‘Ömrümüzün sonuna kadar barış diyeceğiz

  • 09:01 3 Mayıs 2025
  • Güncel
Gülistan Gülmüş 
 
AMED - Abdullah Öcalan’ın barış çağrısına destek veren Hüsnügül Öncel, “Devlet somut adım atmalı, artık bu kan dursun. Ömrümüzün sonuna kadar barış diyeceğiz” dedi. 
 
Kürdistan ve Türkiye kentlerinde yaşayan Kürt halkı, yaklaşık 100 yıldır kimlik mücadelesi veriyor. Bu mücadele sürecinde birçok bedel ödendi; köyler yakıldı, boşaltıldı, faili meçhul cinayetler işlendi, binlerce kişi cezaevlerine konuldu. Bu bedelleri en derinden hisseden kentlerden biri de Amed oldu. Kürt halkı, yıllar boyunca süren çatışmalar ve baskılar karşısında kimliğiyle özgürce yaşama ve bu temelde haklarını kullanma talebinden hiçbir zaman vazgeçmedi. Aynı zamanda barış çağrısını da sürekli olarak dile getirdi.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihinde yaptığı “Demokratik toplum ve barış” çağrısı, Kürt halkı ve Ortadoğu halkları için yeni bir umut olurken, bu çağrının ardından devletin iki aya aşkın süredir herhangi bir adım atmaması ise sürecin sıcaklığını korumasına neden oldu.
 
Çocuk yaşta evlendirildi
 
Devletin yıkıcı yüzünü yakından tanıyanlardan biri de, iki çocuğunu kaybeden Hüsnügül Öncel. Annesi Şemrexli, babası ise Merdin (Mardin) merkezli olan Hüsnügül Öncel, Mardin’in Şemrex (Mazıdağı) ilçesinde dünyaya gelir. Henüz 14 yaşındayken ailesiyle birlikte Amed’e taşınır. Ancak toprağa duyduğu özlem nedeniyle aile, bir süre sonra yeniden Şemrex’e döner. Köylerinin yakılması üzerine Hüsnügül Öncel bir kez daha Amed’e yönelir. 10 çocuklu bir ailenin ferdi olarak büyüyen Hüsnügül Öncel, hayatı boyunca tarla işlerinde çalışır. Ailesi tarafından çocuk yaşta evlendirilir. Evlendikten sonra da çalışmaya devam eder. İki çocuğunun doğumunun ardından Amed’de bir ev alır ve yerleşir. Diğer çocukları da burada dünyaya gelir.
 
İki çocuğunu kaybeder
 
Uzun yıllar boyunca Amed dışında tarla işlerinde çalışmak zorunda kalan Hüsnügül Öncel, bir kadın olarak yaşamın tüm zorluklarını iliklerine kadar hisseder. Ancak hayatının en zor anı, Axin ve Diyar adındaki iki çocuğunu kaybetmesidir.  Axin, 2012 yılında PKK’ye katılır. Ondan sadece bir yıl sonra, 2013’te oğlu Diyar da PKK’ye dahil olur. Axin’in kimliğinde isminin “Agin” olarak yazılması ve Kürt kimliği nedeniyle maruz kaldığı baskılara daha fazla dayanamayışı, onu bu yola yönlendirir. Hüsnügül Öncel, kızının bu nedenle mücadeleye katıldığını dile getirir. Oğlu Şiyar da ablası Axin’den etkilenerek özgürlük yolunu seçer.
 
‘Adımlar atılmalı’
 
Abdullah Öcalan’ın yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nı olumlu karşıladıklarını belirten Hüsnügül Öncel, bu çağrının binlerce ailenin yaşadığı acının artık sona ereceğine dair bir umut olduğunu ifade eder. Ancak çağrıya rağmen devletin hâlâ somut bir adım atmadığını vurgulayan Hüsnügül Öncel, bir an önce pratik adımların atılması gerektiğini dile getirir.
 
‘Kimse evladını kaybetmesin’
 
Hüsnügül Öncel son olarak şu sözlerle seslenir: “İki çocuğum bu mücadeleye katıldı. Artık hiç kimsenin çocuğundan kopmasını istemiyorum. İster asker, ister polis, kim olursa olsun; kimsenin acı çekmesini istemiyoruz. Buradan tüm annelere sesleniyorum: Türk ve Kürt anneleri olarak el ele verelim. Gelecek için elimizden ne geliyorsa yapalım ve bu sürece hazır olalım. Ben çocuklarımı kaybettim, daha fazla kimse kaybetmesin. Artık bu kan dursun. Düşman bile olsa, barış için, akan kanın durması için ellerimizi uzatalım. Bize düşen ne varsa yapmaya hazırız. Biz sadece barış istiyoruz.
 
Belki biz göremeyiz ama çocuklarımız, torunlarımız görsün. Umarım bu süreç başarıyla sonuçlanır. Bizim yüreğimiz yandı, artık kimsenin yüreği yanmasın. Ömrümüzün sonuna kadar barış, barış, barış diyeceğiz.”