‘Çocuk yapmaya teşvik yerine çocuklar korunsun!’

  • 09:04 11 Kasım 2024
  • Güncel
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL- Yaşanan çocuk, kadın katliamlarının tesadüf olmadığına dikkat çeken kadın örgütü temsilcileri, bunun iktidarın politikalarının kaynaklı olduğunu belirterek iktidarın çocuk yapmaya teşvik yerine çocukları koruması gerektiğini vurguladı. 
 
İktidarın kadınları, çocukları yok sayan politikalarının sonucunda şiddet, taciz, katliamlar her geçen gün artıyor. 22 yıl içerisinde kadınlar, çocuklar ölümle, şiddetle karşı karşıya bırakıldı. Amed’de 8 yaşındaki Narin Güran “kaybolmasının” 19’ncu gününde katledilmiş halde bulundu, 6 yaşındaki Şirin Elmas Hanilçi “kaybolduktan” 2 gün sonra İstanbul Feriköy Mezarlığı'nda katledilmiş olarak bulundu. İstanbul’da iki kadın fail Semih Çelik tarafından DAİŞ vari yöntemle katledildi. En son yaşanan bu 3 olay Türkiye ve Kürdistan’da yürütülen kadın ve çocuk düşmanı politikaların nasıl bir vahşet yarattığını gösteriyor. 
 
Genç Feministler Federasyonu temsilcisi Güneş Fadime Akşahin, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) Temsilcisi Şirin Yalıncakoğlu yaşanan katliamlara dair konuştu.
 
Hükümetin görevi: Çocukların mutlu olmasını sağlamak
 
Yaşanan kadın ve çocuk katliamlarının münferit olmadığını belirten Güneş Fadime Akşahin, iktidarın nüfusun artması için çocuk yapılması yönünde teşviklerde bulunduğunu ama var olan çocukların yaşamlarını korumadığını söyleyerek tepki gösterdi. Güneş Fadime Akşahin, “Hükümetin görevi çocukların mutlu olmasını sağlamaktır ama bunu yapmıyorlar. Çocuklar sadece ailelerin sorumlulukları altında değillerdir ama çocukların ailelerinin sorumlulukları altına itilip nasıl hayatlar yaşadığının takip edilmediğini görüyoruz. Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın çocukların evlerde nasıl hayatlar yaşadığını takip etmesi görevi var. Milli Eğitim Bakanlığı’nın çocukların eğitim hayatına katılmasını takip etmesi ve aileler engel oluşturuyorsa gerekli yaptırımın önünü açma konusunda görevi var ama bunu da yapmadıklarını görüyoruz. Bunların yapılmaması çocukların öldürülmesini doğuruyor. Çocuk istismarı faillerine beraat verdiklerinde çocuk istismarının önü açılıyor. Yıllardır Lanzarote Sözleşmesi’nin etkin uygulanması gerektiğini belirtiyoruz. Çocuklar içinde bulundukları ailelerde şiddete uğruyor devlet bunu da çözmüyor ve çocuklar da bu şiddete maruz kalıyor” dedi.
 
Çocuk katliamları aileci politikalardan bağımsız değil
 
Surlar, mezarlıklar önünde eylem yapmak zorunda kalıyoruz diyen Güneş Fadime Akşahin, bir an önce aile odaklı politikalar yerine çocuk ve kadını şiddetten koruyacak politikaların geliştirilmesi gerektiğinin çağrısında bulundu. Güneş Fadime Akşahin, “Çocuklar için Lanzarote Sözleşmesi’nin, kadınlar için 6284 kanunun uygulanması gerekiyor. Yaşanan katliamlar siyasi iktidarın uyguladığı politikaların bir sonucu. Toplum kendi kendine çürümez, toplumda yaşanan şeyler bir anda olmaz siyasi iktidar kadınlar ve çocukları korumak için bir irade ortaya koymadığı ve fail erkeklerin sırtını sıvazladığı için bunlar yaşanıyor. Yaşananlar siyasi iktidarın aile odaklı politikaları, kadınları ve çocukları birey olarak görmeyen politikaların sonucu” ifadelerini kullandı.
 
‘Aile eğer televizyon kanalına çıkmasaydı belki hiçbirimiz duymayacaktık’
 
Çocukların korunması açısından en büyük sorumluluğun devlete düştüğünü ifade eden Şirin Yalıncakoğlu da, çocukların devletin denetiminde değil tarikatların, cemaatlerin denetimine bırakıldığını söyledi. Şirin Yalıncakoğlu şöyle konuştu: “Çocuk yoksulluğu ülkenin en büyük sorunlarından biri. Çocukların bakımı, eğitimi, geleceği için ailelerin kazandığı asgari ücret yeterli değil. Kadınların, çocukların istismara, şiddete uğramasına kayıtsız kalıp kadınların ‘normal’ yolla doğum yapması gerektiğine dair çalışma yapıyorlar. Bu çalışmalar yerine çocuklara sahip çıkmaları gerekiyor. Şirin’in aranmamış olması bu ülkenin çocuklarına kimsenin önem vermediğini gösteriyor. Bir çocuğun aranması için illa sosyal medyada paylaşılması gerekiyor. Birçok kaybın üstü kapatılıyor. Halk artık kurumlara güvenmiyor. Aile eğer televizyon kanalına çıkmasaydı belki hiçbirimiz duymayacaktık. Şirin’in ölmesinde her bakanlığın sorumluluğu var. Biz Şirin için mücadele edeceğiz bundan asla vazgeçmeyeceğiz.”