'İktidar, şiddeti topluma ‘güç’ olarak gösteriyor'

  • 09:03 22 Ekim 2024
  • Güncel
 
Pelşin Çetinkaya
 
AMED - İktidarın bireyleri manipüle ederek toplumu şiddete ittiğini söyleyen Psikolog Bahar Bayındır,  şiddete karşı eğitim ve cezalandırılma politikalarında değişimlerin ve net tutumların olması gerektiğini kaydetti.  
 
Her gün en az 3 kadının ve çocuğun katledildiği süreçlerde, iktidardan kadınları koruyacak tek bir mekanizma geliştirilmiş değil. Kabarık suç kayıtlarına rağmen failler, yargının cezasızlık politikaları nedeniyle serbest bırakılırken, uzaklaştırma kararı almış kadınlar ise bu cezasızlık nedeniyle katlediliyor. Ajansımızın derlediği şiddet çetelesine göre, son 9 ayda Kürdistan ve Türkiye’de 273 kadın katledilirken, 148 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. 
 
Şiddeti güç olarak gösteren iktidarın toplumda bu doğrultuda politikalar uyguladığına dikkat çeken Psikolog Bahar Bayındır, bu yüzden şiddetin bu kadar arttığını belirterek, şiddeti durdurmak için bir an önce alternatiflerin oluşturulması gerektiğini dile getirdi.
Ailenin psikolojiye etkisi 
 
Kişide şiddet eğiliminin küçük yaşta başladığını söyleyen Bahar, şiddetin psikolojiyle ilerlediğini kaydetti. Psikolojinin toplumsal normlardan, değerlerden ve toplumun sisteminden ayrı tutulmadığını dile getiren Bahar, “Psikolojik durumların içerisinde aile dinamikleri olabiliyor. Bu yüzden aile dinamikleri de önemli. Mesela sevgisiz büyütülmüş birey kendisine yapılan muamelede canlı olma hassasiyetlerini görmemişse, bunu duygu, birey olma üzerinden eğer bir tanımlamaya gitmemişse yani kendi yaşamında o canlı olmanın öznesi olmak ya da duygusal, fiziksel, ahlak ve toplum anlamında değerli olma hallerini eğer kendisinde yaşamamışsa tabii ki de bunu bir başkasına aktarması çok beklenilemez. Bir kişi kendisinin değerli olduğunu ve sevildiğini düşünüyorsa, sevgiye, saygıya, toplumsal değerlere önem veriyorsa bir başkasına zarar vermesi de çok beklenebilir bir durum değildir” dedi.  
 
‘İktidar bireyleri manipüle ederek şiddete itiyor’
 
Bireylerin sistemin dayattığı gücü elinde tutmak için şiddete başvurduğuna vurgu yapan Bahar, sistem tarafından para, güç ve bir kimlik anlamında manipüle edilmiş ailelerin çocuklara sevgi vermediğine işaret etti. Bahar, “Birey olmanın, sevginin, duygunun, yaşamın kendisinin ne demek olduğundan ziyade başka şeyleri daha güç haline getiren kişiler şiddet uygular. Erkek olmanın, zengin olmanın daha güç olduğu ve daha önemli bulunup orada şiddet bir şekliyle yaşamsal bir noktaya geçiyor. Çünkü şiddet uygulanmazsa yaşam da devam etmezmiş gibi bir noktaya geçiyor bunun sonucunda da şiddet gerçekleşiyor. Ailenin kendisi kendini değerli bulmuyorsa, birey olmayı değerli bulmuyorsa, sevgiye, duyguyu kendi yaşamındaki şeyleri değerli bulmuyorsa bunu çocuğa da aktaramıyor. Çocuk da kendisinde olmayan bir şeyi zaten bir başkasında da arama, bulma ve görme gibi arzu içerisine giremeyebiliyor. Onun için şiddet uygulayanın psikolojisi de aile ve toplumsal dinamiklerde önemlidir” ifadelerini kullandı. 
 
‘Şiddetin ortaya çıkmasında birçok dinamik var’
 
Cezasızlık politikalarına değinen Bahar, “şiddet politiktir” sözünün cezasızlıktan geldiğini ifade etti. Bahar şöyle ekledi: “Şiddeti götüren toplumsal, bireysel anlamda nedenler ve aile dinamikleri var. Ama politik nedenler de şiddetin sonucunda gerçekleşen ve bir sonraki şiddeti ortaya çıkartan şeyler var. Başka ülkelerde bir şiddet uygulandığı zaman bunun cezasını fazlasıyla olabileceği gibi bir düşünce mekanizması var. Direkt bir caydırıcı ceza mekanizması var. Bizim ülkemize baktığımızda zaten şiddetin ortaya çıkması için var olan bir sürü dinamik var ama şiddet ortaya çıktıktan sonra ikinci şiddettin tekrarlanmaması için de bir önleyici koşul yok. Çocuklar ve kadınlara yönelik İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa vardı. Bunlar da kaldırıldı. Öldürülen ya da katledilen kadınların, öykülerine bakıldığı zaman bu kadınların defalarca kez başvuru yapmış olduğunu, defalarca kez öncesinden darp edilmiş olduğunu görüyoruz. Aslında failin hukuki anlamda cezalandırılması, psikolojik anlamda destek görmesi gerekiyor ve toplumsal anlamda belki desteklenmesi gerekiyor. Ama bunların hiçbiri yapılmamış ve sonuç öldürmeye götürmüş” şeklinde konuştu.
 
‘İktidarlar kaostan besleniyor’
 
“Kendini toplumsal değerler üzerinden değil, kendi üzerinden var etmeye çalışan iktidarların her zaman için yaratmaya çalıştıkları mekanizma bir kaostur” diyen Bahar,  iktidarları kendisini sorgulayacak, yapmış olduğu şeyleri değerlendirebilecek bir mekanizmanın istemediklerini dile getirdi. Toplumsal kaosun iktidarları en çok besleyen şeylerden biri olduğunu söyleyen Bahar, “iktidarların bir bu noktası var. Bir de kendileri de zaten bu güçlü-güçsüz algısının olması gerektiğini düşünen bir mantıktalar. Yani bir kadın ile bir erkeğin ölümüne aynı tutmayan bir noktada. Bir çocuğun ölümüne bir yetişkinin ölümü kadar yaklaşılmıyor ya da bir hayvanın ölümünü çok sıradan kabul eden bir zihin ve kültürel yapı var. Onun için zihinsel anlamda buna ikna olmuş olan bir iktidar var” diye aktardı.
 
‘Büyük ve sağlam çözümler getirilmeli’
 
Bahar küresel sorun haline gelen şiddetin bir bütün olarak toplumun her alanında yaşandığına dikkat çekerek,  çözümü için de şunları kaydetti: “Bizim ülkemizde toplumsal problemler silsilesi var. O toplumsal problemler silsilesi içinde ekonomik, sınıfsal, eğitim problemleri var, ana akım medyada şiddeti meşrulaştıran ve kavramsal olarak ön plana çıkarıp esas şiddeti doğuran sorunlardan uzaklaşma hali var. Bir kere ana akımın o noktada değişmesi, eğitim modelini daha iyileştirilmesi gerekiyor. Cezalandırma politikası ile ilgili net bir tutum olması lazım. Çünkü cezalandırma politikaları aşağı çekildikçe ya da yapılmadıkça bunun toplumsal geri bildirimini ya da somut geri bildirimini çok hızlı bir şekilde aldık. Şiddeti doğuran şeyler karşısında sivil toplum kuruluşları, bireysel olarak bir alternatif düşünce sistemleri modelleri geliştiriyor olabiliriz ama şu an somut olarak yapabileceğiniz ve mücadelesini en çok yürütmemiz gereken nokta cezalandırma politikaları.”