
‘Türkiye’de cumhuriyetten bu yana işkence bir devlet politikası’
- 13:27 19 Nisan 2025
- Güncel
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri, gözaltına alınıp bir daha kendisinden haber alınamayan Nurettin Yedigöl için yaptıkları eylemde, “Türkiye’de cumhuriyetten bu yana işkence bir devlet politikasıdır. Tüm kayıplar için mücadelemiz sürecek” dedi.
Her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerinin 1047’ncisini gerçekleştirdi. Ellerinde, gözaltında kaybettirilen yakınlarının fotoğrafları ve karanfillerle Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi Anneleri, 12 Nisan 1981 tarihinde İdealtepe’de bir eve düzenlenen baskınla gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Nurettin Yedigöl’ün akıbetini sordu.
Eyleme, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ile çok sayıda hak savunucusu katıldı. Basın metnini kayıp yakını Besna Tosun okudu.
Besna Tosun, “Gözaltında kaybedilen Nurettin Yedigöl ve 44 yıldır hakikate ve adalete ulaşma hakları ihlal edilen Yedigöl Ailesi’ne yaşatılanların toplumsal bellekte yer almasını sağlamak amacıyla bir araya geldik” dedi. Erzincan doğumlu Nurettin Yedigöl’ün, 12 Eylül Askerî Darbesi sonrası hakkında yakalama kararı çıkarıldığını söyleyen Besna Tosun, 12 Nisan 1981 tarihinde İdealtepe’de bir eve düzenlenen baskınla gözaltına alındığını belirtti.
Besna Tosun devamında, “İstanbul Emniyet Müdürlüğü Gayrettepe 1. Şube’ye götürülen Yedigöl, burada ağır işkenceye maruz kaldı. İşkenceyle öldürülen bedeni kaybedildi. Baba İsmail Yedigöl, 12 Eylül’ün yarattığı baskı ortamına rağmen, başta Kenan Evren olmak üzere tüm ilgili makamlara başvuruda bulundu. Ancak kendisine İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından, Nurettin’in hiç gözaltına alınmadığı ve böyle bir kaydın bulunmadığı yönünde cevaplar verildi. Buna karşın 10 kişi, Nurettin Yedigöl’ü siyasi şubede gördüklerine dair tanıklık etti ve ‘Şahidiz, işkencede öldürüldü’ şeklinde beyanda bulundu. Ancak savcılık, bu tanıklıklara karşılık ‘Böyle şey olmaz, devlete iftira atmayın’ demekle yetindi” şeklinde konuştu.
‘Evrensel hukuku savunmaya devam ediyoruz’
Nurettin Yedigöl’ün ailesinin ısrarlı suç duyurularına rağmen sonuç alınamadığını ifade eden Besna Tosun, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen üç ayrı soruşturmada, zaman aşımı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini belirtti. Besna Tosun, “Anne Zeycan Yedigöl, son olarak 15 Şubat 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak Mahkeme, 10 Aralık 2015 tarihinde başvuruyu, zaman bakımından yetkisizlik gerekçesiyle kabul edilemez buldu (Başvuru No: 2013/1566).
Suçun ağırlığını ve özgün niteliklerini dikkate almayan bu kararla, iç hukukta hakikatlerin ortaya çıkarılması ve faillerin tespit edilip cezalandırılması imkânı engellenmiş oldu. Aile son olarak AİHM’e başvurdu. İsmail ve Zeycan Yedigöl, hayatlarının sonuna dek oğullarını aradılar. Ancak ne Nurettin’e ne de adalete ulaşabildiler. Bugün bizler, onların bıraktığı yerden; devletin resmi söylemlerine karşı hakikati, adaletsizlik üreten yargı sistemine karşı evrensel hukuku savunmaya devam ediyoruz” sözlerine yer verdi.
‘İşkence devlet politikasıdır’
Ardından söz alan Eren Keskin şunları dile getirdi: “O dönemde evlerinden, iş yerlerinden, sokaktan gözaltına alınıp kaybettirilen insanların hepsi, bir dosyalarının olduğunu sanıyordu. Çünkü çocukları kayıptı. Mutlaka bir savcı bunun peşine düşer diye düşünüyorlardı. Herkes, bir dosyaları var diyerek yıllarını geçirdi. Ama dosya yoktu. Nurettin Yedigöl’ün de bir dosyası olup olmadığı, yıllar sonra açığa çıktı. Bu devlet 2010 yılında halka bir oyun oynadı. Bir anayasa değişikliği yaptı. Bu değişiklikle cuntacıların yargılanacağını zannetti toplum. Biz de o tarihlerde, ailenin avukatı olarak yeni bir suç duyurusunda bulunduk. Madem cuntacılar yargılanacak, o zaman Nurettin Yedigöl’ü işkenceyle katledenler de yargılanabilir. Suç duyurusunda bulunduk ama maalesef takipsizlik kararı verildi.
Türkiye’de cumhuriyetten bu yana işkence bir devlet politikasıdır. Bu devlet, sistematik bir şekilde işkenceye, zorla kaybetmelere ve cinayet suçlarına zaman aşımı uyguluyor. 20 yıl içinde tüm dosyalar kapanıyor. Herkesin yaşamından devlet sorumludur ama zaman aşımı var. Hem Nurettin Yedigöl hem de diğer tüm kayıplarla ilgili mücadelemiz devam edecek.”
Eylem, meydana bırakılan karanfillerin ardından sona erdi.