
Sebahat Tuncel: Mücadelede yeni bir dönem başladı
- 16:29 18 Ekim 2025
- Güncel
ANKARA -TJA’lı Sebahat Tuncel, “Süreç Ne Aşamada?” panelinde, Kürt sorununun çözümünde silahlı mücadele yerine demokratik siyasetin belirleyici olacağı yeni bir döneme girildiğini belirtti.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Çankaya İlçe Örgütü tarafından “Süreç Ne Aşamada?” konulu panel düzenlendi. “Barış ve Demokratik Toplum” sürecinin merak edilen yönlerinin tartışıldığı panelde Tevgera Jinên Azad'lı (TJA) Sebahat Tuncel, DEM Parti İstanbul Milletvekili ve Sosyalist Dayanışma Platformu Sözcüsü Kezban Konukçu konuşmacı olarak katıldı. Moderatörlüğünü HDK ODTÜ Meclisi’nden Jiyan Bahadır’ın yaptığı panel, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mezunları Derneği’nde gerçekleştirildi. Panel alanında “Kapitalist toplumun kölesi değil, demokratik toplumun öznesi olacağız” ve “Üniversiteliler barış ve demokratik toplumu konuşuyor” pankartları açıldı.
İki oturumdan oluşan panelde ilk olarak Sebahat Tuncel, demokratik toplumun ne olduğuna dair aktarımda bulundu. Ardından Kezban Konukçu, “Sosyalist hareket süreci nasıl görüyor” başlığıyla değerlendirmede bulundu.
‘Mücadele itibarıyla yeni bir aşama başladı’
İlk olarak demokratik toplumun ne olduğuna dair aktarımlarda bulunan Sebahat Tuncel, “Şimdi yeni bir dönem yaşanıyor. Neden her defasında yeniden daha derin bir çatışmaya döndü meselesine gelince, hep devlet şöyle yaklaştı: Sonucu ortadan kaldırmak istedi. Sorunu Kürt sorunundan öte bir PKK sorunu olarak gördü. Savaş ve şiddet sorunu olarak gördü ve biz bunu ortadan kaldırırsak sorun çözülür gibi yaklaştı. Asıl problem bu. PKK'nin ortaya çıkış nedenleri ve bugün savaş ve çatışmanın derinleşmesinin nedeni Kürtlerin kimliğinin inkârı meselesi. Sorunu Kürtler yaratmadı; Kürt halkının inkârı meselesi bunu yarattı. Yanı başımızda Rojava devrimi oldu. Kürtler mücadele etti, direndi. Hem kayyım rejimine hem de İmralı'da sistematik hâle getirilen işkence rejimine karşı direniş, netice itibarıyla yeni bir aşama başlattı. Bu yeni aşamada bir anlaşma mı var, bir pazarlık mı var sorusu çok soruluyor. Muhtemelen gençler de bunu tartışıyor” dedi.
‘Kaotik süreçten çıkışın yolunu Kürtlerle ittifakta gördü’
Devlet Bahçeli’nin şimdiye kadar Kürtlere en üst perdeden hakaret ederken, yok etmeye çalışırken 2024’te DEM Parti ile tokalaşıp hatta daha da radikal bir yerden gelerek “Abdullah Öcalan gelsin siyaset yapsın” sözünü hatırlatan Sebahat Tuncel, “Bu çok önemli bir nokta. Burada aslında Orta Doğu'da yaşanan siyasi gelişmeler, Türkiye'nin son 10 yılda yürüttüğü faşizan politikalarının, Türkiye'nin içerisine girdiği kriz ve kaosu yönetememe sorunu; Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler, savaş ve çatışmanın yeni bir boyuta gelmesi, özellikle Hamas'ın İsrail'e yönelik operasyonu ve karşısında yaşanan süreçle birlikte 3. Paylaşım Savaşı’nın yeni bir evreye dönüşmesi ve Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler devletin bir kez daha bir Kürt-Türk ittifakına ihtiyaç duyduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Yani Devlet Bahçeli Kürtleri sevdiği için değil, bir Türk olarak Türklerin ve Türkiye'nin geleceğini düşündüğü için bu kaotik süreçten çıkışın yolunu Kürtlerle ittifakta gördü” diye konuştu.
‘Özgürlük mücadelesinin demokratik siyasetle yürütüleceği ifade edildi’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çok uzun süredir Kürt sorununu savaş ve çatışma zemininden çıkarmak istediğine değinen Sebahat Tuncel şöyle devam etti: “Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü konusunda silahlı mücadeleyi demokratik siyasete dönüşüm açısından bir olanak olarak gördü. Devlet Bahçeli'nin gelip ‘parlamentoda siyaset yapsın’ çağrısına pozitif cevap vererek bunu ezilen emekçiler, sosyalistler ve kadınlar açısından bir olanağa dönüştürmek istedi. Bu ikisi çakışınca yeni bir süreç değil, yeni bir dönem başladı. Şimdi bu konuda dikkat ederseniz 27 Şubat çağrısında da Sayın Öcalan, PKK'nin ortaya çıkış koşulları ve silahlı mücadelenin bir tekrara dönüştüğünü; devlet ve PKK'nin birbirini yenemediğini, ulusal kurtuluş mücadelesi açısından gelinen sürecin bir tekrarı olduğunu ve Kürtlerin özgürlük mücadelesinin bundan sonra silahlı mücadeleyle değil, demokratik siyasetle yürütüleceğini ifade etti.”
‘Sayın Öcalan’a, barış ve demokratik toplum çağrısına bakmak önemli’
Sürecin bir gerekliliği olan hukuki güvencelere dair konuşan Sebahat Tuncel şöyle devam etti:
“Gerilladakilerin gelip siyasete katılması, diasporada yaşayan, sürgünde yaşayanların gelip siyasete katılması, en önemlisi cezaevindekilerin gelip siyasete katılması gerekiyor. Herkes soruyor: Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ çıkacak mı? Onlar çıkmadan demokratik siyaset önü açılmış olacak mı? Mümkün değil. Dolayısıyla demokratik siyasetin önünün açılması için de gerekli yasaların yapılması gerekir. Türkiye'de bence en temel sorun şu: Herkes iktidara bakıp oradan söz kuruyor. Oysa bizim kendimize bakıp sola bakmamız, buradan iktidarın alanını daraltıp demokrasi alanını genişletmemiz gerekiyor. Barışın alanını nasıl genişletiriz diye bakmamız lazım. İktidara bakınca çözümsüzlük var, umutsuzluk var. Ama mesele Sayın Öcalan'a bakmak. Barış ve demokratik toplum çağrısına bakmak önemli.
Legal demokratik saha diye ifade ettiğimiz saha, yani siyaset alanı bundan sonra nasıl olacaksa biz inşa edeceğiz. Nasıl yaşamak istiyorsak onun gereklerini yerine getireceğiz. Sosyalist bir toplumda mı yaşamak istiyoruz? O zaman sosyalist toplumun gereklerini ve biz sosyalist topluma nasıl gideceğimizin yol ve yöntemlerini tartışmak durumundayız. Sayın Öcalan da sizleri ‘her şey bitecek, bu sorun çözülecek’e davet etmiyor; yeni yaşamı birlikte inşa etmeye, sosyalist yaşamı birlikte inşa etmeye davet ediyor. Kürt siyasal hareketi olarak biz bunun yeni komünal bir toplumsal örgütlenme üzerinden gelişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Farklılıklarımızı farklı alanlarda dile getirelim; demokratik toplumun inşası olacaksa birlikte bu dili kullanmaya ihtiyacımız var.”
‘Tek başına barış sağlanamaz’
Tek başına barışın sağlanamayacağını vurgulayan Kezban Konukçu, “Demokratik toplum ve barış çağrısına yönelik eleştirileri anlamaya çalışıyoruz elbette. Ancak bu eleştirilere bir de şu açıdan bakmak gerekiyor: ‘Neden şimdi dile getiriliyor?’ Sosyal şoven yaklaşımdan gelen sürekli bir açık arama hali var. Örneğin, her ne kadar bu yapılmıyor olsa da, orada birlikte mücadele etme temeli oluşturulmaya çalışılıyor ve taraflar birbirini güçlendirmeye yönelik bir iş birliği kurma çabasında. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Panel, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.