![](/staticfiles/news/251199/2025/02/11/823x463cc-navend-10-02-2025-jina-abdullah-ocalan-dit-manset.jpg)
Asrın komplosuna karşı asrın direnişi (11)
- 09:01 11 Şubat 2025
- Dosya
‘Şimdi, Önder Apo’nun özgürlüğü için mücadele zamanı’
QAMIŞLO – “Önderimizi görmek bizim için hep bir hayaldi" diyerek Abdullah Öcalan ile tanışma sürecini anlatan Şaziye İbrahim, "Biz mücadelemizden asla vazgeçmedik. Şehitlerimize ve Önderliğimize bağlıyız, sözümüzden dönmedik. Şimdi Önder Apo’nun özgürlüğü için mücadele zamanıdır" dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999’da uluslararası güçlerin desteğiyle Türkiye’ye getirilmesi, Kürt siyasi tarihinde “Uluslararası Komplo” olarak adlandırılıyor. Abdullah Öcalan’ın tutsak edilmesiyle Kürt halkının özgürlük mücadelesinin sona erdirilmek istendiği belirtilse de, aradan geçen 26 yıla rağmen Kürt halkı direnişini sürdürüyor. Her yıl “Kara Gün” olarak anılan 15 Şubat, Kürtler için yalnızca bir tutsaklık tarihi değil, aynı zamanda mücadeleyi büyütme günü olarak da kabul ediliyor. Bu kapsamda dünyanın birçok yerinde Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit politikalarına karşı protestolar düzenlenirken, Kürt halkı Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün Kürt sorununun çözümüyle doğrudan bağlantılı olduğunu vurguluyor.
Dosyamızın bu bölümünde, Rojava’da Şehit Aileler Kurumu üyesi Şaziye İbrahim, Abdullah Öcalan ile tanışma süreci ve bu süreçten itibaren, Abdullah Öcalan’ın fikirleri sonucunda yaşamında nelerin değiştiğini anlattı.
‘Önce kendi evini inşa et’
Rojava’da Şehit Aileleri Kurumu üyesi Şaziye İbrahim, Abdullah Öcalan ile tanışma sürecini ve bu sürecin hayatında yarattığı değişimleri anlattı. Üç buçuk yıldır Şehit Aileleri Kurumu’nda çalışan Demir, Abdullah Öcalan’ı her zaman görmek istediğini belirterek şöyle konuştu: "Önderliğin felsefesini tanıyan birçok arkadaşımız yıllarca mücadele etti ve şehit düştü. Öncelikle onları saygıyla anıyoruz. Önderliğimizin davasını ve mücadelesini selamlıyoruz. Önderimizi görmek bizim için hep bir rüya, bir hayal gibiydi. Geceleri ve gündüzleri hep aklımızdaydı. O dönem biz de cephe çalışmalarının içindeydik. Önderimiz diyordu ki: ‘Eğer kendi evini, köyünü inşa edemiyorsan, dışarıdaki evleri ve köyleri de inşa edemezsin.’ Bu yüzden her şey önce evden başlar.”
‘Kürdistan halkın evidir’
Abdullah Öcalan ile görüşmesine dair detayları paylaşan Şaziye İbrahim, o günü şu sözlerle anlattı:"O gün çalışıyordum. Arkadaşlar beni çağırdı ve ‘Nerede olduğunu biliyor musun?’ diye sordu. Ben de ‘Şehit Arîn Mîrkan’ın köyündeyim’ dedim. Onlar da bana, ‘Öyleyse bir yere gitmeye hazırlan’ dediler. Nereye gideceğimizi sorduğumda ise cevap vermediler.1990’lı yıllarda birçok kişi Mahsum Korkmaz Akademisi’ne geldi. Biz de halkla birlikte oraya gittik. O sırada şehit olan kardeşim de oradaydı. Önderliğimiz gece saat 01.00 civarında geldi ve konuşmaya başladı. Kobanê’den bir şehit annesi, Önderliğimize bir soru sordu: ‘Önderim, bazıları çalışıyor, bazıları ise yemekten başka bir şey yapmıyor. Bu adil mi?’ Önderliğimiz de şu yanıtı verdi:‘Anne, Kürdistan bütün halkın evidir. Yemek yiyen ama üretmeyenler varsa, bu onların tercihi değil, senin onlara izin vermenle ilgilidir.’”
‘Burası kadınların evidir’
Şaziye İbrahim, Abdullah Öcalan ile arasında geçen diyaloğu ise şu sözlerle paylaştı: "Sabah olunca kardeşim ve iki arkadaşımız, ‘Gidip Önder Apo’yu görelim’ dediler. Ben de onlara, ‘Siz giderseniz, ben de sizinle gelirim’ dedim. Kardeşimin kızı Rûken de benimle geldi. Önder Apo’nun yanına gittiğimizde bizi ayakta karşıladı ve sordu: ‘Siz buraya siyasi mi yoksa askeri olarak mı geldiniz?’ Arkadaşlarımız, ‘Her ikisi için de geldik’ dediler. Önderimiz gülümseyerek, ‘Kaç aydır buradasınız?’ diye sordu. Arkadaşlarımız, ‘Üç buçuk ay askeri eğitim, üç buçuk ay da siyasi eğitim aldık’ dediler. Önderimiz, ‘Güzel, çok iyi’ dedi. Sonra bana dönerek, ‘Ya sen?’ diye sordu. Ben de ‘Önderim, burası sadece güçlü erkeklerin yeri mi?’ dedim. O da bana, ‘Hayır, burası kadınların evidir’ dedi."
‘Çocuklarını devrimci bilinçle büyüt’
Özellikle kadın konusuna vurgu yapan Abdullah Öcalan, Şaziye İbrahim’e, "Kaç çocuğun var?" diye sordu. Buna karşılık "Altı çocuğum var" diye yanıtlayan Şaziye Demir’e Abdullah Öcalan, "Çocukların evde ve sen buradasın" dedi. Şaziye Demir, "Annem onlara bakıyor" yanıtını verince Abdullah Öcalan, "Çocuklarını devrimci bilinçle büyüt. Devrimcilik sadece silahla olmaz" dedi. Ayrılmadan önce Abdullah Öcalan, "Ben, erkekliği kendi içimde öldürdüm ama tüm erkekler bunu yapamadı. Erkekler, kadınları yalnızca bir hizmetçi olarak görüyor. Onların sadece mutfakta olmalarını ve çocuk doğurmalarını istiyor" ifadelerini kullandı.
‘Özgürlük yakındır’
Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için verdikleri mücadeleyi anlatan Şaziye İbrahim, şunları söyledi:"Defalarca 15 Şubat’ta sokaklara çıktık, haykırdık. 15 Şubat bir utanç günüdür. Ancak yalnızca utanmak yetmez. Şimdi Önder Apo’nun özgürlüğü için mücadele zamanıdır. Önder Apo’yu esir edenler, halkları baskıdan kurtaramaz. Neden Önder Apo hâlâ esaret altında? Bu tecridi ve esareti kabul etmiyoruz. Ne zaman gerekirse, biz orada olacağız. Önderliğimizin özgürlüğünü her yerde talep edeceğiz. Özgürlük yakındır! İşgal altındaki Girê Spî, Serê Kanî ve Efrîn de özgürleşecektir."
‘Sözümüzden dönmedik
Son olarak Efrîn ve Şehba’daki göç sürecine değinen Şaziye İbrahim, yaşanan zorlukları şu sözlerle anlattı: "Efrîn’de 58 gün direndik. Sonrasında zorunlu olarak Şehba’ya göç ettik. Çok büyük zorluklar yaşadık. Harabe evlerde kaldık, kışın soğuk, yazın ise aşırı sıcakla mücadele ettik. Bir süre sonra tekrar göç etmek zorunda kaldık. Ancak ikinci göç, ilkinden çok daha zorluydu. Şehba’dan çıkarken çeteler bize hakaret etti. Bize ‘Domuzsunuz, hepiniz domuz gibi öleceksiniz’ diyorlardı. Biz, Efrîn’in başka bir yere dönüşmemesi için mücadele ediyoruz. Ama tüm bu zorluklara rağmen, biz sözümüzden dönmedik. Biz, şehitlerimize ve Önderimize bağlıyız."
Yarın: Komploya milyonların cevabı: Öcalan siyasi irademdir