Hatay'da yapılan bir şey yok!
- 09:19 30 Eylül 2023
- Güncel
Melike Aydın
HATAY - Hatay’da eğitim kurumlarının, hizmet vermeye uygun koşullara sahip olmadığına dikkat çeken Hatay Eğitim Sen Kadın Sekreteri Mutlu Aymaz, hiçbir şey yapılmama halinin unutturulmaya çalışıldığını söyledi. Mutlu, eğitimin 6 Şubat koşullarında başladığına dikkat çekti.
Mereş’te 6 Şubat’ta yaşanan depremin ardından 8 ay geçmesine rağmen Hatay’da hala eğitim öğretim kurumları hizmet vermeye uygun koşullara sahip değil, okullar yeni yerleşim yerlerine uzak ve servis yok denecek kadar az. Kimi yerlerde konteyner veya çadırlarda eğitim verilirken sağlam binalar devlet kurumlarına devredilmiş durumda. Veliler hijyen koşullarının olmadığını, binaların sağlıklı olmadığını, eğitim masraflarını karşılayamadıklarını belirtirken Hatay Eğitim Sen Kadın Sekreteri Mutlu Aymaz ise depremin ve depremde hiçbir şey yapılmama halinin de unutturmaya çalışıldığını ifade ediyor. Mutlu bunu unutturmamak üzerine bir takım adımlar atılarak yol alınabileceğini savunuyor.
‘Tablo şubat ayı ile aynı’
Eğitim Sen olarak deprem sonrası İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nü ziyaretinde Eylül ayında eğitim öğretime hazırlıktaki eksiklerin giderilmesi yönünde talepleri dile getirdiklerini ve bunların zaten yerine getirileceğinin söylendiğini kaydeden Hatay Eğitim Sen Kadın Sekreteri Mutlu Aymaz, bunun aksinin yaşandığını ifade etti. Mutlu, “Kamu binalarının hasarsız olan okulların bir takım devlet kurumları tarafından kullanılıyor olması, ağır hasarlı okulların yıkımının tamamının gerçekleştirilip yeniden inşaatın başlamaması orta hasarlı binaların güçlendirilme çalışmalarının başlatılmaması söz konusu. 6 Eylül’de Şubatla aynı tablo var. Nisan ayında ‘okulları açtık bazı yerlerde okullara gidilebilir’ diye haberler çıktı” diye kaydetti.
‘4 sınıf bir arada çadırda’
Okulların çocuklar için yaşam alanlarından uzaklaşıp kendi arkadaşlarıyla bir araya geldikleri bir ortam olduğunu kaydeden Mutlu, mevcut eğitim-öğretim yerlerinin buna uygun olmadığını dile getirdi. Mutlu, “Bazılarını ziyaret ettik Samandağ tarafından bir okulda okul bahçesine koçman çadırda 1’den 4’e kadar bütün çocuklar orada birkaç saat çocuklar geliyor ve vakit geçiriyordu. Su, lavabo ihtiyacı sağlıklı bedenlerine zarar vermeyecek sınıf ortamları gerekir ama bu konuyla ilgili çalışmalar yapılması. Binası yıkılan okulları birleştirerek bu şekilde eğitime gidildi. Az hasarlı binalar da ne kadar güvenli, o da ayrı tartışma konusu” sözlerini kullandı.
‘Servis yok, öğretmenler barınma sorunu yaşıyor’
Öğrencilerin eskisi gibi evine en yakın okula kayıt yapamadığını, birçok ailenin yer değiştirerek çadırkentlere, konteynerlere yerleştiğini veya köylerine göçtüğünü belirten Mutlu, “Servislerle çözeceklerini söylemişlerdi ama servis yok. Aslında okullar başlatmış olmak için başlatıldı. Çözüm yok. Öğretmenlerin de sıkıntıları var. Öğretmenler barınma sorunu yaşıyor” dedi.
‘Yaşam koşulları her yerde düzeltilmeli’
Şebeke ve içme suyu sorununun çözülmediğini, enkaz kaldırma çalışmalarının sağlıksız yürütülmesinin, sokak hayvanlarının açlıktan ölmeleri gibi durumların hijyen sorunu oluşturduğunu belirten Mutlu, “Kademeli olarak yaşamı örmek zorundasınız. Bunları yapmayınca Eylül ayında okulu açmakla elde edebileceğiniz bir şey yok. Ailesinin yanında kaldığında da çocukların yaşam koşulları kötü, bütünlüklü yaklaşılması gerekirdi. Yaşam koşulları düzeldiğinde eğitimi etkiler. Depremin ilk aylarında çadır, konteyner istediğimizde ‘biz size çadır veremeyiz gösterdiğimiz yerlerde konteynerlerde kalabilirsiniz’ deniyordu. İnsanların evinin önünü terk etmesi söz konusu. Oralarda yaşam bilinçli olarak durduruluyor, okul faaliyeti yürütülmüyor. Bunlar politika. Eviniz Çekmece’deyse Narlıca’daki bir okula göndermeye çalışıyor olabilir. Depremden önce de Çekmece’den Narlıca’dan gidip eğitim alma imkanı yoktu” dedi.
‘Deprem bölgesindeki velilere ayrı bütçe oluşturulmadı’
Deprem bölgesindeki velilere ve öğrencilere ayrı bir ödenek oluşturulması gerektiğini vurgulayan Mutlu, “Işıklı şovlarla bir sürü para toplandı, deprem gerekçesiyle vergiler artırıldı. Deprem bölgesindeki vatandaşların bu vergilerden faydalanma durumları yok. En azından ana okul ilkokul çocuklarına ödenek ayrılabilirdi. Onların eğitim öğretim yılı boyunca materyalleri ücretsiz temin edilebilirdi” sözlerine yer verdi.
‘Sağlam kreş ve anaokullarının binaları devlet kurumlarına verildi’
Birçok sağlam okulun özellikle kreş ve anaokulunun kamu binası haline getirildiğini söyleyen Mutlu, “Sürekli en sona atılan tali görülen konu eğitim öğretim. Aslında her anlamda sosyal, fiziksel anlamda bedeli kadınlar ve çocuklar ödüyor. Bunun çözümü insanların kendi bölgelerinde, kendi çadır bölgeleri baz alınarak ona göre okullar kurulabilirdi. Veliler okula göndermede zorlanıyorlar. Birçok çocuk kendisine gösterilen eğitim öğretim kurumlarına ulaşamıyor” ifadelerine yer verdi.
‘Depremde hiçbir şey yapılmama hali unutturulmamalı’
Depremin sorumlusunun, öğrenciler ve eğitimcilermiş gibi davranıldığına dikkat çeken Mutlu, “Ben iyi niyetli bakamıyorum. Uzun yıllar böyle devam edecek gibi görüyorum. Sivil toplum kuruluşları, sendika milletvekillerinin bütünlüklü şekilde ses getirilmesi, sahiplenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu sorunlar büyüyerek devam edecek. Depremi de, depremde hiçbir şey yapılmama halini de unutturmaya çalışıyorlar. Bunu unutturmamak üzerine bir takım adımlar atılarak yol alınmasını sağlayabiliriz” diye konuştu.
‘3 saat eğitim görülüyor’
Depremzede Belkıs Kesen ise, okul çağında 4 çocuğunun bulunduğunu ve hepsinin psikolojisinin olumsuz etkilendiğini kaydederek, hiçbir destek almadığını söyledi. Çocukların güvensiz binalarda eğitim gördüğünü veya açıkta kaldığını paylaşan Belkıs, “Koronadan sonra depremi yaşadık, çocuklar geri kaldı. Çocuklarımız 3 saat ders görüyor. Çocukların bir sürü hedefi var. TOKİ’ler için acele ediyorlar ama en temel ihtiyaç bu. Oğlum dersteyken balkonu yıkıyorlar. Su yok, kantin yok, tuvalet yok. Zor durumdalar. 8 ay boyunca bir okul temeli atsalardı. Kırtasiye malzemeleri alamıyoruz. 12, 9, 7’inci sınıflarda bir de ana sınıfında çocuklarım var. Nereden alacağım kırtasiye malzemelerini, 3 saat eğitim mi olur?” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
‘Çocuklarının masraflarını karşılayamıyor’
Depremden sonra işsiz kaldığını, yurtdışındaki eşinin para göndermediğini belirten Gülsever Sahille ise, devletten aldığı bin 500 lira desteğin kesilmemesi için konteyner kentte kalmak yerine iki çocuğu ile annesinin evine sığınmaya çalıştıklarını dile getirdi. Annesinin evinde de uzun süre kalamayacağını ifade eden Gülsever, “Şimdi geçinemiyorum. Kızımın eksiğini hala almadım. 400- 500 Lira tutuyor. Birinin kıyafetlerini almadım. Devlet karşılayacaktı ama karşılamadı. Durumu kötü olanlara yardım etmeleri lazım. Zenginler alıyor benim gibiler almıyor” dedi.