölgeyi birleştirme veya sakinleştirme yönünde temel bir rol oynayacağına inanıyorum. Umuyorum ki gelecekte Sayın Öcalan’ı halk arasında görebiliriz” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder 28 Aralık tarihinde İmralı’da tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’la ilk siyasi teması gerçekleştirdi. Bu siyasi temasın ardından gelen 7 temel mesaj dünyanın gündemine düşerken uluslararası kamuoyu Abdullah Öcalan’dan gelen iyi haberleri umutla ele aldı. Yanı sıra hem Orta Doğu siyasetine hem de dünyaya yön verecek olan fikirlerinin önemine vurgu yapılmaya devam ediliyor. 
 
Uluslararası tecrit delegasyonunda yer alan İtalya Demokrasi İçin Araştırma ve Geliştirme Merkezi ve Uluslararası Hukuki Müdahale Grubu Eşbaşkanı Michela Arricale, PKK Lideri Abdullah Öcalan’la başlatılan görüşmelere ilişkin konuştu. 
 
“Bu açılım iyi bir şey ama ince bir çizgide, küçük bir adım. Daha da ileriye gitmek zorundayız.  Öyle ki siyasi olan bir adım hukuki olmadığında durumu ele almak çok zor oluyor. Neticede ne olursa olsun mutluyuz, çok mutluyuz ki Sayın Öcalan’la görüşüldü, ondan haber aldık.”
 
*PKK Lideri Abdullah Öcalan yıllardır ağırlaştırılmış tecrit altında tutuluyor. Ekim ayında, 43 ay aradan sonra ilk olarak yeğeni Ömer Öcalan ile görüştü ve ilk mesajlarından biri “tecrit sürüyor” oldu? Bu konuda ne düşünüyorsunuz? 
 
Yeğeni ile yaptığı görüşme evet bir ilkti ve bu görüşmede süren mutlak tecritten bahsediyor. Bu doğru çünkü Sayın Öcalan’ın defalarca avukatlarıyla görüşmek istediğini söylediği zamanları hatırlıyoruz. Yeğeni ile görüşmesi de mümkün olmuyordu ve bu görüşmenin gerçekleşmesi elbette büyük bir şeydi ama baktığınızda yeterli mi hayır değil. Yeterli değil çünkü görüşmeden sonra gelen haberlerde Sayın Öcalan’a altı ay daha disiplin cezası verilmişti. Yani avukatlarıyla görüşemeyecekti, dolayısıyla bu açılım iyi bir şey ama ince bir çizgide, küçük bir adım. Daha da ileriye gitmek zorundayız.  Bu adım açıkçası siyasi bir açılım, hukuki değil, çünkü sadece siyasilerin kendisiyle görüşmesine izin veriliyor. Öyle ki siyasi olan bir adım hukuki olmadığında durumu ele almak çok zor oluyor çünkü Sayın Öcalan’ın sahip olduğu yasal haklar veya Kürt halkının sahip olması gereken haklarla ilgili değil, ondan ziyade bir anlaşma; iki taraf arasında bir anlaşma. Öyle değil mi?  Bir sonraki toplantıda neler olup bittiğinin farkında olup, gelişmelere odaklanmalıyız.  Hatırlayayım ve yanlışsam düzeltin, Sayın Öcalan ikinci görüşmede şunu ifade etti, ‘Erdoğan ve Bahçeli’nin yeni paradigması.’ Benim için bir diğer önemli nokta da bu, bu açılım iyi bir şey ama ince bir çizgide, küçük bir adım. Daha da ileriye gitmek zorundayız.  Bu adım açıkçası siyasi bir açılım, hukuki değil, çünkü sadece siyasilerin kendisiyle görüşmesine izin veriliyor. Öyle ki siyasi olan bir adım hukuki olmadığında durumu ele almak çok zor oluyor Bu nedenle bence iç siyasi tartışmalara da bir göz atmamız gerek çünkü Erdoğan’ın DEM Parti’den ihtiyaç duyduğu,  elde etmek istediği bir şeyler var.
 
Bir tarafta açılım bir tarafta Suriye saldırıları
 
Özellikle de bu Erdoğan’ın son görev süresinin ikinci aşaması ve muhtemelen Anayasayı değiştirip tekrar yola devam etmek istiyor. Yani bu açılımın karşılığı nedir, bunu net bilmiyoruz, bunu soruyoruz. Eğer bu noktayı netleştirebilirsek ancak bazı net analizler yapabiliriz. Neticede ne olursa olsun mutluyuz, çok mutluyuz ki Sayın Öcalan’la görüşüldü, ondan haber aldık, hayatta ve sağlığının iyi olduğunu öğrendik. Bu bizim için iyi haber. Ama gelecekte ne olacağına ilişkin beklemek zorundayız. Ne olacağını görmek için beklemek zorundayız çünkü bir tarafta Türkiye'de Sayın Öcalan ve Türkiye’deki Kürtlerle yapılan açılım ama diğer taraftan Suriye’deki Kürtlerin bombalanması ve onlarla ilgili anlatılar söz konusu. Neredeyse her gün Erdoğan'ın gazetesi olan Sabah'ı okuyorum, PKK’nin açıklamalarını da ve Kürt sorunuyla ilgili pek çok şeyi takip ediyorum ama garip bir anlatımla ‘iyi Kürtler ve kötü Kürtler’ diye bir ayrım hedefleniyor. Bence kesinlikle öyle görünüyor. Barzani ve diğer Iraklı Kürtler de dahil olmak üzere pek çok kişiyi ele alıyorlar. Bu yüzden garip ve pek çok ilginç durum var ortada. 
 
“Türkiye, gücünü doğudan batıya doğru geliştirmeye çalışıyor. Ama attığı bu adımı sürdürmek için birleşik bir Türkiye'ye ihtiyacı var, güçlü bir Türkiye'ye. Güçlü bir Türkiye'ye sahip olmak herkesi birleştirmek zorunda. Bence bu nedenle Kürt sorununu şimdi yeniden masaya yatırmaya başladı.”
 
*Orta Doğu’daki savaş ve Rojava’ya dönük saldırılar ortadayken Türkiye devleti ve Erdoğan çareyi Abdullah Öcalan ile görüşmekte buldu. Sizce bu görüşme neden şimdi yapıldı? Öcalan Orta Doğu meselesinde neden önemli?
 
Sayın Öcalan'ın demokratik çözümde, tüm bölgenin siyasi çözümünde ve özellikle de şu anda temel bir rol oynayabileceğini biliyoruz. Bence Erdoğan'ın bir yandan birleşik bir Türkiye'ye ihtiyacı var çünkü bölgede yeni bir rol oynamak istiyor. Bölgesel bir aktörden uluslararası bir aktöre dönüşmek istiyor, çünkü Esad rejiminin gitmesinin Türkiye tarafından desteklendiğini biliyoruz. Biz bunun Türkiye tarafından desteklendiğini düşünüyoruz. Türkiye 2011'deki hayalini gerçeğe dönüştürdü. Her Avrupalı yetkili ve dışişleri bakanları Suriye’nin geleceği için Erdoğan’la görüşme trafiği başlattı. Tabi bir de Dağlık Karabağ savaşından sonra Kafkasya'dan doğu yönünde yaptığı stratejik gizli planı var. Türkiye, gücünü doğudan batıya doğru geliştirmeye çalışıyor. Ama attığı bu adımı sürdürmek için birleşik bir Türkiye'ye ihtiyacı var, güçlü bir Türkiye'ye. Güçlü bir Türkiye'ye sahip olmak herkesi birleştirmek zorunda. Bence bu nedenle Kürt sorununu şimdi yeniden masaya yatırmaya başladı. Bu elbette bir yönü. Bu içsel bir mesele, çünkü tartışmaları Bahçeli'nin başlatması garip. Neden çünkü diğer tarafta ulusal milliyetçiler, Kürt sorununu siyasi olarak yola koyabilmek için bunları dile getirerek sürece liderlik etmeye çalışıyor.  Yani bu yolda muhalefetin önünü kesmek istiyor, onlara ‘hayır merak etmeyin. Ben çözeceğim. Kürt sorununu çözeceğim’ diyor. Çalışmaların önüne geçilmeye çalışılıyor ve bu tutum daha önce bizim, defalarca Türkiye’den bazı kanunları değiştirmesini gündeme getirmemizle de bağlantılı. Türkiye’nin,  siyasi rehberliğinde kenarda kalmamak için yapması gerekenleri ortaya koymak zorunda. 
 
 Erdoğan her gün ama her gün Suriye’yi bombalıyor hiç durmadı
 
Tabi ilginçtir ki ne düşündüğünü bilmiyoruz. Atılan adımdan mutlu olsak da çözüm için muhataptan hangi taleplerde bulunduklarını bilmiyoruz. Yansıyan sadece PKK’nin silah bırakmasını isteme çağrısı olarak görünüyor ama sadece bu mu o kadar emin değiliz ki yalnızca isteklerinin bu olduğunu düşünmüyorum. Dediğim gibi Kürt halkını iyi Kürtler ve kötü Kürtler olarak bir bölme girişimi söz konusu. Suriyeli Kürtler, sığınmacı Kürtler kötü ama Türkiye’de olan ve iktidarlarının yanında yer alacak, bu yolda yürüyecek olan iyi. Yine siyasi bir duruş sergilemek isteyen ve razı olmayanlar da kötü Kürtler olacak. Şu anda mesela Suriye’deki Kürtler için gerçekten endişe duyuyorum ve korkuyorum çünkü çok kritik bir durumdalar. Daha da ötesi Türkiye’deki Kürtlere ilişkin bir açılımdan söz ederken Erdoğan istisnasız her gün ama her gün Suriye’deki Kürtleri bombalıyor. Hiç durmadı, hiç ara vermedi ve bu konudaki dili son derece agresif. Yine Türkiye’de tutuklamalar ve siyasi baskı da sürüyor. O yüzden umut edip bekliyoruz şu an. 
 
“Parlamento demokratik siyasette kolektif siyasetin seçilmiş yeridir. Dolayısıyla parlamentonun bu çözümün inşasında rol oynaması iyi bir şey. Böylelikle sadece Erdoğan ve Sayın Öcalan arasında bir anlaşma değil, aynı zamanda halk arasında siyasi bir çözüm olacaktır.”
 
* 28 Aralık günü ilk siyasi temas gerçekleşti. Burada 3 saat süren görüşmeden Abdullah Öcalan’ın ilk mesajları paylaşıldı. Bu mesajlarda bölge barışının geleceğine katkı sunmak ve çözümden yana bir tavır konuldu. Çözüme katkı sunacak yer olarak ise parlamento gösterildi. Bu mesajları nasıl gördünüz?
 
Bu elbette çok önemli bir çıkış. Parlamentonun bu barış yoluna girilecek yer olarak seçilmesi önemli çünkü daha önce de söylediğim gibi bunun siyasi bir anlaşma, siyasi bir çözüm olduğu açık ve eğer bunu parlamentoda yaparsak siyasi bir çözüm olarak meşrulaşacaktır çünkü parlamento demokratik siyasette kolektif siyasetin seçilmiş yeridir. Dolayısıyla bence parlamentonun bu çözümün inşasında rol oynaması iyi bir şey. Böylelikle sadece Erdoğan ve Sayın Öcalan arasında bir anlaşma değil, aynı zamanda mevcut Türk devleti içinde siyasi bir çözüm ve halk arasında siyasi bir çözüm olacaktır. Bu güzel bir şey çünkü bu, devletin Kürt halkını tanıma, Kürt halkı olarak orada bulunma, orada durma ve konuşma haklarını tanıdığı anlamına da gelecektir. Bu gerçekten önemli, harika bir adım. Biliyorsunuz, hatırlayalım Bahçeli her zaman Sayın Öcalan’ın adını kamuoyunda anmanın dahi cezalandırılması gerektiğini söyleyen bir kişilikti. Bu iyi bir yol.  Ancak pozisyonu sordukları karşı tarafı netleştirmeliyiz çünkü bu olmadan, tartışmaların katı bir analizini yapamayız. Süreç iyi veya kötü diyecek bir noktada değiliz çünkü şuanda. Ama şuana kadar iyi bir görüntü veriliyor ama tabi  ‘Serbest bırakacağız’ diyor. ‘Öcalan'ın tecridini durduracağız, eğer PKK artık kendini tasfiye ederse’ diyorlar ama yine belirteyim tek talepleri bu olmayacaktır, öyle düşünüyorum.  
 
“Türk hükümetinin gerçek bir girişimi mi görmek için biraz daha beklememiz gerekiyor. Ben, Sayın Öcalan’ın ve Kürt halkının sadece Türkiye'yi değil, tüm bölgeyi birleştirmek ve pasifize etmek için temel bir rol oynayacağını düşünüyorum.”
 
*Yanı sıra Türkiye iktidarı çözüm dese de PKK ve DEM Parti bunun henüz somut bir çözüme evrilmemiş olduğundan bahsediyor çünkü tecrit sürüyor koşullar oluşturulmamış, Kürt halkı tarihsel olarak bir temkinli yaklaşım içerisinde.  Bu konuya dair ne düşünüyorsunuz? 
 
 Söylemek zor ama bence Kürt halkı barışa giden her yolda yürümelidir. Açıkçası, anlaşmanın şartlarının neler olacağını açıklığa kavuşturmak zorundayız çünkü şahsen ben ve bilgi eksikliği olan pek çok insan, siyasi çözüme giden her yolun yürüneceğinden ve hiçbir şansın yarım kalmayacağından eminim. Bunun, bu şekilde olacağından eminim. Ama tabi garip hissettirdiği de doğrudur çünkü bir yandan dile getirdikleri bir açılım var ve diğer yandan işleri hala aynı şekilde devam ettiriyorlar. Sadece değişen bu söylem boyutudur. Diğer her şey, Kürt halkına yönelik tüm tecrit politikaları devam ediyor, sadece Sayın Öcalan'a karşı değil, diğer siyasi tutsaklara ve politikacılara karşı da bu konulara dahil olan diğer tüm kişilere karşı da. Sanırım bunların nasıl gelişeceğini anlamak, Türk hükümetinin gerçek bir girişimi mi görmek için biraz daha beklememiz gerekiyor.
 
Ben, Sayın Öcalan’ın ve Kürt halkının sadece Türkiye'yi değil, tüm bölgeyi birleştirmek ve pasifize etmek için temel bir rol oynayacağını düşünüyorum. Bu açılımın doğru olup olmadığını iyi analiz etmek zorundayız. Bu açılım gerçek bir siyası açılım mı yoksa politik bir hamle mi bilmiyoruz veya insanları bir şeylere hazırlamaya çalışıp ‘bakın biz karşı taraftan barış talep ediyoruz ama onlar bizimle konuşmuyor’ izlenimi mi verecekler. Bakacağız.
 
 “Ama umarım bu barışın gerçek bir adımı olur ve Sayın Öcalan’ın tecridi kaldırılır. Umuyorum ki hepimiz Sayın Öcalan’ı halkın içerisinde görebiliriz, bu yıllardır süren tecridin 2025’te son bulacağı harika bir haber olur.”
 
 *Son olarak bu sürece nasıl yaklaşmak gerek?
 
Nihayetinde yapılan tartışmalar ve görüşmeler hem Kürtler için hem de Türk devleti için büyük adımlar. Türk hükümeti şimdiye kadar takındığı tutumu değiştirdi. Bu propaganda mı yoksa sorunu gerçekten çözümü kavuşturmak için gönüllü bir adım mı bilemiyoruz. Sayın Öcalan’ın yeğeniyle ilk görüşme gerçekleştiğinde mutluyduk ancak milletvekilleriyle ikinci ziyaretin ne zaman olacağını bilmiyoruz. Bu yapıldığında o zaman çözüm için gerçek bir yola girildiğine inanmaya başlarız ama henüz bunu söylemek için çok erken. İyi analiz edebilmek için de…Ama umarım bu barışın gerçek bir adımı olur ve Sayın Öcalan’ın tecridi kaldırılır. Umuyorum ki hepimiz Sayın Öcalan’ı halkın içerisinde görebiliriz, bu yıllardır süren tecridin 2025’te son bulacağı harika bir haber olur. Bu duyacağımız en iyi haber olacaktır. Diliyorum ki bu yol devam eder.