Tutsaklardan 'ortak mücadele ve birlik' çağrısı
- 09:06 22 Ocak 2025
- Güncel
ANKARA – Sincan Cezaevi’ndeki siyasi tutsaklar, DEM Parti İmralı Heyeti ile Abdullah Öcalan’ın görüşmesi sonrası kamuoyu ile paylaşılan 7 maddelik mesaja dikkat çekerek, başta Kürt halkı olmak üzere tüm sol ve sosyalist kesimlere ortak mücadele ve birlik olma çağrısında bulundu.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti”nin 28 Aralık tarihinde gerçekleştirdikleri görüşme sonrası PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, tarihi 7 maddelik mesajı kamuoyuyla paylaşıldı. Gerek devlet ve siyasi partiler gerekse de kamuoyunda büyük yankı uyandıran mesajlar, siyasi partilerle yapılan görüşmeler neticesinde olumlu karşılandı. Bu minvalde, ‘Malazgirt’ten İmralı’ya ortak yaşamda ısrar’ şiarıyla kaleme aldıkları mektubu ajansımızla paylaşan Sincan Cezaevi’nde bulunan siyasi kadın tutsaklar, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Tarihsel olarak Kürtsüz Türk, Türksüz Kürdün var olamayacağını, Mezopotamya’da Kürtler bitirildiği vakit, Anadolu da Türklük adına da geriye bir şey kalmaz“ sözünü hatırlatarak, ortak bir mücadelenin şart ve elzem olduğunun altını çizerek, birlik mesajı verdi.
‘Nice liderler aynı kaçılmaz sonu yaşadı’
Gelinen aşamada bütün dünyanın bir alt üst oluşun içinde ve eşiğinde olduğu yazılan mektupta, güç mücadeleleri, paylaşım kavgaları, hegemonya savaşlarının her geçen gün daha da şiddetlendiği tespiti yapıldı. Mektupta, “Nükleer tehditler başta olmak üzere, teknoloji savaşları, doğaya ve bütün canlılara zarar verebilecek her türlü anlayış, dil ve argüman pervasızca kullanılmakta. Belirli kurallara göre, hareket ettiklerini iddia eden uluslararası sistem gelinen aşamada yoluna devam etmeye çalışan hasarlı bir gemi gibi her tarafından su almaktadır. Ulus-devletler demokratik düzenin değil, zorbalığın hakim olduğu, kutuplaşmaların, ve çelişkilerin derinleştirildiği sistemlerdir. Bu sistemlerin Ortadoğu’da ki halkların bir arada yaşama kültürüne aykırı olduğu bitmeyen kavgalardan da anlaşılmalıdır. Türkiye’de dahil olmak üzere Orta Doğu coğrafyasının tamamında er ya da geç halklar kazanıyor, kazanacaktır. Kimi yerlerde bu daha sancılı ve uzun sürse de hiçbir barikat halkların özgür, eşit, kardeşçe yaşama isteğinin önüne geçemez. Nice ‘kudretinden sual olunmaz’ liderler, aktörler, rejimler aynı kaçınılmaz sonu yaşadılar. Siyaset tarihi kendisini yenilmez sanan krallar, rejimlerle doludur. Hepsinin konjonktürel olarak siyasi bir raf ömrü vardı. En nihayetinde tükenerek miadını doldurdular. Kimi özlemle kimi lanetle anılmaktadır” denildi.
‘Rojava kadın devrimi bu paradigmayla hayat buldu’
Abdullah Öcalan’ın ağır tecrit koşullarına rağmen, halkların birlikte özgür ve eşit yaşayabilme umudunu büyüten bir paradigma oluşturduğuna dikkat çekilen mektupta, “Devrimcilik mekana hapsedilmez, bir merkezle sınırlandırılmaz” sözü hatırlatılırken, “Gelinen aşamada Orta Doğu’nun çok kültürlülüğüne en uygun yönetim biçiminin bu paradigmayla hayat bulduğunu Rojava Kadın Devrimi’nde görebiliyoruz. Umudu örgütleyen, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü toplumsal değerler etrafında barış içinde yaşamanın paradigması tam da budur” ifadeleri yer aldı.
‘Barışın, özgür yaşamın inşa öncüsü olmuştur’
Kürtlere yönelik yüzyıldır devam eden imha, inkar, soykırım ve asimilasyon politikalarının son bulması gerektiği vurgulanan mektupta, “Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan 26 yıllık İmralı Ada Hapishanesi tecridine cevaben onurlu barışın ve özgür yaşamın inşa edilmesinin öncüsü olmuştur. Önderliğimiz yeni bir toplumsal sözleşme temelinde, ortak vatanda, birlikte özgür bir yaşam içeren tarihi bir çağrıya hazırlanıyor. Sayın Abdullah Öcalan, ‘Tarihsel olarak Kürtsüz Türk, Türksüz Kürdün var olamayacağını, Mezopotamya da Kürtler bitirildiği vakit, Anadolu da Türklük adına da geriye bir şey kalmaz’ tespitinde bulunmuştur. Yüz yıllardır barışa susayan topraklarımızda halkımızın büyük emeklerle bugünlere getirdiği mücadelemizin tüm ezilen halklar, Türk ve Kürtlerin tarihsel ortaklıkları nedeniyle de kalıcı, onurlu, bir barışın inşa edildiği aşamaya ulaşması gerekiyor” diye kaydedildi.
Barış demekten vazgeçmeyen bir halk gerçekliği
Mektubun devamında, “Son 50 yıldır konformist yaşamlarından asla taviz vermeyen, barışa dair cümle kuramayıp, savaşı örgütleyenlerin sesi maddi-manevi her şeyini acı duymayacağı bir sabaha uyanmak için feda eden başta barış anaları olmak üzere, onurlu halkımızın sesini asla bastıramamalıdır. Sayın Abdullah Öcalan İmralı Ada Hapishanesinde 26 yıldır ağır tecrit koşullarında Prometheus vari bir duruş sergilediği direniş ve gösterdiği iradeyle bütün Ortadoğu ve dünya halklarının umudu olmuştur. Yıllar önce ‘Ne güzel ülkem kadar yalnız, halkım kadar kimsesizim’ derken, bugün bunun doğurgan bir yalnızlıkla uluslararası kamuoyunda her halktan, inançtan dostlarla, alanında otorite olarak kabul edilen akademisyen, siyasetçi, filozof ve sosyal bilimcilerin hayranlığıyla, onunla umutlanan, onunla nefes alan milyonlarla hakikatin aydınlığında, sevgi dolu yüreklerden yeniden çoğalıyor. Önderliğimiz hepimizin toplam akla, milyonların toplam ifadesi olarak; felsefesi, öğretileri, posterleri her dilden, her halktan, inançtan halklarla buluşuyor” diye belirtildi.
‘Hakikatin hayat bulması için mücadele sözü veriyoruz’
Gelinen aşamada, elde edilen bir başarı varsa, bunu halkın başarısı ve ısrarı olarak görüldüğü vurgulanan mektupta, “Barışa dair verilen çaba, Önderliğin etrafında kenetlenen, hiçbir fedakârlıktan imtina etmeyen siz fedakar halkımızın başarısıdır. Bugün her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe, mücadele alanlarında buluşmaya ihtiyacımız var. Çünkü bu yüzyıl Kürtlerin ve ezilen halkların özgürlük yüzyılı olacak. Çünkü gizlenmeye çalışılan hakikat duvarları yıkarak gün yüzüne çıkıyor. Bizler de Kürt kadınları olarak, başta kadın devrimi olmak üzere, kadim coğrafyamızda birçok devrimin gerçekleşmesi için amansız bir mücadele içinde olan önderliğimizin çağrısına canı gönülden katılacağımızı ve bu hakikatin hayat bulması için elimizden gelenin fazlasını pratikte yapacağımızın sözünü veriyoruz. Sayın Abdullah Öcalan’ın bu süreci daha sağlıklı yürütmesi için, üzerine düşen rol ve misyonunu yerine getirmesi için fiziki olarak özgür yaşar ve çalışır koşulların, sağlık ve üst düzey güvenlik tedbirleri alınarak sağlanması gerekiyor.
Ortak mücadele hattında buluşma çağrısı
Halkımıza ve dostlarımıza; barış ve özgürlük mücadelesi verirken, yıldızlarla dolu gökyüzünde yerini yıldızlaşarak alanlara daha mavi bir gökyüzü, özgürlük coşkusundan kızıla dönmüş bir ay müjdeleyeceğimiz günler yakındır. Bunun için Önderliğimizin çağrısına amasız, fakatsız, lakinsiz, nefer olmaya her koşulda hazırız. Tüm dostlarımızı bu süreçte ortak mücadele hattında buluşmaya davet ediyoruz” denildi.